İnönü, Sarıgül’ün dişine göre!..
İnönü’nün eşi Nazlı İnönü’nün medeni cesaretini, ülkesine karşı sorumluluğunu yerine getirmesine duyduğum hayranlığı dile getirmiştim.
Sarıgül’ün bu kez sert kayaya çarptığını, başının belaya girebileceğini yorumlamıştım.
Tecrübenin sınırı yok! Bana gelin güvey olduğumu, bundan bir şey çıkmayacağını yazımı okuyan çok kişi şifahen ve telefonla söylemişti. Hepsine karşı çıkmış, “Yanılıyorsunuz!” demiştim.
Ancak, yanılan ben oldum, savcılık takipsizlik kararı verdi.
İnönü de şu açıklamayı yaptı:
“Verilen takipsizlik kararının yerinde olmadığını düşünüyorum. Ben gerçekleri söyledim. Tehdit edildim. Durup dururken neden istifa mektubu verip bu onurlu görevden ayrılmak zorunda hissedeyim? Verilen takipsizlik kararı delil yetersizliğine dayandırılmış. Kanımızca yeterli delil vardı. Savcılık farklı takdir kullanmış. Gereken itirazı yapacağım. Hukuk önünde ispatlanmaması bu gerçeklerin yaşanmadığı anlamına gelmez. Kamuoyu vicdani takdirini çoktan kullandı.Gerçeğin ne olduğunu herkes biliyor. Adalet önünde siyaseten kimse ile kötü olmamak adına bildiklerini, duyduklarını söylemeyen bir kısım tanığı da ilahi adalete bırakıyorum.”
İnönü’nün itirazından da anlaşılacağı üzere iş galiba yukarıya, ilahi adalete havale edilecek! Birçok şeyde olduğu gibi…
Bu haberleri benim gibi gazetelerden takip edip de vicdanının sesini dinleyenler acaba CHP hakkında ne düşünürler!
Başkalarını eleştiren CHP’lilerin bu konuda ne düşündüklerini açıkça kamuoyu ile paylaşmalarını bekliyorum. Çok vahim bir durum ama yorum yapması gerekenler sessiz!
Şimdi rahatlıkla diyebilirler ki, “Efendim bağımsız yargı böyle değerlendirmiş, Türkiye bir hukuk devleti, saygı duyacağız…”
Eh, eğer böyle düşünüyorlarsa, çifte standart olmaması için artık yargı kararlarına saygı duyacaklarını varsayıyorum.
Sarıgül’ün gücüne de gıpta etmeden duramıyorum!
CHP seçimlerde başarılı olamazsa genel başkanlığa Sarıgül getirilmeli.
Ali Babacan ile Naci Ağbal
halef-selef gibiler!..
Dün internette birbirini tamamlayan iki önemli ve ilginç haber vardı.
Birinci haber şöyle:
Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu olmak üzere, hükümet kanadındaki birçok kişinin eleştirilerine hedef olan Merkez Bankası'na Ali Babacan'dan destek geldi.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Merkez Bankası'nın görevlerinin yasalar ile çok net şekilde belirlendiğini, Merkez Bankası'ndaki yetkin ekibe güvendiklerini belirterek, doğru zamanda doğru kararlar aldıklarına inandığını söyledi.
OECD Genel Sekreteri Angel Gurria ile düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin Merkez Bankası'na yönelik siyasilerin eleştirileri ve faiz kararının sorulması üzerine Babacan, "Merkez Bankası'nda gayet yetkin bir ekibimiz var, ekibimize güveniyoruz... Doğru zamanda doğru kararlar aldıklarına inanıyoruz" dedi.
Merkez Bankası ve benzer uygulamalarda ülkelerin değişik pratikleri olduğunun altını çizen Babacan, Merkez Bankası'nın parti politikası ve seçim manifestosunda durumunun gayet açık olduğunu vurguladı ve "Merkez Bankası'nın görevleri yasalar ile belirlenmiştir ve gayet nettir" dedi.
Babacan, "Merkez bankaları ve hükümetler daha fazla iletişim ve etkileşimde bulunabilir, bunda bir sorun yok" dedi.
İkinci haber ise yukarıdaki haberin açıklaması gibi!...
Maliye Bakanlığı Müsteşarı Naci Ağbal, milletvekilliği aday adaylığı için yarından geçerli olmak üzere istifa kararı aldı.
Ağbal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 25 yıldır Maliye Bakanlığının hemen hemen her kademesinde görev yaptığını söyledi. Ekonomi yönetiminde de 2006'dan itibaren görev almaya başladığını ifade eden Ağbal, şöyle konuştu:
“AK Parti hükümetlerinin ekonomi politikasının bütün gelişim evrelerinde, karar noktalarında bulundum. Ekonomi, maliye politikası başarı öyküsü anlamında Türkiye için önemli bir değer. Bu değerde bugüne kadar hep bürokrat olarak görev aldım. Gelinen noktada artık aynı şekilde ekonomi, maliye politikalarının şekillenmesinde, uygulanmasında, 2023 vizyonun hayata geçirilmesinde, özellikle ekonomi politikaları alanında partimin bana vereceği ne görev varsa hepsini almaya hazırım.
Ekonomi yönetiminde şu anda başarılı bir ekip var. Bu başarıların aynı şekilde devam etmesi ve özellikle büyüme odaklı, Türkiye'nin rekabetçi gücünü artıracak, yatırım ortamını daha da iyileştirilecek ekonomi ve maliye politikalarının önümüzdeki dönemde hayata geçmesi noktasında da elimizden geldiğince katkıda bulunacağız. Amacımız, bugüne kadar ki tecrübelerimizi, birikimlerimizi bundan sonra siyasette devam ettirmek."
Taşlar yerine oturuyor.Ali Babacan, AK Parti iktidarının en başarılı bakanıydı. Hakkında hiçbir şaibe çıkmadı.Hep sessiz ve derinden gitti, yalnız işini yaptı. Ancak, 3 dönem kuralı ve Abdullah Gül ile yakınlığı yolun sonu olarak değerlendirildi.
Prof. Yavuz Coşkun muamması…
Hocayı günlerden beri sıkıştırıyoruz: “Hocam, istifa edecek misiniz?”
“Karar vermedim!” dedi, başka bir şey söylemedi.
Bugün son gün, bakalım ne olacak?
Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Yavuz Coşkun AK Parti’den aday adaylığı için gereken onayı aldı.Bu çok net.
Ancak Coşkun, bu yazının yazıldığı ana kadar istediği ‘garanti’yi alamadı. Bu da haliyle tereddüt oluşturdu.
Bürokratlar, istifaları halinde adaylıkları gerçekleşmezse veya seçim kaybederlerse geri dönebiliyorlar.Ama üniversite rektörleri için böyle bir kural sözkonusu değil.
Coşkun, öyle zannediyorum ki, son dakikaya kadar ‘garanti’yi bekleyecek, gelmezse riske girip istifa etmeyecek. Ben böyle tahmin ediyorum.
Geçtiğimiz günlerde, Kanal 24’e uzun bir röportaj verip, üniversite için neler yaptığını anlatmıştı. Sanki bir veda konuşması gibiydi…