Bir siyasi aşk masalı…
Sabık Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Celal Doğan, büyük aşkı, sevgili CHP’sine nihayet döndü.
Dönüş Aziz İstanbul’un romantik ilçesi Beşiktaş’tan olmuş.
Onlar erdi muradına biz çıkalım kerevetine…
***
Dönüş masalını duyalı epey oluyor ama ancak bugün yazmak kısmet oldu.
Aklıma ilk gelen General MacArthur’un tarihe geçen ünlü sözü oldu: “I shall return/Geri döneceğim.”
Çağımızın en tartışmalı kişiliklerinden olan General MacArthur, çarpıcı kariyerinin öznesi olan bu sözü 1942’de Japon ordusu karşısında, Filipinler’den çekilirken söylüyor.
Dediğini de yapıyor, Japonya’nın demokratikleşmesinde üstlendiği liderlikle geri dönen MacArthur, ABD’de büyük halk desteği ile karşılanıyor, başkanlığa aday gösterilmek isteniyor, ama zaman içinde eski şöhretini yitiriyor ve tarihin derinliklerine gömülüyor.
***
O bir askerdi, Celal Doğan ise hep militarizmkarşıtı bir siyasetçi olmuş. Bu yönüyle değil, MacArthur’un hep kazanma odaklı, inatçı tavrı, egosu ve de narsist kişiliği ile bağlantı kurmak bir an için kafamda şimşek gibi parladı.
Ama öyle değil…
Sözlerini Ahmet Zeki Akman’ın yazdığı platonik şarkı, CHP ile özdeşleştirdiğim Celal Doğan ikilisini tasvir edebilir mi ne dersiniz?
Ne senle yaşanıyor ne de sensiz oluyor
fiu garip bomboş dünyada
Ne kahrın çekiliyor ne dertlerin bitiyor
Gülmüyor şu yüzüm gülmüyor
Önemsiz bir not:
Baykal ve Sav’ın belirleyici olduğu CHP Beşiktaş ‹lçesi’nden Celal Doğan aynı zamanda delege seçildi.
Erbakan’a sevgim...
Erbakan’ın gizli, saklı ne kadar serveti varsa ortaya dökülüyor.
Kardeşler arasındaki adaletli olmayan paylaşma bize yaradı, olup biteni öğrenmeye başladık.
Bunlar benim Erbakan’a karşı olan düşüncelerimi, duygularımı etkiledi. Erbakan’ı sevdiğimi hissetmeye başladım. O servetin içinde bir vatandaş olarak benim de minnacık bir hakkım varsa, Hoca’ya helali hoş olsun.
Gazetelere intikal eden, gizli ve saklı kalanlar da dahil Hoca’nın bütün servetini alt alta topladım, önce 2 ile, sonra 5 ile, olmadı 10 ile çarptım, yine de tanıdığım bazı siyasetçileri serveti kadar etmedi!
Ben bu Hoca’yı nasıl sevmem ki!
Yemin ederim, çok ama çok mütevazıymış.
Nurlar içinde yatsın!
Eşek hakiyesi!..
İzmir’de yayın yapan Ege FM adlı radyo kanalında, ‘’Fırtına Serdar’’ adlı sohbet programında trafik sorunu ele alındı ve şu fıkra anlatıldı:
“Adamın biri eşeğine binmiş gidiyormuş. Trafik polisi dalga geçmek istemiş ve adamı durdurmuş. Ehliyetini ve evraklarını falan istemiş sonunda da ‘Cezayı kime yazalım, sana mı eşeğe mi?’ diye sormuş. Adam da ‘Bana yazın, eşeğin sicili temiz kalsın. Büyüyünce polis olacak’ cevabını vermiş.’’
***
Bu fıkraya kızan İzmir Emniyet Müdürlüğü, RTÜK’e başvurdu ve ‘’Kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı ifadeler kullanıldığı’’ gerekçesiyle radyo kanalının cezalandırılmasını istedi.
RTÜK üyeleri ise, “Ülkemizde, farklı meslek gruplarıyla ilgili anlatılan birçok fıkra vardır. Programda anlatılan fıkranın da mizahi bir bakış açısıyla ele alındığı düşünülmektedir’’ görüşü ve oy çokluğuyla cezaya gerek görmedi.
RTÜK’ün bu kadar hoşgörülü, mizahtan anlayanlar olduğunu doğrusu bilmiyordum. Fıkra biraz ağır ama mizah olduğu da aşikar.