Bu sefer kazın ayağı öyle değil gibi...

YAYINLAMA: 18 Ocak 2015 / 18.00 | GÜNCELLEME: 18 Ocak 2015 / 18.00

Yaygın basından bir gazete günlerden beri Gaziantep’teki yerel bir şirketi, bir vakfı  ve bir aileyialenen suçluyor, paralel bağlantıları olduğunu iddia ediyor.

Bütün bunları manşetten yapıyor. “Gülen’e yakınlığı ile bilinen Zirve Üniversitesi, İpek Kültür ve Eğitim Vakfı ile Paralel Yapı A.Ş., Gaziantep’te hazine arazisine çöreklenmiş” iddiasında bulunuyor.

 

İşin ilginç tarafı nedir biliyor musunuz? Sabah bütün bu iddiaları yıllar önce muhataplarına sordu. Zamanın belediye başkanı umursamadı bile! Vaktinin büyük kısmını Gaziantep dışında geçirdiği için çoğu zaman muhatap da bulamadık!

Şimdi yaygın basından bir gazete konuya el attı, kıyamet kopuyor!

Gazete, Büyükşehir Belediyesi’nin Bakan Başkanı ilesöyleşi yaptı, Şahin konunun üzerine ciddiyetle gideceğini söyledi.

 

Gazete; her şeyi fütursuzca yapmışlar, belediyeye ve hazineye ait arsaları ihaleyle (!) metrekaresi 6 liradan almışlar, bugünkü değeri 4 bin lira, bu ihalelere Allah aşkına başkaları girmedimi diye pehlivan tefrikası gibi iddialarıuzun uzunsıralıyor!

Köpeksiz köyde değneksiz gezmek’ deyimini bilir misiniz? İşte aynen böyle! Her şey göz göre göre yapıldı! Eski belediye başkanı da Pensilvanya hayranı olduğu için hem akıl verdi, hem de kolaylık sağladı.

Hatırlayın, binbir emekle meydana getirilen gölet bile bu aileye verilmedi mi? Sonra gelen yönetim, “İnsaf, bu kadar da olur mu?” diyerek geri aldı.

 

Aslında herkes neyin ne olduğu biliyor! Ortada inanılmaz bir doyumsuzluk var. Ama insanlar susuyor, yüksek sesle konuşamıyor! Antep tarzını bilirsiniz, ‘karınlarından konuşurlar!

 

Gazete yanlış insanı hedef yapmış! Bütün bu hinliği Taner Nakıboğlu’nun yaptığını farzederek onun için ‘Süper abi’ dendiğini iddia ediyor.

Taner Nakıboğlu, iyi eğitim almış, şirketlerinde de güzel işler başaran gencecik başarılı bir yönetici. Daha henüz onun cinlik devri başlamadı!

Gazete, ‘Süper amca’dan bahsetmeliydi. Çünkü ilişkileri sağlayan, gelişmekte olan ülkemizin zamanından önce gelişen ‘Süper amca’sı dururken başkalarına lakap takmak pek gerçekçi değil!

 

Bütün bunlardan bir şey çıkar mı?

Genel kanaat, ‘Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine’ şeklinde.

Ama bu kez sanki kazın ayağı öyle değil gibi!..

Bir dostum bana, “Sen hiç Zirve’yi son zamanlarda gördü mü” diye sordu.

Bende, “3 sene evvel görmüştüm” deyince, “Git de hele bir gör! Acayip faaliyet var. GAÜN’ü hedef almışlar, geçeceklermiş!” dedi.

Ne demek istiyorsun” dememe kalmadı, ağzından baklayı çıkardı: “Üniversite Vakfı’nın bütün mütevellisini değiştirip, yeni isimler atayacaklarmış. Uzlaşmanın böyle olması bekleniyormuş!

 

Haydaaa! Böyle saçma şey mi olur” dememi yine ağzıma tıkadı, “Soruşturma açılırsa ellerinde bir şey kalmaz! Cumhurbaşkanı öyle böyle değil, çok öfkeli! Paralelcilere resmen kin duyuyor. Nasıl duymasın ki! MİT Başkanını ifadeye alıp içeri atsalardı, arkasından kimleri alacaklarını ne çabuk unuttun! Dünyanın sonu gibi bir şeydi! Dikkat etmiyor musun, vergi listelerinde de; ne gelir vergisinde, ne de kurumsalda adları yok! Vergi yerine zekat veriyorlar! Sen bu işlerden anlamıyorsun! Anlasan böyle sorular sormazsın!..” dedi.

