Macron da yolcu galiba!..
Fransa Tarım Bakanı Didier Guillaume, Trump’a ‘moron’ dedi.
Moron, embesil, geri zekalı, budala, aptal, ahmak demek.
Fransa Başkanı Macron da, “Onun aptallığına kısa süre içinde cevap vereceğiz” dedi.
Fransızlar’ın ABD Başkanı’na hitap şeklini nasıl buldunuz?
İnanılır gibi değil!
Mesele, Trump’ın Fransız şaraplarına vergi koymak istemesinden doğdu!
Fransızlar ağızlarına geleni söylemeye başladılar! Yani, bir ana-avrat küfretmedikleri kaldı. Eminim onu da kapalı kapılar ardında yapmışlardır.
Trump’ı sevin veya nefret edin! Gelecek sene, 2020’de seçim var. Göreceksiniz yine kazanacak!
Obama bırakırken ABD’de işsizlik oranı tarihin en üst düzeyindeydi. Şimdi nedir derseniz, tarihin en alt seviyesinde!
Trump, Bir trilyon 50 milyar dolar harcama yaparak bu başarıyı elde etti.
Eeeh, bu kadar parayı cebinden mi verecek?
Suudiler’den başladı, herkesten topluyor paraları! Ama vergi koyuyor, ama ceza kesiyor, ama başka yöntemler uyguluyor!
Alman Başbakan Merkel bu adama dayanamadı, çekildi.
İngiliz Başbakan Therasa May de Trump yüzünden istifa etti. Şimdi kendi düzeyindeki Boris’i başbakan seçtirdi, ilk projeleri İngiltere’yi AB’den derhal ayıracaklar!
Bu ay G20 toplantısı için gittiği Japonya’ya Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi emrini verdiği söylenen Suudi Prens Selman’ı da götürdü. Bütün dünyaya etik dersi veren Japonlar’ın önünde eğildikleri İmparator’a Selman’ı ağırlattı!
Trump, tek adam olma yolunda çok mesafe aldı. Seçimleri tekrar kazanırsa, önünde 4 yıl gibi uzun bir süre olacağı, AB’deki rakip olabilecek kimseleri de önceden hallettiği için, çılgın bir döneme imza atacağını tahmin ediyorum.
Cenneti satın almak ister miydiniz?
Cenneti almak gönülleri almaktan geçer
Kadın evine giderken, bir çocuğun elinde çöp ile toprağa bir şeyler çizdiğini görür.
“Ne yapıyorsun?” diye sorar. Çocuk, “Cenneti parselliyorum, satıyorum abla” der.
Cevap hoşuna giden kadın, “Bana da bir parsel versene. Ne kadar?” der aynı zamanda.
Çocuk, “20 TL abla” der.
Kadın parayı verir. Evine giden kadın, olayı unutur ve yatar.
Bir rüya görür ki, kendisi cennete. Sonraki günlerde, rüya olayını eşine anlatır ve eşi hemen çocuğun olduğu yere gider.
Çocuğa aynı şekilde adam da sorar, “Ne yapıyorsun?”
Cevap aynı.
Adam, “Bana da bir parsel ver, kaç lira?” der.
Çocuk der ki, “Bir trilyon!”
Adam, “Ne yapıyorsun! Hanıma 20 TL’ye vermişsin!”
Çocuk, “Amca, eşin o parayı cenneti almak için değil, gönlümü almak için verdi. Sen cenneti o kadar ucuz mu zannettin?” der.
Cennet ne çok ucuz, ne çok pahalıdır.
Cenneti almak gönülleri almaktan geçer.
Kintsugi
Kintsugi, 500 yıllık bir Japon felsefesinden doğmuş sanat.
Kırılan bir vazonun parçalarını altın tozu ile birleştirerek en görünür yere koyma sanatı.
Burada “yaşanmış olanın değeri” anlatılıyor.
Yaşanmış olanın değerini bilmeye dayanan bir yaşam sanatının simgesi ‘kintsugi’.
İnsana “yaşamış olduğunun değerini bil” diyor.
“Belki bir yeri kırıldı, belki bir yeri eskidi, yıprandı. Ama onun değerini bil. Onu onar. Hem de altın tozuyla onar ki eskisinden daha değerli olsun. Gözünün önüne koy ki neler yaşadığını sana hep anlatsın”.
Japon felsefesinin ustalığı.
Japon sanatının zarafeti.
Çok etkileyici bir felsefe.
Kirpinin Zarafeti...
Dünyada çok iyi tanınan, kitapları milyor satan Muriel Barbery’nin bu yapıtında Paris’in merkezinde lüks bir apartmanda kimsenin fark etmediği ‘kapıcı kadın’ını anlatır.
Okuyan, resim ve felsefe meraklısı, Japon sineması tutkunu bu kadın, apartmana yeni gelen bir Japon beyefendisi tarafından fark edilir. Sonrasında olaylar gelişir.
Bu romanda Japon zarafetini keşfettim, kendimi geliştirmek için adeta bana klavuz oldu.
Japonlar; sadelikteki güzelliği, sakinlikteki gücü, zarafetteki inceliği yaşamlarına nasıl sindirmişler beni derinden etkiledi.
İstedim ki, bu kitabı zarif Antepliler de okusunlar, Japonlarla benzerliklerimizi keşfetsinler.
Tatlıcılar tahliye oldu!
Pendik’te 7 aylık hamile kadın ve eşinin içinde bulunduğu araca saldırdıkları gerekçesiyle haklarında 20 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan Hasan Sel ve Hüseyin Sel Kartal Anadolu Adalet Sarayı’nda yapılan ilk duruşmanın ardından tahliye edildi.
Götürüldükleri karakolun komiseri Sel kardeşleri kapıda karşılayıp ağırlamıştı! Daha sonra o komiser açığa alınmıştı.
Yakınları, Sel kardeşlerin tahliyesinin ardından Maltepe cezaevinin önünde kurban kesti.
Şu adamlara baklavacı demeyin lütfen! Tatlıcı deyin, yeter!
Türkiye’de baklavacı denince biz akla geliyoruz! Bu insanlıktan nasibini almamış yaratıkların yaptığı ile Anteplilerin ne ilgisi olabilir?