Türk insanı tahammül yoksunu…
Feza Güzeloğlu Kıbrıslı bir avukat.. KKTC’de Atalay Kasabası’nda 3 camide “sabah ezanının hoparlörle okunmasının yasaklanması” için dava açıyor.
Mahkeme davayı kabul ediyor ve söz konusu üç camide sabah ezanının hoparlörlerle okunmasını yasaklıyor.
Faze Güzeloğlu’na ne hakaretler, ne saldırılar!...
“Ezanı yasaklattı” diye ne küfürler, ne tacizler…
Türkiye insanı, kendisi gibi olmayan, kendisi gibi düşünmeyen, kendisi gibi inanmayan ve kendisini rahatsız etmeyen şeylerden rahatsız olanlara acayip tahammülsüz.. Bu yüzden de demokrasi kültürü gelişmiyor bu toplumun…
***
Yıllardan beri bilinen şey, Kuzey Kıbrıs halkı Türkiye insanını sevmez. Adanın nüfusunun yüzde 70’i Rum, yüzde 30’u Türk. İngilizler çok uzun yıllar kalmış adada. Dolayısıyla Batı kültürü ve yaşam tarzı hakim.
1983’te KKTC'nin ilanından sonra Türkiye'nin çeşitli bölgelerinden adaya göçlerle demografik yapı değişmiş ve adanın kuzeyinde Türkiye kökenli kişilerin sayısı artmış. Dolayısıyla bu durum Kıbrıslı Türkler’in en çok rahatsızlık duyduğu konuların başında geliyor.
Feza Güzeloğlu’na ezanı yasaklattı diye saldıran Türkiye vatandaşları, “Sizi biz kurtardık” diye
ağızlarına geleni saymış olmalılar ki Feyza Hanım tweeter hesabından, “Kıbrıs Türkler’ini kurtarmışsınız. Bütün yobazları adaya taşıdınız ağzımıza…. ya! Şimdi biz kurtulduk mu yani? Burası Kıbrıs!” diye tepki gösteriyor.
***
“Kıbrıs Kıbrıslılar’ın olduğuna göre, Türkiye’den bana mesajlar göndermeyi bırakınız artık! Ve de buradaki yerleşikler de yerlileri rahatsız etmekten ve inançlarımızı bizlere zorla kabul ettirme uğraşınızdan vazgeçin artık. Kıbrıs Kıbrıslılar'ın yurdudur! Siz burada yerli insanlara dayatmalarınızı kabul ettiremezsiniz. Bizler kararımızı verdik artık! Kıbrıs 'ta camilerin dışında ses yayan hoparlörle her gün suç işlenmesine müsaade etmeyeceğiz!” diye kendisine yollanan hakaret mesajarına medenice direniyor.
***
Bu çağda, gecenin karanlığında hoparlörle insanları namaza davet mi olur?
Herkesin saati var, saniyesi saniyesine ayarlanan cep telefonu var.
100 yıl öncenin Arabistan’ında yaşamadığımıza göre, Ramazan davulcusu da sabah namazının hoparlörlerle okunması da yersiz.
Medeni insanların, gürültüden rahatsızlık duyanların bu uygulamalara tepki göstermesinden daha doğal ne olabilir?
Ramazan’da davul çalmazsa, sabah ezanı hoparlörsüz okunursa din elden mi gidecek, toplum dinsiz mi kalacak?
Bu korku, bu tepki, bu saldırı niye?
***
Tek neden tahammülsüzlük!
Türkiye insanı kendisinden başkanına, başkasının inancına veya inançsızlığına tahammül edemiyor. İşte bu yüzden de demokrasi kültürünün yerleşmesi ve gelişmesi iğneyle kuyu kazmak gibi çok zaman alıyor.