Dayanılacak gibi değil...

YAYINLAMA: 04 Ocak 2015 / 18.00 | GÜNCELLEME: 04 Ocak 2015 / 18.00

İnsan sormadan edemiyor. Ne zaman bitecek bu savaş!

Gaziantep’e kuş uçuşu yarım saat, bir saat, iki saat mesafede insanların kafası kesiliyor, hunharca kafalarından kurşunlanıyor, yakılıyor, sürülüyor, aç bırakılıyor... Artık buna ‘insanlık dramı’ demenin bile anlamı kalmadı!

Olup bitenin belki yüzde biri bile doğru dürüst medyaya intikal etmiyor. Sınır köylerindeki tanıdıklarımdan duyuyorum, daha geçen hafta sabaha karşı şimdiye kadar duymadıkları bir gürültüyle yataklarından fırlamışlar. Bazı evlerin cam ve çerçeveleri patlamış! Bombanın patladığı yerin en az 20 kilometre ötede olduğunu düşünülürse, artık o bombanın düştüğü yeri bir tahayyül edin! Koalisyon uçakları her gün 24 saat ara vermeden IŞİD mevzilerine bombardımana devam ediyormuş.

Bunları duyunca, siz de benim gibi, o halde bu savaş niye bitmiyor diye düşünmez misiniz? Ama gerçekte emaresi bile yok!

Resimdeki çocuğun adı, Sümeyye Şahani. Halepli. Evlerine bomba düşünce Sümeyye kaçamıyor ve yanıyor. Babasının ilk tedavisini yaptırdığı Halep’te hayata tutunuyor. Sonra aile Gaziantep’e göç ediyor. Burada tedavi yapılamayınca Ankara’ya, oradan da İstanbul’a bir akrabalarının barakasında 15 kişi birden yaşamaya başlıyorlar.

Tüm vücudu yanan Sümeyye’nin bir gözü kör oluyor, yaşadığı şokun etkisiyle de 2 yıldır tek kelime edemiyor.

Sümeyye’nin anne ve babası kızlarının acilen ameliyat olması için çalmadık kapı bırakmıyorlar!

Herşeye rağmen yüzünde tebessüm olan bu şirin kız, kim bilir belki de onbinlerin tesadüfen bir gazetecinin objektifine rastgelenidir!..

 

 

Arda’ya anlamlı yanıt!

İspanya’da, La Liga’ya Noel dolayısıyla bir hafta ara verildi ya; Arda, biraz hovardalık, biraz hasret gidermek ama daha ziyade deşarj olmak için İstanbul’a geldi.

Her gün Arda ile yattık, Arda ile kalktık! Nereye gitti, hangi partiye katıldı, Hülya Avşar’ın programda ne söyledi, Hadise ve Ebru Gündeş ile düeti ne kadar beğenildi...

Bunları mecburen gözucuyla izledim. Ama yaptığı bir hamlık ve karşılığında aldığı esaslı yanıt dikkatimi çekti.

 

Arda, Hülya Avşar’ın programında eski sevgilisi Sinem Kobal ile ilgili bir soruya, “Sinem başka bir erkekle görüştüğü an benim için her şey bitmiştir. Bundan sonra tek arzum, Sinem'in mutlu olmasıdır”şeklinde erkek egosuyla verdiği yanıt öfkelendirmiş olmalı ki Sinem’den ağzının payını aldı:

Benim özel hayatım ile ilgili susma tercihim, kişilere söz hakkı vermemeli ama ne yazık ki üzerine hala konuşuluyor. Benim için bu ilişki 1,5 yıl önce bitmiştir. Biten ilişkinin ardından ben suskunluğumu koruyup, yaşananlara ne olursaolsun saygı duysam da hala üzerine konuşulması, bu tarz haberlerle uyanmak, hayatımın sorgulanır halde olması beni oldukça rahatsız etmektedir. Lütfen biraz saygı!

