Cesaret, sabır, akıl, dostlar
Tanrım,
Beni yavaşlat. Aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir...
Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele...
Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükunetini ver .
Sinirlerim ve kaşlarımdaki gerginliği, belleğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür. Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol...
Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret; bir çiçeğe bakmak için yavaşlamayı, güzel bir köpek ya da kediyi okşamak için durmayı, balık avlayabilmeyi, hülyalara dalabilmeyi öğret...
Her gün bana kaplumbağa ve tavşanın masalını hatırlat. Hatırlat ki yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini, yaşamda hızı arttırmaktan çok daha önemli şeyler olduğunu bileyim...
Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla. Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır...
Beni yavaşlat Tanrım ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine doğru göndermeme yardım et. Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlıklı olarak yükseleyim.
Ve hepsinden önemlisi...
Tanrım,
Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET, Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR,
İkisi arasındaki farkı bilmek için AKIL ve
Beni aşkın körlüğünden ve yalanlarından koruyacak DOSTLAR ver...
(Hititler M.Ö.2000'li yıllar)
Özverinin, azmin zaferi!..
Dünyanın en büyük tenorunun nemli gözlerle okuduğum yaşam hikayesi. Sizin de duygulanacağınızı tahmin ediyorum.
İtalya’nın kuzeyindeki küçük çiftliklerinde şarap üretimi yapan Alessandro ve Edi çifti, uzun süredir bekledikleri güzel haberi 1958 yılında alırlar. Edi, hamiledir.
Ancak gebeliğinin 4. ayında büyük bir sancıyla hastaneye kaldırılan Edi’ye apandisit iltihabı teşhisi konulur ve yan etkileri hayli fazla olan güçlü antibiyotikler uygulanır.
Yaklaşık bir ay sonra Edi hastaneden taburcu edilse de yıllardır bekledikleri bebekleri için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır
Birçok doktor tarafından muayene edilen Edi’nin aldığı kahreden cevap değişmez; bebekleri engelli olarak dünyaya gelecektir. Belki kolları ya da bacakları işlevsiz olacaktır, belki de gözleri ya da kulakları.
İtalya’nın koyu Katolik bir ülke olmasından ötürü kürtaj ancak 1978 yılında yasal zemin bulabilmiştir. Bu nedenle 1958 yılında kürtaj illegaldir. Ancak ceninin durumu öylesine vahimdir ki katı İtalyan yasaları bile kürtaj için aileye serbesti tanımaktadır.
Doktorların aileye kürtaj tavsiyesinde bulunmasına karşın bu duruma direnir Alessandro ve Edi çifti. Yıllardır bekledikleri çocuklarının olmayan elleri, bacakları, gözleri ya da kulakları olmayı kabul eder ve bu tavsiyeyi reddederler.
1958 Yılının Eylül ayında büyük bir cefaya hazır olarak bekledikleri bebeklerini kucaklarına alırlar. Andrea ismini verdikleri bebeğin gözlerinden biri tamamen işlevsizdir, diğeri ise ancak yüzde 20 kapasite ile görebilmektedir. Buna rağmen risk altındadır küçük Andrea. En ufak travmada güçlükle görebilen gözünün de kapanacağı uyarısı yapılır doktorlar tarafından. Aslında beklenen bir akıbettir bu, zira Andrea’nın göz damarları daha annesinin rahmindeyken fazlasıyla yıpranmıştır.
12 Yaşına geldiğinde beklenen son gerçekleşir ve oyun oynarken yaşanan küçük bir sarsıntı sonucu diğer gözünü de tamamen kaybeder. Küçük Andrea artık tamamen görme engellidir.
Bu tarihten itibaren çocuklarını olanca gücüyle destekleyen aile Andrea’nın Braille (kabartma) alfabesini öğrenmesini sağlar. Andrea 18 yaşına geldiğinde hukuk fakültesine girmeye hak kazanır ve parmaklarındaki dokunma yetisiyle binlerce sayfalık kitapları okumayı başarır.
İlerleyen yıllarda bir süre avukatlık da yapan Andrea’nın asıl yeteneği ise bundan farklıdır. Babası Alessandro tarafından 8 yaşından itibaren çok büyük bir özveriyle müzik eğitimi alması sağlanan Andrea görmeyen gözlerine rağmen birçok enstrümanı kullanma yetisi kazanır.
1992 Yılında tesadüf eseri yollarının kesiştiği ünlü tenor Pavarotti’yi kendisine hayran bırakacak kadar iyi bir müzisyen olduğu ortaya çıkar. Celine Dion o’nun için, “Eğer Tanrı insan suretine bürünse sesi kesinlikle Andrea’nınki gibi olurdu” der.
Henüz annesinin rahminde çok büyük bir sınavla karşılaşan ancak pes etmeyerek inanılmaz engeller aşan bu kişi şuan dünyanın en büyük 5 tenorundan biri olan Andrea Bocelli’dir.
Kitapla balık sistemi değiştirdi!
Bir karı koca göl kenarında kiraladıkları bir kulübede tatile giderler. Pazarlıkları vardır; kadın evde oturup kitap okuyacak, adam da kiralık sandalla her gün balık avlamaya gidecektir.
Her şey planlandığı gibi gider, ancak bir gün adam evde oturmak ister. Kadın sessizce kitabını okumak için sandalı alır çıkar. Kuytu bir köşede demirler ve kitabına koyulur. Az sonra yanına göl polisinin motoru yanaşır.
"Hanımefendi iyi günler… Burada balık tutmak yasak. Size ceza kesmeliyim" der.
Kadın:
"Bu haksızlık olur! Ben balık tutmuyorum ki, kitap okuyorum" der.
Polis pek ikna olmaz. "Ama hanımefendi, balık tutmak için takımlarınız var"der.
"Bakın memur Bey..." diye çıkışır kadın:
"Eğer bana ceza kesecek olursanız 'Tecavüz var!' diye bağırırım. Bir sürü insan toplanır ve rezil olursunuz" der.
Polis şok olmuştur. "Ama hanımefendi, ben size tecavüz etmiyorum ki…" der.
"Farketmez" der kadın... "Tecavüz etmek için takımlarınız var!..”