Enerji verimliliği haftasından aklımda kalanlar

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Üçüncü Ulusal Enerji Verimliliği Forumu ve Fuarı geçtiğimiz hafta içerisinde İstanbul’da yapıldı. Başta pek ilgilenmesemde, eşimin hemen hemen bütün oturumlara katılması, dikkatimi çekti, ben de ne oluyor bitiriyor öğreneyim dedim. Fuarın son günü kendimi WOW oteldeki kongre merkezine attım ve başta eşimden olmak üzere herkesden bilgi almaya çalıştım.
Hayatımıza yeni kelimeler girdi. Bunlar, yeni teknolojilerin geliştirildiği İngilizce dilinden tercüme kelimeler, ama gayet yerinde yapılmış tercümeler bence. Şimdilerde sıkça duyduğunuz bir kelime: “Yenilenebilir enerji”. Peki ne demek? Eşime sordum. Bu arada eşimin, enerji ana bilim dalında profesör olduğunu da yazayım. Bu kelimeyi bana gayet kısaca izah etti. Yenilenebilir enerji, sürdürülebilir enerji demek... Petrol, doğalgaz, kömür bir gün tükenecek. Bu birgün, çok uzakda değil. Peki ne olacak o zaman? Biz de, güneşi, rüzgarı ve hidroelektrik kaynaklarını kullanacağız, zira onlar ancak dünya biterse bitecek... Farkındasınız, dağların tepelerine rüzgar gülleri monte ediliyor. Gerçi, onların da bazılarını tutup, son derece tarihi bir yerin görüntüsünü bozacak şekilde monte ediyorlar, olağanüstü çirkin duruyor. Ama, demek istediğim hayatımıza girdi. Artık rüzgar gülü, özel çiftliklere bile monte edilmeye başlandı. Böylece arazisi rüzgar alan bölgede bulunanlar kendi elektiriğini üretiyor, hatta yakında fazlasını da satabilecek...
Fuarda güneş pilleri vardı... Bu tür piller, güneş enerjisini aküye şarj ediyor. O aküden de doğru akım olarak led aydınlatmada kullanılabileceği gibi, inverter vasıtası ile 220 volt alternatif akıma çevrilerek ev aletlerini çalıştırmada da kullanılabiliyor. Güneş pilleri, bugünlerde elektrik hattından uzakta kalan yerler için kullanılıyor. Örneğin, dağ başında inşa edilmiş bir eve, güneş pili sayesinde elektrik verilebiliyor.
Oldukça yeni bir teknoloji ile üretilen led ampuller vardı. Bir firma, sarfiyatsız ampulle led ampulün farkını görmemiz için ikisini de yanyana koymuştu. Sarfiyatsız 18 watlık bir ampulün verdiği ışık, led teknolojisi ile üretilmiş 6 watlık ampule eşitti. Düşünün led ampul, sarfiyatsız ampulün üçte biri miktarda elektrik harcayarak aynı ışığı veriyor... Önemli bir tasarruf değil mi?
Enerji verimliliği fuarının girişine pedalla çevrilen tek kişilik bir araba koymuşlardı. Henüz piyasaya sürülmediği için fotoğrafını ve bilgisini vermek istemediler. Hiç yakıt kullanmadan; çevreyi kirletmeden insanları biryerden biryere taşıyacak aleti ben pek sevdim... Belli ki çok kısa süre içerisinde o da yaşantımıza girecek.
