Paydaş azarlaması...
Birçok kuruluşta çalışana, evdeki çoluk çocuğa yapılan muameleye benzer muamele yapıldığına çok rastlıyorum.
Çocuklar büyürken “Aguuu guguuuu” nidalarıyla dolu cicim günler ardından ayaklanıp ta etrafı kırıp dökmeye başlamaları ile bağımsızlıklarına kavuşana kadar geçen süre içinde büyüklerinden işittiği dizeler aşağı yukarı her ülkede basmakalıp benzerlikler gösteriyor -
“Affedersem bir daha yaparsın... Aklın neredeydi? Akranlarınla oyna... Bağırmadan konuş... Bahanelerini kendine sakla... Bak gördün mü dediğim çıktı... Bana akıl öğretme... Bana doğruyu söyle... Beni çok üzüyorsun... Ben para mı basıyorum? Ben senin yaşındayken... Benim dediğim gibi yap... Bunu o kalın kafana iyi sok... Daha çok fırın ekmek yemen lazım... Sonra değil derhal yapacaksın... Gürültüyü kes... Kafamı kızdırma... Etrafınla iyi geçin... Kavga etme, iyi geçin... Kulağına küpe olsun diye söylüyorum... Her lafa karışma... Ne halt karıştırıyorsun gene! Ödevini bitirmeden ortalıkta görünme... Olmaz dedik ya! Sakın geç kalma... Bak sana anlayacağın dilde anlatayım... Sen kendi çocuğuna öyle yaparsın... Sen kendini ne sanıyorsun? Sen kendi işine bak... Senin iyiliğin için, yoksa bana ne? Şimdi olmaz belki sonra... Yaramazlık istemem... Yaşın müsait değil...”
Bu zılgıtları yiyenler iki ayakları üzerinde durmaya başlayınca aynı sözleri kendinden bir boy sonra gelenlere başarıyla uyguluyor. Gün oluyor, devran dönüyor.
Kuruluşlarda da böyle olmuyor mu? Üstler astlarını bu ifadelere yakın dizelerle azarlamıyorlar mı?