Yargıya güvenmek ihtiyacımızdır

YAYINLAMA: 11 Eylül 2014 / 20.00 | GÜNCELLEME: 11 Eylül 2014 / 20.00

Hakim ve savcılarımızın maaşlarına 1155 TL zam yapılacağı bizzat Adalet Bakanı tarafından açıklandı.

Sevindirici bir haber.

Hukuk, insanoğlunun en önemli değeridir.

Demokrasinin temeli hukuktur. Avrupa Birliği’nin amacı hukuku üstün kılmaktır.

Bugünün çağdaş dünyasında yaşamın her anında ve kesitinde hukuk en önemli değerdir.

İyi bildiğim için söylüyorum, demokrasi ile yönetilen bütün ülkelerde hakim ve savcıların gelirleri çok üst seviyededir. Türkiye’de bu standarda hiç olmazsa yaklaşmak zorundadır. Bunu kimse yadırgamamalıdır. Bazı ülkelerde, İngiltere gibi, hakimlere, talep etmeleri halinde sorgusuz sualsiz özel çek verilmektedir.

 

Bu durumu yıllar önce Gaziantepli Yargıtay Başkanı Mehmet Uygun dile getirmiş, “Yargıç vicdanı ile cüzdanı arasında sıkışmıştır” demişti.

Bu o zaman bir kesim tarafından yanlış anlaşılmış, haksız yere eleştirilmişti! Oysa, Uygun’un vermek istediği mesaj çok açık, bir hakime yakışır vakur ve ciddiyetteydi.

 

Demokrasi ile yönetilen bir ülkede, en güvenilir kurumun yargı olması gerekirken, Türkiye’de uzun yıllardan beri anketlerde hep ‘ordu’ çıkardı.

Ordu yıpratıldı. Ama yargı, daha çok yıpratıldı.

Şimdi bir anket yapsanız ve yargıyı sorsanız, büyük bir yüzde yargıya güvenmediğini belirtecektir.

Böyle bir sonuç, çoğunluğun yargıya güvenmediği bir demokrasi, Türkiye’den başka nerede var bilemiyorum!

Hakim  ve savcıların bu zammı bir seçim rüşveti olarak kabul edeceklerini düşünmek en azından basiretsizliktir.

 

Sıkıntı var mı? Hem de nasıl, fazlasıyla!

İktidar taraftarı hakimler ile cemaatçı hakimler…

İki kutup böyle anılıyor ve 12 Ekim’de HSYK seçimlerinde karşı karşıya gelecekler.

Bu tablo ne vicdanlarda ne de demokrasilerde kabul edilemez.

Ülkenin en sağlam ve güvenilir kurumu olması beklenen yüce adaletin tüm sorunlarından soyutlanması için gerekenin yine bizzat adaleti sağlayanlar tarafından yapılması elzemdir.

  

 

IŞİD, petrol ve işadamları

 

IŞİD, hem Irak’ta hem de Suriye’deki kuyularda petrol üretimi yapıyor.

Al Monitor sitesine göre IŞİD, Irak’tan günde 1 milyon dolar kazanım sağlayacak petrol üretimi gerçekleştiriyor. Buna bir de Suriye’den elde edilen geliri eklerseniz aylık 100 milyon dolar kazanım sağlıyorlar.

Petrolün şu sıralar varil başı fiyatı 100 dolardan fazla. Ancak IŞİD karaborsada petrolün varilini ortalama 30 dolara satıyor. İyi alıcılara 14 dolara bile verdikleri tespit edilmiş.

 

Peki, bu mal nasıl piyasaya veriliyor? Öyle ya, katı bir şey değil ki, katırın sırtına yükleyesin!

14 dolarlık ucuz petrolün İran’a, pahalı petrolün ise Türkiye üzerinden satıldığı iddia ediliyor.

Gaziantep’e yakın Suriye tarafında epey rafineri bozuntusu tesislerin olduğu bildiriliyor. Bu harabelerde ham petrol kabaca ayrıştırılarak kalitesiz mazot elde ediliyor.

En büyük tehlikede bu işlem sırasında sık sık yangın çıkması.

Gaziantep’e bir yıl içerisinde 274 yanık vakası gelmiş. Çoğu Suriye’den. Tedavi için gelenlerin hemen hepsi gençler ve kadınlar. Yani, rafineri bozuntusu harabelerde çocuk ve kadınlar çalıştırılıyor, onlar da sık sık yanıyor ve şehrimizde tedavi olmak için geliyorlar. İyi mi?

Hatırlarsanız, geçmiş yıllarda Nizip’te de müthiş bir patlama olmuş, birkaç kişi hayatını kaybetmişti. Sonradan yapılan araştırmada, mahalle arasında rafineri(!) olduğu anlaşılmıştı.

 

Bu konuda gelişmeler oldu.

Suriye Ulusal Koordinasyon Kurulu, IŞİD’in Irak ve Suriye’de petrolü nasıl sattığını bir raporla BM’ye sundu. Petrolün Kuzey Irak’ta ikamet eden 4 işadamı aracılığıyla Türk işadamlarına satıldığı vurgulandı. CHP’li Mehmet Ali Edipoğlu da, Meclis’te “Bu işadamları kim” diye önerge verdi.

Aklınıza hiç isim geliyor mu?

 

 

 

 

Yargıya güvenmek ihtiyacımızdır