Güler Sabancı çok maharetli!..

YAYINLAMA: 26 Ekim 2014 / 18.00 | GÜNCELLEME: 26 Ekim 2014 / 18.00

Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı müthiş maharetli!

Semanta gibi burnunu bir oynattı, hoop Gaziantep 100 sene geriye gitti!

7 milyar dolar ihracat yapan, Türkiye’nin en önemli kültür ve gastronomi kentlerinin başında gelen Gaziantep, bütün dünyada tanınan, dostları olan, hayranlık uyandıran  marka bir şehir.

İşte böyle bir şehrin elektriğini, haber bile vermeye gerek görmeden, 7 saat kesiyorsunuz!

Ayıp ediyorsunuz, Güler Hanım!

 

Dün Pazar’dı…

İstanbul’da sizin oturduğunuz semtte Pazar günü esnaf çalışır mı, ev işleri yapılır mı bilmiyorum.

Herhalde siz de burayı bilmiyorsunuzdur, ben söyleyeyim: Biz Pazar günleri de çalışırız. Hem esnaf çalışır, hem de o gün hemen bütün evlerde çamaşır, banyo, yemek vb. işler yapılır.

Ama elektrik olmazsa, tam bir felakete dönüşür! Çünkü, buradaki insanlar yoğun çalıştıkları için zaman fukarasıdırlar. Bugünün işini yarına bırakmazlar.

 

Ne olacak bu holdinginize bağlı elektrik dağıtamayan  şirketinizin hal-i pürmelali

Holdinginize, özellikle de size hiç yakışmıyor!

Gaziantep’e resmen kötülük yapıyorsunuz! Buna hiçbir hakkınız olmamalı!

 

Siz, bu dağıtım ihalesine girdiğinizde Gaziantep’in durumunu hiç incelemediniz mi?

İhale sizde kaldıktan sonra aylarca ihalenin onaylanmasını beklediniz. Bu zaman zarfında Gaziantep’e bir ekip gönderip, eksiklikleri tespit ettirip, Gaziantepliler’e ‘Sabancıkalitesinde hizmet verebilmek için neden çalışma yaptırmadınız?

Yani, bu kadar mı kolay para kazanmaya alıştınız!

Satabildiğinizi sattınız, toplayamadığınız veya sizi tatmin edecek kadar bir meblağa ulaşılamadıysa, o kısımını da ‘kayıp-kaçak’ olarak almak sizce vicdani midir? Etik midir? En önemlisi de Sabancı’ya yakışır bir durum mudur?

 

Gaziantep, çok büyük bir yük altında, büyük fedakarlık yapıyor. Bunu ülkemiz için yapıyor, sizin için yapıyor Güler Hanım…

Gaziantep’in metropol nüfusu 1.5 milyon iken şimdi 2 milyon oldu. Hesapta olmadan gelen yarım milyon insan için altyapı, sağlık, eğitim hizmetleri sunuyor, sığınmacıların karnını doyuruyor, bütün olumsuzlukları sineye çekiyor, Türkiye’ye bir şey hissettirmemeye çalışıyor.

Peki, bu fedakar şehir için siz ne yapıyorsunuz? Elektriğini kesiyorsunuz. Sürekli kesiyorsunuz, devamlı kesiyorsunuz ve hiç mi hiç aldırmıyorsunuz.

Elektrikler kesilince, İstanbul’dan arayın bakalım şirketinizi, telefona cevap veren oluyor mu?

 

Dün Milliyet Gazetesi’nde Meral Tamer sizden övgüyle sözediyordu.

“… Projelerin sahipleri tarafından teker teker anlatıldığı toplantıda Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı tesadüfen tam önüme oturdu. Dolayısıyla projeler anlatıldıkça onun nasıl heyecanlandığını, başarı öykülerini nasıl can-ı gönülden alkışladığını yakından görme imkânım oldu. Güler Hanım hep güler yüzlü, bardağın dolu tarafını gören bir kişiliğe sahiptir. Sevgiye ve eğitime çok önem verir. Nitekim toplantıdaki konuşmasında da Sabancı Vakfı’nın hibe desteğinin yanı sıra “bilgi ve tecrübe desteği” de verdiğinin özellikle altını çizdi…”

 

Allahaşkına siz hangisiniz?

Meral Tamer’in anlattığı ve bütün Türkiye’nin de öyle bildiği Güler Sabancı mı, yoksa, Gaziantep’te bu elektrik dağıtamayan şirketiniz yüzünden sizin için söylenenleri duyduğum Güler Sabancı mı?

Lütfen kararı siz verin, biz de hangi Güler Sabancı ile muhatap olduğumuzu bilelim.

 

Avrupa’nın ekonomisine serum veriliyor!..

 

İngilizler’in saygın ekonomi dergisi ‘The Economist’e göre dünyanın en önemli ekonomik problemi Euro bölgesindeki ekonomik durgunluk.