 

Ama beni asıl Sinem’in annesinin verdiği seviyeli, kaliteli ve unutulmayacak tepki sevindirdi!

NurayKobal, Arda’ya, Aziz Nesin’in sözleriylegüzel bir ders verdi:

Bir kadına ne verirseniz verin, onu daha da büyük hale getirir. Ona sperm verirseniz size çocuk verir, ona ev verirseniz size yuva verir, ona sebze verirseniz size yemek verir. Ona bir gülücük verirseniz size kalbini verir. Kendisine verileni çarpıp çoğaltarak geri verir. Bu yüzden ona çamur atarsanız, karşılığında bir bataklıkta boğulmaya hazır olun!


Helal olsun bu kadınlara...

Nazlı İnönü, kocasının pısırıklığını, korkaklığını cesaretiyle yendi ve yaptığı açıklamayla ‘Şişli Belediyesi Skandalı’nı kamuoyuna duyurdu.

Nuray Kobal, kızını anne içgüdüsü ile korudu ve kamuoyuna verdiği mesajla örnek oldu. Arda’nın, Nuray Hanım’ın söylediklerinin son cümlesini iyi okuyup değerlendirmesi lazım.

 

 

 

 

Hiltonlar arasındaki fark!..

Son yazımda, “Biz hala Gaziantep’i nasıl tanıtsak, arkeolojiyi mi ön plana alsak, gastronomiyi mi tartışması yapıyoruz. Planlar, programlar hazırlanıyor, en iyisi bir Turizm Konseyi kuralım ortak aklında (!) buluşuluyor/buluşulamıyor!..

Gülmeyin, bu iş şaka değil! Bizzat Bakan Başkan demedi mi?

Artık ülkeler yok! Şehirler yarışıyor...

Çok doğru ve yerinde bir tespit. Ben de soruyorum: Biz bu yarışın neresindeyiz?

 

Dünyanın en büyük mozaik müzesi unvanı elimizden gitti. Hatay Müzesi bizi solladı! Çünkü biz bu işi doğru yapmadık. Katakulli yaptık! Başından sonuna entrikalar çevirdik! Asım Bey, “Buraya Ökkeş Eruslu cami yapacak, elimizi çabuk tutalım, yoksa arsa elimizden gidiyor!” kandırmacasıyla hepimizi uyuttu ve ortaya Gaziantep’in hiç de haketmediği bu durum çıktı!

 

Dünyanın en görkemli Müze-Otel’i Antakya’da yapılıyor. Prestijli otel grubu Hilton tarafından işletilecek.

Ünlü mimar Emre Arolat’ın tasarladığı Hilton Oteli özel bir inşaat tekniği ile bilinen klasik temel yöntemi yerine demir kazıklar üzerine oturtuldu.

Tarihi eserlerin görülmesi için otelin zemini camdan yapıldı, böylece  her kattan eserler görülebilecek. Düşünmesi bile çok güzel…

Antakyalı işadamı Necmi Afsuroğlu, bu projeye 100 milyon dolar yatır mış. Çocukları, “Baba sen bizim paramızı çarçur ediyorsun” diyormuş. Afsuroğlu da, “Onlar haklı, bu para geri dönmeyecek. Ama ben inançlı bir işadamıyım. Muhafazakar bir aileden geliyorum. Allah’ın dediği olur.Ben doğduğum kentime hizmet etmekten büyük onur ve zevk duyuyorum” diyor.

 

İşte Antakyalı işadamının mantalitesi, işte Antakya’ya, dünyanın en büyük mozaik müzesinin yapılmasını sağlayan yerel yöneticilerin vizyonu

Bizim de Hilton’umuz var, ama bizimki işhanından bozma!

Eleştirmek için söylemiyorum, durumun tespiti yapıyorum, o kadar…

Gaziantep’tema alesef bu güzellikte bir otel yapabilmek için müsaitarsa olmadığı gibi Afsuroğlu’nun vizyonuna sahip otel yatırımcısı da yok!

 

Dayanılacak gibi değil...