 

Necip Fazıl’a göre 2 tip insan vardır. Hatalarıyla yüzleşenler, bir de yüzsüzleşenler.

Cahit Bey’i tanırım ve severim. Beyefendi bir insandır, kadirşinastır. Eğer varsa bir takım hatalar, tevil yoluna değil tamir yoluna gitmelidir.

 

 

Divan otele sitem!..

 

Divan Otel Grubu’nun ülkemizin turizm tarihinde önemli bir yeri vardır.

Vehbi Koç hatıralarında anlatır. İstanbul’a geldiğinde doğru dürüst bir otel olmadığından bahisle sıkıntı çektiğini, bu cihetle otele yatırım yapmakla ülke turizmine de yarar sağlayacağını düşünür.

Taksim’deki Divan böyle bir düşüncenin mahsulüdür. Daha sonra Divan içindeki Pub, ünlü gazeteci, siyaset ve kültür insanlarının buluşma yeri olmuş, fikir ve sanat hayatımıza önemli katkılar da bulunmuştur.

 

Bu kadar önemli  kurumsal bir şirketin Gaziantep’teki oteli iyi yönetilmemektedir. Çok şikayet var. Birisine de ben şahit olunca yazmak zorunda kaldım.

 

Geçen hafta Gazeteciler Cemiyeti’nin ödül töreni vardı. Cemiyet Başkanı, ödül töreni ilk kez yapıldığı için klas bir otel seçimi yapmak istemiş ve Divan Oteli ile anlaşmış.

Ödül günü bir aksilik çıkmasın diye öğleden sonra salonu kontrole gider. Salon çok soğuktur. Görevlileri ikaz eder, merak etmeyin akşama rahat bir ortam olacak denir.

Bu arada daha önce anlaşma olmasına rağmen yeniden alkolsüz içecekler için para talep edilir. Onu da verir ki içi rahat olsun.

Akşam, salon buz gibiydi. Çoğu insan paltoyla oturdu, kadınlar için battaniye dağıtıldı.

Ortada garsondan başka sorumlu kimse olmadığı için kaloriferin neden yakılmadığını onlara sorduk. Garibanlar ne diyebilir ki, abi on dakika sonra yanacak, küçük bir arıza var, giderildi diye sözüm ona bizi oyaladılar!

 

Gecenin ortasında çoğu davetli soğuğa dayanamadığı için ayrılmak zorunda kaldı. Cemiyet yönetimi haliyle çok üzüldü, çünkü o geceye belli ki uzun zaman özenle hazırlanmışlardı.

Salon, hangar gibi, kişiliksiz, tavırlar özensiz, mezeler lezzetsiz, ana yemekte soğuktu.

Hizmet eden garsonlar tam bir gariban! Belli ki eğitimli garson çalıştırmıyorlar. Meraktan, içki servisi olup olmadığını sordum. Garson, içkinin menüye dahil olmadığını, bir yirmilik toslarsam, bana bir kadeh şarap getirebileceğini söyledi. Teşekkür ettim.

 

Turizm çok ciddi bir iştir. Hele bunu Koç yapıyorsa, ciddi oğlu ciddi bir iştir. Koç Topluluğu’na Gaziantep’e geldikleri için memnuniyetimi ifade etmek istiyorum, ama İstanbul’daki kalite neyse burada da onu talep etmek hakkımız olmalı diye düşünüyorum.

25-30 sene öncesine ait bir anekdotla bitirelim.

Divan’ın erkek kuaförü İstanbul’un en iyisiydi. Ünlü kuaför Kemal Bey çalıştırıyordu. Bir gün traş olurken Kemal Bey’e sordum:

Vehbi traş olduktan sonra doğru dürüst bahşiş vermezmiş. Ama Rahmi Bey, bayağı iyi para verirmiş. Siz de bir gün Vehbi Bey’e bunu hatırlatınca size şöyle bir cevap vermiş: O Vehbi Koç’un oğlu, ben kimim?Bu doğru mu?

Kemal Bey gülerek, “Evet doğru. Bunu bir gazeteciye anlatmıştım. O da yazmış, herkeste okumuş. Çok meşhur oldum, bak sen Antepli de soruyorsun...” demişti.

 

Divan’ın Gaziantep’e en iyi, en kaliteli hizmeti vermesi temennisiyle...

 

Bu sefer kazın ayağı öyle değil gibi...