Gerçek sabit gündem müteharrik

YAYINLAMA: 20 Haziran 2012 / 20.00 | GÜNCELLEME: 20 Haziran 2012 / 20.00

Onüç insan fianlıurfa Cezaevi’nde diri diri yandı.
Yangının nedeni henüz tam olarak açıklanmadı. Önce yangının kavgadan dolayı çıktığı sonra da ucuz vantilatörden olduğu söylendi ama Adalet Bakanı Sadullah Ergin, “Kavgaya dönük bizde bulgu yok. Vantilatörden de değil. Hükümlü ve tutukluların dikkat çekme, sorunlarını gündeme getirme yöntemi olarak, arzu etmiş oldukları bir yöntem olabilir ama bütün bunlar inceleme bittikten sonra ortaya çıkacak. Bilmeden, görmeden yapılan yorumlar gerçeği yansıtmıyor” dedi.
Sizce bu yangının gerçek sebebi açıklanır mı?
***
Van’dan İstanbul’a giderken, Kayseri'nin Pınarbaşı İlçesi yakınlarında motor bölümü alev alan ve kısa sürede demir yığınına dönen cezaevi nakil aracında 5 kişi diri diri yandı. Cenaze sahipleri ağır konuştu: “Adalet Bakanı neden sadece 5 mahkumun yandığını açıklasın. Askerler ve şoförler kurtuluyor, mahkumlar ölüyor. Adalet Bakanı da olsa bilgi vermesi gerekir. 5 ceset var. İki-üç kurşun sıksalar o kapı yine açılır. Yananlar gariban, Doğu çocukları, bu ayrımcılık. Mazotlu arabanın motorunun yandığını ilk kez görüyoruz. Benzinli ya da LPG’li yanar. Bu araçlar üstüne mazot döksen yine yanmaz. Kaçak yakıttan da yanmaz. Cenazelerimiz tanınmaz halde açıklama istiyoruz. fioförden, astsubaydan ve askerlerden şikayetçiyiz.”
***
Bu olayın üzerinden 9 ay geçti hiçbir doyurucu açıklama yapılmadı. Birkaç gün sonra meydana gelen başka bir olay gündemi hemen değiştirdi.
Uludere katliamının üzerinden 6 ay geçti, hala araştırılıyor değil mi? Ama gündemden çoktan düştü!
***
Önceki gün şehit olan askerlerin arkasından söylenenleri okuyunca içim sızladı. Çünkü şehitlerin arkasından söylenenler, demeçler, yorumlar kelimesi kelimesine aynı. İnternetten bulabilirsiniz, okuyun bakın!
Sizce bu ikinci Dağlıca baskınında şehit olan askerlerimizin durumu netlik kazanır mı?
***
Biraz geriye gidelim.
8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal görevi sırasında öldürüldüğü iddiaları kuvvetle muhtemel. Dün eşi ve oğlu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le görüştüler.
Oğlu Ahmet Özal’ın yorumunu doğru buluyorum. fiöyle diyor: “Zehirlendiğini adım gibi biliyorum. Otopsi yapılırsa anlaşılacak. Peki ondan sonra ne olacak? Siz Uğur Mumcu’nun neden katledildiğini bulursanız, babamı kimin zehirlediğini de anlamış olursunuz.”
***
Mesele bu işte!
Ben bulunduğumuz noktada ülkenin en önemli sorunun demokrasi, başkanlık sistemi, insan hakları vb. olmadığını düşünüyorum.
Çünkü, bu birbirini hiç sevmeyen, cemaatler, tarikatlar, hoşgörüsüzler, yalakalığı artık kurumsallaştıran insanların artık tek parça olup olmayacağını düşünüyorum.
Demokrasi, ülkenin bekasının yanında çok naif bir ayrıntıdır.
Endişelerimin başında da ekonomik çöküntü geliyor.
Dünya Bankası Türkiye Raporu’na göre, “Türkiye’nin son yıllarda kaydettiği büyüme performansı, yurt içi talep odaklıdır ve dış tasarruflar ile finanse edilmektedir” deniliyor.
Dış finansmana bağımlılık çok önemli bir risk faktörüdür. Ocak 2012 tarihi itibarıyla Türkiye, dış borcunun 135 milyar dolarını bu yıl içinde ödemek zorundadır. 2012 yılı için öngörülen 60-64 milyar dolar tutarındaki cari açığında eklenmesiyle, Türkiye 2012 yılında yaklaşık 200 milyar dolar dış kaynak bulmak zorunda.
Bugün itibariyle ülkemiz her ay 25 - 30 milyar dolarlık sıcak para ihtiyacı içinde. Bu trafik durduğu anda harç bitti yapı paydos denebilir!.
***
Endişelerim yalnız Türkiye için değil, baksanıza hemen bütün Arap komşularımız emperyalist bir istilayı on yıllardır yaşamaktalar.
Milyonlarca insan öldü, daha da ölecek.
“Komşularla sıfır sorun” mümkün mü? Komşu kendisi ile barışık değil ki, bizimle sıfır sorunlu olsun!
Korkuyorum, gülme komşuna gelir başına!..









Gerçek sabit gündem müteharrik