Rant mı, ahlaksızlık mı, hangisi?
Fenerbahçe’nin milli futbolcusu Gökhan Gönül Hırvatisan karşısında tanınmayacak kadar kötüydü.
Milli takımın antrenmanlarını takip eden gazeteciler, milli takımın son antrenman maçında asıl takımda oynayan Gökhan’ın adımını sürekli kaçırdığı için Hiddink tarafından oyundan alındığını söyleyerek, “Maç günü nasıl oldu da ilk 11’da yer aldı, doğrusu bir mana veremedik” diye konuşunca ulemanın yanıtı gecikmedi: Neden olacak, Oğuz Çetin, Hiddink’in beynini yıkamıştır...
Maç sonunda oyuncularını eleştiren Hiddink, sıra Gökhan’a gelince, “Senin yüzünden iki gol yedik, beni de bitirdin! Yediğin çalımları amatör futbolcular bile yemezdi! Beni de, kendini de rezil ettin!” diyor.
***
Gazeteciler Gökhan’ın durumunu mercek altına alıyorlar. Bu adam niye oynayamıyor, derdi nedir?..
Artık kaçacak yeri kalmayan Gökhan’da samimi olarak içini boşaltıyor.
Meğer derdi paraymış.
Kendisi yılda 1.2 Euro (primler vs. yılda ortalama 3.5 milyon lira) kazanırken, Volkan 2.2 milyon Euro, Emre 3.5 milyon Euro, Mehmet Topuz 2.5 milyon Euro kazanıyormuş.
şaka gibi değil mi?
Hiçbir kulübümüzün Avrupa’da başarısı yok. Milli takımın da durumu meydanda, ne Dünya Şampiyonası’na, ne de Avrupa Şampiyonası’na gidebiliyor, dökülüyor!
Ama kazandıkları parayı görüyor musunuz?
Gökhan Gönül’ün mutsuzluğu ‘para paylaşımının adaletsiz’ olmasından dolayı. Yani Volkan, Emre, Topuz da Gökhan’a yakın paralar kazansalar bir sorun kalmayacak.
Messi ve Ronaldo gibi olağanüstü yıldızları saymazsanız futbolcu piyasası Türkiye’deki normların çok ama çok altında.
Nuri, takımı Dortmund Alman Bundesliga’da şampiyon olurken, emeği en çok geçen futbolcu olarak alkışlanmış ve bu başarısı Mourinho’nun kendisini Real Madrid’e transfer etmesi ile tescillenmişti. Real Madridli taraftarın ve İspanyol gazetecilerin Nuri’yi efsane futbolcu Zidane’a benzetmesi, onun yerini alacak kadar yetenekli görmesi, milli takımımızın da formasını giyen bu futbolcunun sizce ne kadar kazanıyor?
Dordmund’da oynarken 1.8 milyon Euro kazanırken şimdi Real Madrid’de 2.5 milyon Euro kazanıyor.
İşte bütün mesele bundan ibaret.
***
Yılda, primleri ile nerede ise 10 milyon lira kazanan Emre, seyirciye “Oros... evlatları” diye hakaret edebiliyor! Yine yılda 6-7 milyon lira kazanan Volkan, “Hepinizin anasını... TFF’nun da ...” diyebiliyor!
Bunlar gencecik adamlar, bu cesareti nereden bulabiliyorlar?
Nasıl olupta bu kadar şımarmalarına göz yumulabiliyor?
Bazı gazetecilerin ve takım yöneticilerinin Emre’ye arka çıkmaları, hatta onu savunmaları aklıma başka şeyler getiriyor!
Bu kadar büyük rantın döndüğü futbol endüstrisinde belli ki epey yamukluklar var!
Hiddink bile Vokan ve Emre’ye, “Siz profesyonelsiniz, taraftarla neden muhatap oluyorsunuz? Hem mağlup oluyorsunuz, sahanızda 3 gol yiyorsunuz, hem de sahada hiç bir varlık gösteremeden, formanızı ıslatmadan, kötü oyununuzun karşılığında seyirciden alkış mı bekliyordunuz?” diyor!
***
Ben, bazı yöneticilerin kulüplerini nasıl yönettiklerini biliyorum! Bazı gazetecilerin de menfeat karşılığı nasıl yayın yaptıklarını da, futbol kamuoyunu aldattıklarını da iyi biliyorum. Onun için futbola ‘rant oyunu’ diyorum.
***
Aslında futbolda beyaz bir sayfanın açılabilmesi için olağanüstü bir fırsat yakalanmıştı. fiike olayı neticelendirilebilseydi, çok şey değişebilirdi.
Umudum kalmadı.
Berlusconi’yi skandallar değil, borçlar götürdü
Sabık İtalya Başbakanı Berlusconi’nin acıklı istifası bana Al Capone’u (Alphonse Capone) hatırlattı.
Hani şu Amerika’yı 1930’lu yıllarda haraca bağlayan, sevgililer gününde rakibi Bugs Moran çetesinden silahsız 6 adamı, polis giysileri içindeki adamlarına, duvara ellerini dayatıp arkadan makineli tüfekle taratıp öldürten mafya lideri Al Capone...
Kimse aleyhine şahitlik yapma cesareti gösteremediği için savcının bir türlü içeri tıkamadığı Al Capone vergi kaçırdığı için 11 yıl ünlü Alkatraz Hapishanesi’nde yatmış, bu süre içinde pamuk gibi olmuş, dışarı çıktıktan kısa bir süre sonra da ölmüştü.
Al Capone, bir gazeteciye verdiği röportajda “Bu hayata nasıl girdin” sorusuna verdiği cevabı asla unutmam!
“Çocukken bir bisikletim olmasını çok istemiştim. Her gece yatağa girdiğimde Allah’a dua eder, yalvarırdım. Sabah kalkınca yatağımın ucunda bir bisiklet olacağını düşünürdüm. Ama hiç olmadı. Ben de gittim, bir bisiklet çaldım. Akşam yatağa girince de günahlarımı affetmesi için Allah’a dua ettim. Tanrı’nın çalışma tarzını keşfetmem işimi kolaylaştırdı!”
***
Neyse, konumuz bu değil ama sırası gelmişken yazayım istedim.
Berlusconi’yi yıllarca bütün gazeteler yazdı. Tape’lerden anlaşılan her gün 4-5 genç kızla birlikte oluyordu.Bunga bunga partileri veriyordu, sınırsız seks alemi içindeydi, arada vakit bulunca da başbakanlık yapıyordu. Gırtlağına kadar yolsuzluğa bulaşmıştı! Daha neler neler...
Ama birşey olmadı! İşadamları kendisinden çok memnundu. Girdiği seçimleri hiç kaybetmedi.
Ne zaman ki, İtalya borçlarını çeviremeyecek duruma geldi, borçlanma faizi yüzde 7’yi aştı, vergi memurları veya maliyeciler, artık ne derseniz, adamı istifaya zorladılar!
Yoksa seksten pek birşey olduğu yok!
Clinton’ın başı ağrıdı ama, işini kaybetmedi.
Sarkozy’nin yediği herze az mı?
Ama İsrail Cumhurbaşkanı Moşe Katsav 7 Aralık’ta içeri giriyor, 7 yıl hapis yatacak, bir kadına tecavüz ettiği için. Bir de Dominique Strauss-Kahn var! O bayağı hapı yuttu. Gelecek yıl seçimlerde Fransa Cumhurbaşkanı olması kesindi. Ama gitti!
Artık kararı siz verin...