Antepliler’in okuması gereken bir kitap

YAYINLAMA: 15 Ekim 2014 / 20.00 | GÜNCELLEME: 15 Ekim 2014 / 20.00

Fransız ekonomist, siyasetçi ve yazar Jacque Attali’nin kitabını Antepliler mutlaka okumalı. Çünkü bizi tarif eden, anlatan o kadar bilimsel saptamalar var ki, okuyunca bana hak vereceksiniz.

Kitabın kapak resmini de köşeme alıyorum, adı: Yahudiler, Dünya ve Para.

Yahudilerin bazı prensiplerinden anlıyoruz ki, kapitalist dünya görüşünün oluşumuna önemli katkı sağlamışlar.

 

Yahudilere göre zengin olmak, fakir olmaktan iyidir.

Çünkü zengin insan çalmaya kalkmaz, rahat eğitim imkanı bulur ve başkalarına kolayca iyilik yapabilir. (Nasıl zengin olunduğu önemli değil!)

 

Ancak, zenginlik göze batmamalıdır. Zengin olmak, Tanrı’ya hizmet etmenin, iyilik yapmanın bir yoludur ama tek başına amaç değildir. Birisini kandırmak ise ‘zihinsel hırsızlık’tır ve cezası ‘mal hırsızlığı’ndan ağır olur!

 

Yahudiler, bağlayıcı işlerden kaçınırlar. Birisi için çalışmak, putperestlik gibi bir şeydir. Bu nedenle, Yahudiler yüzyıllar boyunca kendi hesaplarına çalışmayı tercih etmişlerdir. Yani felsefeleri: Kendinizin patronu olun. (Türkiye’de kendini işini yapan, kendinin patronu olan en çok birey Gaziantep’tedir!)

 

Devlet için çalışmanın zorunlu olmadığı, özel sektörün var olabildiği, kapitalist bir dünyada başkası için çalışmak neden!..
Öte yandan, rekabet kabul edilmelidir ki zengin olma fırsatı sağlar; ama aynı zamanda, başarısız olma riskini de beraberinde getirir. (Antepliler’in gözü karadır! Hiç düşünmeden ellerini taşın altına koyarlar!)

 

Ancak bu risk, dayanışmayı, belli toplumsal örgütlere katılmayı gerektirir. Yahudiler, herkese faizle borç verirken, ihtiyaç içinde olan, kendi arkadaşlarına faizsiz borç verirlerdi. Bu da kapitalist öğretinin başka bir kuralıdır.
(Antepliler burada Yahudilerden ayrılıyor. Rekabet olduğu için dayanışma hiç olmadı. Bunu da eğitimsizliğe bağlıyorum. “Komşum henüz siftah etmedi, siz komşumdan alış veriş yapın” darbımeseli bana hiçbir zaman inandırıcı gelmedi. Belki istisna bazı şeyler olmuştur ama bu kuralı bozmaz! Dayanışma ve toplumsal örgütlere katılma meselesi çok önemli. Bunu cemaatçılar becerdiler. Çoğu da zengin oldu.)

 

Yahudiler servetlerinin önemli bir bölümünü gayrimenkule yatırmaz; likit tutarlar. Böylece, hem servetin kıskançlık yaratmasından kurtulmuş hem gerektiğinde bölgeden taşınabilmeyi sağlamış hem de piyasada oluşabilecek alım fırsatlarını değerlendirmiş olurlar.
(Burada da Yahudiler’den ayrılıyoruz. Bizim için ‘arsa sahibi olmak’ ibadet gibidir. Ayrıca Antepliler kendi topraklarını kolay kolay terketmezler!)

 

Zaten gerçek zenginlik, sağlık içinde yaşamaktır. Paranın yeri doldurulur; hayatın yeri doldurulamaz. Hayat, dönüşü olmayan bir biçimde, akar gider. Bu nedenle, iyi yaşamak, çocuklarını iyi eğitmek, ani gereklilikler için likit veya kıymetli madenler gibi, likide kolay çevrilebilen servet bulundurmak gerekir. Bu da kapitalist öğretinin prensiplerinden biridir. Üniversitelerde, varlığının en az üçte birini likitte tutmayı öğretirler.
(Antepliler çocuklarını iyi okullara göndererek eğitmek yerine kendi yanlarında tutup iş öğretirler, deneyim kazandırırlar. Eğitime harcanacak para ile çocuğa arsa satın alınır. Değerini bulunca da satılarak önemli gelir elde edilir. Antepliler’e göre bu para eğitimden daha önemlidir. Çünkü Antepliler kızılarını iyi eğitim görmüşlere değil, parası çok olana verirler.)

 

Yahudiler ticareti şöyle tarif ediyorlar:

Sahip olduğunuz bir inciyi, bu inciyi isteyen birine satmak, ticaret değildir. Ama sahip olmadığınız bir inciyi, bu inciyi istemeyen birine satmak, ticarettir.’


Bu prensip, Yahudileri herkesin yapamadığı, yaratıcılık isteyen işlere girmeye yönlendirmiştir.
(Antepliler üretimi tercih etmişlerdir. Ancak, hep kopya ile komşusunun işini yaptıkları için hiçbir zaman yaratıcı olamamışlardır. Ticareti de hep alıp satmak olarak bildikleri için bu konuda da ileri gidememişlerdir. Örneğin, komşumuz Suriyeliler, hep ticareti iyi bilirler diye bilinir. Hiçbir şey üretmedikleri halde Yahudiler’in prensiplerinden hareketle Ortadoğu’nun ticaret merkezi olmuşlardır.)

 

Ben kitaptan ve yazar Yaman Törüner’in yorumdan faydalanarak bölgemizle ilgi bölümlerini aldım köşeme. Ancak, kitaptan öğrenecek o kadar çok şey var ki...

Yahudiler’in dünyadaki bütün parayı, dev fonları, en önemli eğitim kurumlarını ve geleceği nasıl şekillendirdiklerini isim, kurum ve örnekleriyle bu kitapta bulmak mümkün.

 

 

Antepliler’in okuması gereken bir kitap