Kısmet ayağımıza geldi…
Gaziantep’te değil ama artık İstanbul’da dahil dünyada insanlar biraraya geldiğinde kimse işinden bahsetmiyor.
Kültür, sanat, spor ve de gastronomi sohbeti yapılıyor.
Bu konudaki tecrübelerini, bilgilerini insanlar birbiriyle paylaşmaktan zevk alıyor. Uluslararası iletişim de genellikle dernekler vasıtasıyla kuruluyor.
Bunun en çarpıcı örneğini birinci sayfamızda okuyabilirsiniz. ONE Derneği’nin kurucusu Demet Sabancı Çetindoğan, kültüre yatkınlığı, uluslararası çevresi ve ülkesinin imajını güçlendirmek arzusu onu önemli organizasyonlar yapmaya zorluyor.
Dünyanın kitapları en çok okunan ve merak edilen yazarı Dan Brown’ı Türkiye’ye davet etmiş. Ekim ayında geliyor. Brown, Göbeklitepe’yi merak ettiği için onu Şanlıurfa’ya götürürken programına Gaziantep’i de alarak Zeugma’yı göstermeyi planlıyormuş.
Bakan Başkanımız Demet Hanım’ı arayarak Gaziantep’e özel olarak davet ederse, Dan Brown’ı ağırlarsa, ona Karkamış’ı anlatıp oraya da götürürse Gaziantep için iyi olur diye düşünüyorum. Kent Konseyi Başkanı Mehmet Aslan da aynı daveti yapabilir.
Zeugma’da, Göbeklitepe’de, Karkamış’da semboller çok. Dan Brown’ın ilgisini çekip de Ayasofya’da yaptığı gibi bir kitabında antik kentlerimizden bahsederse bizi dünyada tanımayan kalmaz!..
Aracılık hizmetleri!..
‘Tavacı Recep’ ile ilgili yazdığım yazıya gazetenin biri cevap vermiş.
Benim sorum şuydu:
‘100. Yıl Parkı’nın içinde çok geniş bir alanda kurulu bu işletmenin sahibi burayı hangi ihale ile aldı veya kiraladı?’
Tam sayfalık pahalı tanıtım hikayesinde bunun yanıtı yok ama başka her şey var!
Bizzat gidenlerden aldığım bilgiye dayanarak pahalı bir yer olduğunu yazdım.
El cevap, meyveli ağaç taşlanırmış! Kısa zamanda çok iyi para kazandığı için karalama kampanyası başlamış!
- …….?!
Ama iyi oldu, böylece anladım ki şüphelendiğim konularda cevap verecek bir aracı buldum.
Bu arada, sorduğum sorunun yanıtını ben vereyim.
Şimdiki işletmecinin burayı 250 bin dolara aldığı, içine de 2.5-3 milyon lira para harcadığı belirtiliyor! (Teyid ettirme şansım olmadı, yanlış olabilir.)
Kimden alındığına gelince…
Asım Bey, korumasına vefa borcuna karşılık kolaylık sağlamış. O da İstanbullu ile ortak olarak café işletmeciliğinde falan bulunmuş, başarılı olamayınca bir gecede satmış!
Gelelim bugüne, işler nasıl gidiyor?
Dışarıdan çok cazip gözüken, içi para dolu olduğu sanıldığı için mıknatıs gibi herkesi çeken bu sektör, eğer içinden gelmiyorsanız, çok zor!
Sergen’i nasıl tanırsınız?
‘Reklamın kötüsü olmaz’ diye bir algı vardır.
Sergen Yalçın da bu algıyı Erman Toroğlu ile birlikte en iyi kullanan futbol yorumcuları.
Şimdi ikisi birlikte TRTspor’da yorum yapıyorlar.
TRTspor, neden bu ikiliyi transfer etti; bilgilerinden çok sivri dilleriyle program rating alsın istediler zahir…
Ben seyretmiyorum. Futbol bilgilerine hiç diyecek yok. İkisi de bu işi çok iyi biliyor. Ama tavırları, zarafetten uzak konuşmaları, lafları twitlensin, herkes kendilerinden bahsetsin meyyalleri, kavga döğüş sevmeyen futbolseverleri kendilerinden uzaklaştırdılar.
