Ülkenin haleti ruhiyesi…
Böyle önemli felaketler ülkenin içinde bulunduğu haleti ruhiyeyi yansıtır.
Teröristler adalet arıyor!
Savcının kafasına silah dayayarak adaletin tecelli etmesini istiyorlar!
Çoğu medya kuruluşu da bilinçsiz, eğer kasıtlı değilse, teröristin, savcının başına dayadığı silahlı resmini basıyorlar/gösteriyorlar!
Silah, hukuku teslim almış, ağzını kapatmış, ellerini bağlamış! Tetiği çekti, çekecek!
Bu resim tam da teröristlerin istediği, halkı korkutacak, sindirecek bir enstantane!
Olacak iş değil!
İstanbul, Çağlayan Adliyesi’nde rehin alınan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın şehit edilmesinin ardından bir meslektaşı Savcı Çağlayan Adliyesi’nde yaşananları yargı mensuplarının resmi sitesi ‘adalet.org’ta çok çarpıcı sözlerle anlattı.
“İnsanlığımdan utanıyorum. Hakim ve savcılar sanki meslektaşları rehin alınmamış gibi işlerine devam ettiler ve akşam olunca da servislerine binip evlerine gittiler.
Ne oldu bizlere böyle ya, o soruşturmayı yürüten biz olabilirdik, o an odada bizde olabilirdik. Böyle davranmakla hakikaten insanlığımızı kaybettik.”
Çağlayan Adliyesi ile bilinçsiz medyanın birbirinden ne farkı var?
Bu iki erkin, teröre karşı bu tavrı neyi gösteriyor?
Ülkemin haleti ruhiyesini…
“Yarını göremiyorum!..”
Gaziantep’teki ihracatın gerilemesi vahim sonuçlar doğurabilir.
Sanayici alabildiğine borçlu.
Borcunu ödeyebilmesi için potansiyeli var. Fakat iradesi dışında gelişen olaylar tedirginliği artırıyor.
Zaten rakabetten dolayı kar marjları yere yapışmış, tahsilatta yığınla sorun oluşmuş, bunlar yetmiyormuş gibi komşu ülkelerdeki istikrarsızlıktan sonra şimdi de Türkiye’deki huzursuzluk ve endişe sanayiciyi resmen umutsuzluğa itiyor.
“Yarını göremiyorum” diyen sanayici, neyin planlamasını yapacak?
Üretimin mi?
Pazarlamanın mı?
Yatırımların mı?
Daha birkaç sene evvel, işler istikrarlı bir biçimde gidiyordu.Ne olduysa şu bir-iki sene içinde oldu, her şey rayından çıktı.
Ne kadar gider bu iş böyle, kestirmek çok zor!