Fuarda sergilenen ilginç buluşlardan birisi de susuz pisuvardı. Hiç su kullanılmayan bu pisuvarda, idrar bir kartuşun içinden geçtikten sonra lağıma ulaşıyor. Kartuşun içerisindeki jel, gözeneksiz bir materyalin içinde duruyor, geri dönüşümlü ve doğada ayrışabilen bir madde. Güzel kokulu olan JEL, idrar ile pis su tesisatı arasında bir bariyet oluşturuyor ve bu sayede kokunun dışarı çıkmasını engelliyor. Kartuş ayrıca boruların zamanla tıkanmasına neden olan idrar tortusunu da engelliyor. Sonuçta, susuz ama kokusuz bir ortam, temiz borular elde ediliyor. Kartuş, senede 3-4 kez değiştirilerek kullanılmaya devam ediliyor. Bakınız ekonomik faydalarında ne yazıyor: Zaten %97 si sudan oluşan idrarı atmak için temiz su kullanmaya ekonomik anlamda pek de akılcı denemez. Susuz pisuvarı monte etmek için tahmin edeceğiniz gibi, su bağlamaya gerek yok... Sadece pis su tesisatı bağlantısı yetiyor. Günlük bakım ise sprey sıkılıp, silinerek yapılıyor.
Son zamanlarda sık duyduğunuz yeni bir kelime var: hibrid. Hibridin manası melez demek. Teknolojide kullanıldığı zaman, iki farklı güç kaynağının birarada kullanılması anlamına geliyor. Hemen birkaç örnek vereyim: hem benzinle çalışan; hem de sürücünün pedal çevirmesiyle hareket eden motorsikler uzun süredir hayatımıza girmiş durumda. Tren vagonlarını çeken lokomotiflerin bir çoğu hem dizel hem elektrik motorlarından güç alıyorlar. Aynı şekilde denizaltılar... Denizin üzerinde giderken dizel motorlarını kullanırken, denizin altında giderken elektrik motorlarını kullanırlar. Yani hibrid yeni birşey değil aslında, sadece bu yöntemi bindiğimiz arabalara da uygulamaya başladılar.
Fuarda hem elektrik hem benzinle çalışan hibrid araba da vardı. Arabanızı her akşam fişe takmanız gerekiyor. Tabii, henüz evlerimizdeki garajımızda arabayı şaraj edecek sistemler yok ama, yakın zamanda bu sistemleri yapmak zorundayız. Şu anda, İstanbul’daki birkaç benzin istasyonunda arabanıza elektrik şarj edebileceğiniz hizmet sunuluyor.
Hibrid sistemi özellikle şehir içi otobüslerde tercih ediliyormuş. Avrupa’da hızla yayılan bu sistem, ABD ve Japonya’da bir süreden beri yaygın olarak kullanılıyormuş. 2012 Olimpiyatları Londra’da yapılacakmış. Londra belediyesi, son birkaç yıldır geliştirdiği projelerle Olimpiyadlar sırasında sadece hibrid otobüslerin kullanılmasını hedeflemiş. Bu amaçla da tüm otobüsleri yenilenerek hibrid hale getirmiş.
Fuarda dikkatimi çeken beyaz eşyalar vardı. Artık daha az enerji tüketen, buzdolabı, çamaşır makinası ve bulaşık makinaları var. Yine daha az enerji tüketen sanayide kullanılan çeşitli motorları da gördüm.
Bir de yeşil binalar var... Atmosferi kirleten en büyük suçlu: yaşadığımız binalar! Isınırken atmosfere karbon di oksit salıyor, çevre kirleniyor. İşte bu salınımı önlemek için yeşil bina tasarımları geliştirilmiş. Bu binalar ısı izolasyonları ile kaplanarak, yenilenebilir enerji kullanarak artık çevreci olacaklar.
Üçüncü Ulusal Enerji Verimliliği Forumu nedeniyle yayınlanan bildiriler kitabında çok güzel makaleler var. Bu dergide; Hibrid araçlardan, KOBİ’lerdeki iklim değişikliğine, binalarda kullanılan santrifüj pompaların enerji tasarrufuna, yeşil binalarda enerji verimliliğine ve doğalgaz tesisatlarındaki verimliliğe kadar çok geniş bir yelpazede enerji tasarrufunu anlatan gayet güzel bildiriler yer alıyor.

Enerji verimliliği haftasından aklımda kalanlar