Cumhuriyet mi?
Tekâlif-i Harbiye ile millete verdikleri sözü yerine getiren milletin temsilcileri 23 Nisan’da Ankara’da toplandılar. Ama meclisin adı Cumhuriyet değildi. T.B.M. Meclisi Hükümeti idi. Çünkü başta henüz padişah (Halife) vardı.
Herkeste bir tereddüt vardı: Mustafa Kemal ne yapacaktı?..
Şark geleneği şu idi: Bir komutan hanedanı devirir yerine kendi hanedanını kurardı.
Mustafa Kemal böyle mi yapacaktı? Yoksa düşmanı kovmuş, görevini tapmıştır. Kılıcını kınına koyacak padişahın kendisine vereceği göreve mi başlayacaktı?
Tarih 29 Ekim 1923. Milletin temsilcileri akşamüstü saat 6.45 de toplandılar. Okullardan getirilmiş tahta sıralara oturdular. Halktan içeri girebilenler ve gazeteciler de vardı.
İsmet Paşa Başkana bir teklif verdi:
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Türkiye devletinin hükümet şekli Cumhuriyettir!”
Birçok milletvekili söz aldı. Heyecanlı konuşmalar yaptılar. Başkanlık kürsüsünün arkasında (Hâkimiyet Milletindir) levhası asılı idi. Kürsüye siyah örtü yerine yeşil bir çuha örtülmüş, gaz lambaları yerine bir motor konulmuş, salona ilk kez elektrik verilmişti.
Birçokları telaş ve tereddütler içinde konuştular. Padişah taraflıları halifeliğin kaldırılmasını bir türlü kabul edemiyorlardı. Nasıl olur, halifelik nasıl kaldırılır, diyorlardı.
Mustafa Kemal kürsüye çıktı:
-Efendiler! Egemenlik hiç kimseye görüşme ile tartışma ile verilmez. Egemenlik kuvvetle alınır, zorla alınır! Türk milleti egemenliğini almıştır! Artık “Egemenliği millete bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız meselesi yoktur.” Bu, mutlaka böyle olacaktır!
Burada toplananlar, hakikati olduğu gibi görürlerse iyi olur. Görmezlerse iş yine olur, fakat birtakım kafalar kopar!
+++
Mecliste neler oldu?.. Yarın!