Çöp meselemiz bitmiyor
Havalar yavaş yavaş ısınmaya başladı. Sıcak hava ile birlikte özellikle açıkta, yerlere bırakılan çöpler de etrafa kötü koku yaymaya başladı. Köy, kasaba ya da şehirlerde olsun, oraya buraya bilinçsizce bırakılan çöplerden rahatsız olmayan yoktur eminim. Sokakta bulunan çöp kutularının içi boş ama etrafı, ağzı açık bir şekilde bırakılmış çöp torbalarıyla dolu. Bu durum ise hem çevrede çirkin bir görüntüyü ortaya çıkarıyor hem de etrafa rahatsız edici bir kokunun yayılmasına neden oluyor. Bizdeki çöp sorununu düşündüğümde aklıma hep İsveç örneği gelir. İsveç'te evsel atıkların modern yöntemlerle işlenmesi yoluyla elde edilen biyogaz, hem ısınma hem de elektrik üretimi için kullanılıyor. İsveç'te özellikle son yıllarda enerji üretiminde çöp kullanımının artması nedeniyle ülkedeki evlerden çıkan atıklar artık ihtiyacı karşılamaya yetmiyor. Bu yüzden Norveç, İngiltere ve İtalya gibi ülkelerden çöp ithal ediyor. Ayrıca bu ülkeler İsveç'e ihraç ettikleri atıklar karşılığında bir de para ödüyor. Adamların dertleri bile güzel. Bence İsveç tüm dünya ülkelerinin örnek alması gereken bir davranışı sergiliyor. Şöyle bir geçmişe dönüp baktığımızda ülkemizde uzun yıllardan beri çöp sorunu olduğunu görüyoruz. Belli bazı iyileştirmeler yapılsa da henüz bu sorun ortadan kalkmış değil ve neredeyse her yıl şikâyet konusu oluyor. Sokak ve caddelere rastgele atılan çöpler yalnız şehir görünümünü çirkinleştirmekle kalmıyor, insan sağlığını tehdit eden birçok tehlikeyi de beraberinde getiriyor. Geri dönüşümde her şeyden önce insan vicdanı önemlidir. Her yıl yayınlanan birçok rapora göre dünyada milyonlarca insan açlıktan ölürken, diğer taraftan israf edilen, çöpe atılan onca gıda maddesi var. Geri dönüşümün önemi konusunda bir başka güzel örnek de Paraguay verilebilir. Paraguay’da geri dönüşüm, başkentte bulunan bir çöplük sahasında başlamış. Bir müzik öğretmeni, çöplükte yaşayan, çöple geçimini sağlayan ailelerin çocuklarının hayatlarına müzikle dokunmak istemiş. Ancak bir kemanın bir evden daha pahalı olduğu çöplük sahasında kimsenin müzik enstrümanı alacak parası yokmuş. Kısa bir süre sonra çare bulunmuş. Çöplükteki atık malzemelerle keman, çello ve davul gibi bir orkestrada bulunması gereken müzik aletlerini yapmaya başlamışlar. Aletlerin tamamlanmasıyla çocuklara ve gençlere müzik dersleri verilmeye başlanmış. Aileleri çöpçülükle geçinen, evleri çöpteki malzemelerle yapılmış ve çöpün hemen dibinde olan bu çocukların tek gelecekleri çöpçülük olmasın diye başlamış bu macera ve verilen konserlerle tüm dünyaya adını duyurmuş. 2016 yılında İstanbul’a da gelen orkestra, sadece çöplerin değil toplumsal dönüşümün de sembolü olmuş.