Seyretmedim, okudum. İşte Sergen’in hezeyanı! (İnternetten)
“TRTspor'da yayınlanan Futbol Arenası programında Erman Toroğlu ile birlikte yorumculuk yapan Sergen Yalçın, dün akşamki programda Arda Turan'a sert eleştirilerde bulundu.
Yalçın, Arda'nın Real Madrid'e attığı golün kendisi için bir anlam ifade etmediğini söyleyerek, ''Arda İzlanda maçında neredeydi'' şeklinde konuştu.
Yalçın sözlerine şöyle devam etti: ''Keşke İzlanda maçında da bir gol atsaydı da galip gelseydik. Benim için çok önemli değil Real Madrid'e attığı gol. İzlanda'da da atsaydı da 1-0 falan kazansaydık.”
Deli saçması gibi bir şey!
Reykjavik’deki maçta, Arda’ya öyle mükemmel bir pas geldi de atamadı mı?
Demagoji yapıyor! Ama Allah için işini iyi biliyor! Gençlerbirliği’nin Başkanı Cavcav, kovduğu teknik direktörün yerine adam ararken hemen aklına gelen birkaç isimden birisi Sergen oluyor. Çünkü ismi sürekli bir şekilde gündemde! Gaziantepspor’dan biliyoruz! İşi bırakıyor, küsüyor, geri dönüyor, kaçıyor, tekrar geliyor… Gazetelerde ve televizyonlarda ismin sürekli anılırsa, şans kapıyı çalıyor!
Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav konu ile ilgili Radyospor’a şöyle konuşmuş: “Sergen Yalçın, TRT’den aylık 200 bin TL alıyor. Ayrılık halinde 450 bin TL tazminatı var. Bize, ‘bunu çözün, geleyim’ dedi. Biz de kabul etmedik. Maalesef Sergen Yalçın olmadı. Bir Rus teknik adamla görüşüyoruz."
Son olarak Bay Sergen!
Arda’nın yaptığını sen de yapabilirdin, belki çok daha fazlasını da…
Ama yapmadın! Nedenini herkes biliyor, burada konu da bu değil zaten!..
Arda, Cumartesi akşamı hepimizin tüylerini diken diken etti, Türkiye’nin de bir milyar dolarlık reklamını yaptı.
Yaptığın ayıp! Sen işine bak!
Suriyeli cinayetinin arkasındaki gerçek
12 Ağustos 2014 günü Suriyeli sığınmacının işlediği hunharca cinayet yüzünden Gaziantep ayağa kalkmıştı.
Şiddet eylemleri günlerce sürmüş, Suriyeliler’e ait evler ve arabalar yakılmış, linç girişiminde bulunulmuş, kent büyük huzursuzluk yaşamıştı. Olaylar bütün Türkiye’de ses getirmiş, Suriyeliler’e nefret dalgası başka illere de yayılmıştı.
Ben de köşemde cinayetin anotomisini incelerken,
“Basit bir meseleden dolayı adam öldürülür mü? Bu coğrafyada maalesef oluyor! Ama 40 bıçak darbesi bana şaşırtıcı geldi! Tartışma sonunda öldürücü birkaç bıçak darbesini anlarım, ama bu 40 olursa akla başka şeyler geliyor! Sanki, bilinen veya o sırada şahit olunan korkunç bir olaydan dolayı intikam almak amacı ile öldürmeye benziyor. Bakalım savcılık bu olayı nasıl aydınlatacak?
Kayıtlara bir tartışma sonucu cinayet olarak mı geçecek? Yoksa işin içinde başka nedenler varsa aydınlatılabilecek mi?” demiştim.
Savcılık, birinci sayfamızda okuduğunuz haberimizdeki kanıtlara ulaşarak cinayeti çözdü.
Sığınmacılarla ilgili çok sorun var. Ancak, bu insanların ölümden kaçarak ülkemize sığındığını bilerek ve de empati yaparak vicdani sorumluluğumuzu ihmal etmeden hoşgörülü tavrımızı sürdürmeliyiz.