Bir kadını üç polis koruyabilir mi?

YAYINLAMA: 29 Aralık 2011 / 18.00 | GÜNCELLEME: 29 Aralık 2011 / 18.00

Üç adet polisin korumasında bulunan bir kadın öldürülebilir mi?

Öyle uzun namlulu, dürbünlü silahla veya Glock marka suikast silahıyla falan değil, 3 adet polisin korumasında ve arasında iken bıçakla saldırı sonucu öldürülüyor.

Gece karanlığında veya pusu kurarak falan da değil, alenen güpe gündüz, kadının erkek kardeşi geliyor, polislerin arasına dalıyor ve elindeki bıçağı göz göre göre üç kez kardeşine saplıyor...

Peki, o üç polis ne yapıyor?

Hemen ambulans çağırıyor, mıntıkayı kontrol altına alıp delilleri topluyor!

Evet aynen böyle oluyor.

Polislere bir şey yapılıyor mu?

Evet, görevden el çektiriliyor.

Kadına ne oluyor, kurtuluyor mu?

Hayır, Hacer (21) müdaheleye rağmen yaşatılamıyor.

Katiller?

Sülalece karakola ve savcılığa götürülüyor, katil iki ağabey tutuklanıyor, diğerleri, yani azmettirici asıl katiller serbest!..

Klasik bir kadın cinayeti…

Bu kadar önleme, bu kadar gayrete, sırf bu konulara eğilmesi için hükümetteki tek kadın bakana rağmen kadın cinayetleri durmak bilmiyor, artıyor.

Üç adet polisin arasında korumada bulunan bir kadın bile öldürülebiliyorsa, kadın cinayetleri nasıl önlecek ki?!.

 

 

 

Klasik değil, çağdaş bir Cumhurbaşkanı

 

Kanal 24’te üç gazeteci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e sorular yöneltiyor, o da hep bildiğimiz kibarlığı ile soruları yanıtlıyor.

‹zleyenlerin, sorabilecekler mi bakalım, diye bekledikleri soruyu Akif Beki soruyor:

“Efendim, sizin görev sürenizle ilgili çok spekülasyon yapılıyor. Sizin ağzınızdan işitsek, görev süreniz kaç yıl?”

Doğrusu ben de bilmiyorum! Görev süresi artık belirlenmeli, yakışıksız bir hal almaya başladı!

Cumhur’un Başı, Başkomutan, gerekli gördüğü zaman kabineye başkanlık etme yetkisi bulunan Abdullah Gül, kendisine reva görülen muamelenin artık yakışıksız bir hal aldığını söyledi.

                                                                             ***

Beş yıl mı, yedi yıl mı?

Tam bir münazara konusu! Çünkü, her iki şıkkı da rahatlıkla savunabilirsiniz. Belli ki, kasıtlı olarak böyle yapılmış, duruma göre yorum getirilecek!

Gelişen şartlar, Cumhurbaşkanlığı’nın 7 yıl olmasını gerektiriyor. Çünkü, bütün hesaplar 2014 senesine göre yapılıyor. Galiba da böyle olacak. Siz bakmayın CHP’nin söylemlerine. Onlar, Cumhurbaşkanı’nın görev süresi 5 yıldır, diyorlar ama samimi değiller! Tribünlere oynuyorlar. Bu konuda, önünde sonunda AK Parti ile birlikte oy kullanabilirler, şike yasasında olduğu gibi!..

                                                                               ***

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bildiğimiz Ahmet Necdet Sezer benzeri klasik bir Cumhurbaşkanı değil.

Vizyonunu kamuoyuyla hep paylaşan, aktif, varlığını sürekli hissettiren ve çok çalışkan bir Cumhurbaşkanı…

Ülkesini nasıl başarıyla temsil edebildiğini son resmi gezisinde, ‹ngiltere Kraliçesi II Elizabeth’in davetinde gösterdi.

                                                                                 ***

Yani, alışılagelmişin dışında bir Cumhurbaşkanı olması bir takım çevreleri rahatsız ediyor, olabilir! Türkiye ve dünya kamuoyunun dikkatlerini üzerinde toplaması, yabancı liderlerle ‹ngilizce konuşabilmesi, sohbet edebilmesi eminim bazı çevreleri huzursuz ediyordur.

Bir de bunlar yetmezmiş gibi, sosyal medyada rol alması, twit atması, facebook’ta hesap açması, sanki PR yapıyormuş izlenimi vermesi, gayet iyi biliyorum ki, aynı çevreler tarafından hoş karşılanmıyor.

Bizde de, yani Antep’te de böyle değil midir?

Ağa’nın önüne geçersen, başına bela alırsın!

Yok yetenekliymişsin, yok kültürlüymüşsün, yok yabancı lisan biliyormuşsun, yok bilmem neymişsin…

Bunlar ‘gevezelik’ addedilir ve de adamın hakkı avucuna konur!

Onun için sen sen olup, efendi gibi yerinde oturup, burnunu herşeye sokmayacaksın!..

                                                                                   ***

Cumhurbaşkanı Gül, Kanal 24’te sorulara yanıt verirken samimi idiyse, benim anladığım, Cumhurbaşkanlığı makamında 2 veya 4 sene daha kalıp sonrasında aktif siyasete girmeyecek. Eğer mümkün olursa, uluslararası görevlere talip olabilecek.

Tecrübeli, siyasette bir tek kesilmedik kulağının arkası kalmış duayenler ise Gül’ün bu sözlerini pek ciddiye almıyor, “Napalım, çok ısrar ettiler, kıramadım” diye aktif siyasete dönebilir, diyorlar.

Bana sanki Gül samimi konuşuyor gibi geldi…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir kadını üç polis koruyabilir mi?