Sahtekarlarla mücadele elzem!..
Almanlar’ın gururu Bosch bir dünya devi.
Bu teknolojiyi yaratan Robert Bosch ise artık yaşamıyor. Ama öyle bir sözü var ki hala yaşıyor, yaşamaya da devam edecek:
“İnsanların güvenini kaybetmektense, para kaybetmeyi tercih ederim.”
Bosch, bu sözü sürekli reklamlarında da kullanır. Haklıdır, çünkü, bu söz güvenirliği, kaliteyi, etiği, namusu simgeliyor.
Bakan Başkan’ın, “Gaziantep, marka kent olma yolunda ilerliyor” demeci geçtiğimiz günlerde Hürriyet gazetesinin iç sayfa manşetindeydi.
Bugünlerde ise bütün gazetelerde, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın sahtekarlarla ilgili duyurusu var. “Bu firmaların ürünlerini almayın çünkü bunlar sehtekar, size aldatıyorlar” diyerek isim ve adreslerini verdiği firmaları halka şikayet ediyor. Bunların arasında iki Gaziantepli firma var.
Çok para kazanmayı, insanların güvenini kazanmaya tercih eden bu firmalar kelek biberi canlı ve güzel göstermek için ucuz Çin malı boya kullanıyorlarmış.
Yani, turistler bu biberden kilo kilo alıp evlerine götürdüklerinde foyamız meydana çıkacak, “Ulan bu Antepliler de amma sahtekarmış!” diyecekler.
Birkaç cahil cühela para kazanacak diye, bütün bir kentin adı lekelenecek! Bu hem ayıp, hem de şerefsizlik, çünkü bu sahtekarlık Antep’in haklı şöhretine gölge düşürüyor.
Diğer sahtekar, fıstık ezmesine antepfıstığı yerine başka şeyler koymuş! Arkadaş çok para kazanacak ya, antepfıstığı, hele boz fıstık pahalı, o zaman na yapacak? Sahtekarlık yapacak, bezelye falan karıştıracak. Alan aptal ya, nasıl olsa anlamaz!
Ama öyle değil işte! Bu sahtekarların malını alanlar evlerine götürüp paketi açınca durumu anlıyorlar. Bu durumda kime küfredersiniz?!
Sahtekarların sayısı ikiyle sınırlı değil! Çok, çok fazla. Ama yakalanan bu ikisi!
Artık buna ciddi önlemler alınması gerekiyor. Yoksa, Gaziantep, insanlar üzerindeki güvenini kaybedecek. Bir kere de kaybedersek, tekrar güvenlerini kazanmakta zorluk çekeriz, zaman kaybederiz.
Sorun yalnız biberde ve fıstık ezmesinde değil! Başta baklava olmak üzere, hemen hemen bütün ürünlerimizde bizi sabote eden sahtekarlar var. Dürüst esnaf bunlarla başedemez, yasaları uygulayanların devreye girmesi gerekir. Hem de hemen.
FB’li gazetecilere ceza!..
Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK) Gökhan Töre’ye Erciyesspor maçında hakeme küfrettiği için 3 maç ve 13 bin lira ceza verdi.
Beşiktaşlı yönetici Mete Vardar’a göre Gökhan Töre çok temiz bir çocuktu, asla küfretmezdi, Erciyesspor’un teknik direktörü Bülent Korkmaz’ın hakemi kışkırtması ile kırmızı kart gördü!
Dün yazmıştım. Bu silahşör futbolcu küfürbazın tekidir, diye. Adam küfürlerini hakemi yanıltmaya (!) yönelik İngilizce ettiği için 3 maç ceza aldı. Türkçe etseydi, bir maçla kurtulacaktı!..
PFDK, Aziz Yıldırım’a da, Gençlerbirliği maçının hakemi Özgür Yankaya’yı tehdit gerekçesiyle 60 gün hak mahrumiyeti ve 60 bin lira para cezası verdi.
Bunu da dün yazmıştım. Yalnız burada ilginç bir şey var. Aziz Yıldırım’ın hakemi tehdit ettiğini hiçbir gazete yazmadı. İstanbul gazetelerinin çoğu Fenerbahçe sempatizanı, kulüplerini koruyorlar, güya!
İşte bunlar da böyle gazeteci!
Bazı haberleri ‘havuz medyası’ yazmadı diye kıyamet koparırlar, ondan sonra kendileri daha beterini yaparlar. Al birini, vur diğerlerine!..
Kafalar karışık!..
Yargıçların kafası karışıktı, HSYK seçimlerinden sonra daha bir karışık oldu!
Validebağ Korusu’nun yanına yapılan cami inşaatı gündemin en popüler maddelerinden birisi. Sosyal medyada üzerinde en çok yorum yapılan konu!
Mahalle sakinleri, yakında camiler var, buraya yeni bir caminin yapılmasına gerek yok diye yürüyüş yaptı, pankartlı protestolar organize etti, köşe yazarları sürekli yazdı.
Mahkeme imara aykırı dedi, durdurdu.
İtirazlar üzerine tekrar başladı ama bir süre sonra yine durduruldu.
Son durum, konuya ağırlığını koyan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, inşaatla ilgili yürütmeyi durdurma kararının kesin olarak kaldırıldığını açıklayarak yüreklere su serpti!..