Almanya’nın ekonomik büyümesi yavaşlarken Euro bölgesi son altı yıl içinde üçüncü kez durgunluğa giriyor.

 

Türkiye Gümrük Birliği’ne üye olduğu için Euro Bölgesi’nde yaşanan durgunluk Türkiye ekonomisini de etkiliyor. Bu yılın Ocak-Ağustos döneminde Avrupa Birliği’ne ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12.9 oranında artarak 45.8 milyar dolar, ithalat yüzde 3 oranında azalarak 58.6 milyar dolar oldu. Avrupa’ya artan ihracatın söz konusu üçüncü durgunluk döneminde ivmesini kaybedeceği düşünülüyor.

Türkiye toplam ihracatının yüzde 43’ünü Avrupa Birliğine yapıyor.

Ne güzel değil mi? Batı’da durgun Avrupa, Güney’de belalı Ortadoğu! Arasında da yerinde duramayan, fıkır fıkır bir Türkiye!..

 

Çaylar şirketten...

 

Çaykur, Türkiye’de ürününü en az sattığı kente gelip promosyon yaptı.

Büyükşehir Belediyesi ile ortak bir çalışma gerçekleştiren Karadenizliler, Antep’e gelmişken Akçaabat köftesini ve hamsilerini de getirmişler. Masal Park’ta havanın da güzel olmasından yararlanarak kurdukları panayırda horon teptiler, gelenleri de coşturup herkesi oynattılar.

 

Caykur’un rakamlarına göre 2013 senesinde 232 bin ton kuru çay üretildi. Bunun yüzde 60’ını Çaykur, artanını özel sektör işledi. Bu sene rekolte henüz belli olmadı ama, geçen senenin üzerinde olmayacağı kesin.

Peki, ülkemizde çayın tüketimi ne kadar?

Tahminen 325-350 bin ton!

Nasıl yani?

Belki Türkiye tam olarak bilmez ama Antepliler iyi bilir. Çünkü, çayın inanılmaz ölçüde çok tüketildiği bölgemizde hep kaçak çay içilir. Erzurum’dan aşağı, Mersin’e, Akdeniz’e kadar olan bölge kaçak çayın imparatorluk sınırları içindedir. Bu arada Kahramanmaraş’a haksızlık yapmayalım. Onlar bir garip! Kocaman bölgede nadide bir çiçek gibi kaçak çaydan arınmış, yerli çayın içildiği özel bir yerdir.

 

Daha önce birkaç kez yazmıştım, Gaziantep kaçak çayın merkezi diye.

Bu kaçak çay işinde 1 milyar dolar dönüyor. Yalnız son zamanlarda trafikte önemli bir değişim oldu.

Önceleri malın çoğu konteynırlarda Mersin serbest limanına gelirdi. Buraya gelen söz gelimi bin ton çay, dışarıya 100 ton olarak çıkardı! Yüzde 145 gibi yüksek gümrük vergisi olmasına rağmen resmiyete intikal eden miktar fazla olmadığı için bir kıymeti harbiyesi yoktu!

 

Başbakan’ın Rizeli olması, Rizeliler’in de bastırması ile bir torba yasasına eklenen “Çay ithali yalnız Rize limanından yapılır” maddesi sayesinde çay ithalatı bıçak gibi kesildi. Çünkü, Rize limanı koteynır tahmil tahliyesine uygun olmadığı gibi, Rizeliler de haklı olarak gümrüklemede zorluk çıkarınca firmalar ithalattan vazgeçtiler.

Böylece kaçak çay girişi durdu mu?

Olur mu öyle şey! Bu işi yasa dışı örgütler üstlendiler, sistem tıkır tıkır çalışmaya devam etti.

 

Şimdilerde ise sistem kökten değişti. Artık, binlerce, onbinlerce Suriyeli yanlarında getirdikleri 3-5 kilo çayla çarkı döndürüyorlar. Yani anlayacağınız, Türkiye’ye yılda 100 bin tonun üzerinde kaçak çay giriyor.

Bölgemizin insanları kaçak çaydan başkasını içmiyor. Devlet dairelerinde bile misafirlere çay ikram edilirken, “Kaçak çay mı alırdınız, yoksa yerli çay mı?” diye soruyorlar!

 

Panayırda, Çaykur yetkilisi ile konuşurken bir hemşerimiz geldi. Yetkili ne tür çay içtiğini sorunca, “Tabii ki kaçak çay” dedi. “Sizin çayınız o kalitede değil ki! Ben sabahları 3 bardak çay içmezsem kendime gelemiyorum. Sizin çayınız bana o tadı vermiyor ki” diye de açıklama getirince, milyonlarca çay tiryakisinin adına konuşmuş oldu!

 

Çaykur’un bizim damak tadımıza göre çay üretmesi zor. Çok denediler, olmadı. Ama Çaykur yetkilisi umutlu konuştu, “Eskiye göre daha iyiyiz” dedi.

İnşallah öyledir.

 

 

Güler Sabancı çok maharetli!..