Süper ego
Gregor Samsa, bir sabah uyandığında kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak bulur. İlk başta gördüklerinin gerçek olduğuna inanmak istemez ancak yatağından kalkmak isteyince buna inanmak zorunda kalır. O artık dev bir böcek olmuştur. Her sabah işe gitmek için bindiği tren, saat altıda hareket etmekle birlikte en geç saat beşte uyanmak zorundadır.
Ancak saate baktığında saatin hemen hemen yedi olduğunu görünce, kalkmak ister ama artık onu ayağa kaldıracak kuvvetli bacaklarının yerinde, birbirinden bağımsız hareket ediyormuş gibi görünen onlarca bacakçık bulunuyor.
Samsa, bilinci ve istemi dışında gerçekleşen bu dönüşümü bir türlü kabullenemez. Ailesi ve patronu ise, kısa bir şaşkınlığın ardından, onun artık bir böcek olduğunu kabullenirler. Ama böcek olmakla alışageldiği şeylerden koparak yepyeni bir konuma giren Gregor Samsa, o güne kadar sürdürdüğü yaşama da, çevresindekilere de, bambaşka bir gözle bakacaktır.
Çoğumuzun, uzun süre etkisinde kaldığı ve aradan ne kadar zaman geçerse geçsin, tekrar okuma isteği duyduğu kitaplar olmuştur illaki. Benim için bunlardan biri yukarıda özetini aldığım Franz Kafka’nın “Dönüşüm” adlı eseridir. Her dönemde okuyabileceğiniz, her okuyuşta farklı anlamlar yükleyebileceğiniz ve her seferinde aslında kendinizden bir şeyler bulabileceğiniz muhteşem bir yapıttır. Kesinlikle okumanızı öneririm.
“Birey olmasını başaranlara düşman kesilen son toplumlar ve bu toplumların en güçlü temeli olan, çocuklarının hep iyiliğini, gerçekte ise sürekli köleliği isteyen son aile yapıları yeryüzünden silinene değin, Kafka’nın Dönüşüm’ü geçerliliğini ve güncelliğini koruyacaktır.” Der Ahmet Cemal, kitabı çok güzel yorumlayan cümlesinde.
Sadece 10 dakikalık boş bir zaman dilimini yakalayabilirseniz eğer, bu süreye de çok etkileyici ve anlamlı kısa bir film sığdırmanız çok daha yararlı olacaktır. Yönetmenliğini Santiago Grasso’nun yaptığı, senaryosunu Patricio Plaza’nın yazdığı ‘El Empleo’ yani istihdam adlı kısa filmi izlemediyseniz mutlaka izlemelisiniz derim.
İstihdam (El Empleo) animasyon filmi, her insanın, modern dünyanın ve çalışma hayatının birer kölesi olduğunun, birilerinin efendisi iken aynı zamanda birilerinin de kölesi konumunda olduğunu etkili ve çarpıcı bir şekilde izleyiciye sunan, yaklaşık 6 dakikalık muhteşem kısa bir filmdir. Kesinlikle izlenmeye değerdir. 100’den fazla aldığı ödül ile birlikte verdiği toplumsal mesaj içeriği de oldukça anlamlıdır.
İki ayrı yapıt ama verilmek istenen mesaj neredeyse aynıdır. Zihni meşgul eden, uzun ve anlamsız birçok dizi ve film gibi fazla zaman almayan, tam tersi az ve öz denilebilecek türden, değerli iki sanat eseri. İki yapıt da insanda küçüklükten itibaren oluşan süper ego yani üst benlik kavramını ortaya çıkarmaktadır. Kesinlikle herkesin okuması gereken bir kitap ve izlemesi gereken bir animasyon filmidir diye düşünüyorum.