Mutlu musunuz, hayata küskün müsünüz?

YAYINLAMA: 21 Haziran 2012 / 20.00 | GÜNCELLEME: 21 Haziran 2012 / 20.00

Dün Türkiye’nin bu yıl ödemesi gereken 135 milyar dolar ile 60-64 milyar dolar da olması beklenen cari açıktan sözedip 200 milyar dolara ihtiyaç var diye yazmıştım.
Arayan bazı arkadaşlarım, bu rakamlardan çoğu insanın haberinin olmadığını, gerçekten durumun bu kadar vahim olup olmadığını sordu.
Bu sorunun cevabını Pakize Suda’nın Habertürk televizyonu için gerçekleştirdiği çok ilginç bir toplumsal deney ile Saba Tümer’in programına sürekli konuk olan Yaşar Nuri Hoca’ya yöneltilen sorularda bulmak mümkün.
Pakize Suda’nın “Kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz?” sorusuna aldığı yanıtların yarıdan fazlası yanlış. Bir başka deyişle ‘milli irade’nin yarıdan fazlası hangi yüzyılda olduğumuzun farkında değil.
Başka bir soru şöyle:
“Türkiye hangi yarım kürededir?”
Buna verilen yanıtların da yarısından çoğu yanlış!
“Pusula hangi yönü gösterir” sorusuna gelen cevapların da çoğu yanlış olduğu gibi hatırı sayılır bir bölümü “Kıbleyi gösterir” şeklinde.
                                                          ***
Pakize Suda, soruları ile kimseyi incitmemeye çalışıyor. Ama bir tanesi unutmama imkan yok.
Sivas’ta iki genç kıza “Cumhur ne demektir?” diye sordu. Kızlar yanıt veremedi. Olabilir.
Ama kızların nerede okuduğunu sorduğunda, ‘Cumhuriyet Üniversitesi’nde okuyoruz, son sınıf öğrencisiyiz” yanıtını alınca,kulaklarıma inanamadım.
                                                        ***
Yaşar Nuri Hoca’ya gelen soruların hepsi doğal olarak din ağırlıklı. Örnekler vermeye kalemim el vermiyor! Milli iradenin dinimize ilişkin, hurafelerle dolu içler acısı bağnazlıklarını, kafa yapısını yönelttikleri sorularda bütün çıplaklığı ile görmek mümkün.
Buna bir de artık kurumsallaşan yalakalığımızı eklerseniz toplumun kalitesi hakkında bir karara varabilirsiniz.
Kenan Evren’e, “Paşam nasıl oluyor da bu kadar uzun ve sağlıklı yaşayabiliyorsunuz?” diye sorulunca şu cevabı veriyormuş:
“İhtilal yaptığımda ahali elimi öpmek için otomobilimin önüne yatıyordu. Allah sana uzun ömür versin, benim ömrümden alıp sana versin diye dua ediyordu. Netekim uzun ömrümü vatandaşlarıma borçluyum.”
                                                       ***
Başbakan Erdoğan, hep tekrar ettiğim gibi gerçek bir toplum mühendisi. Halkını çok iyi tanıyor. Böyle bir politikacının seçim kaybetmesi ancak tesadüflerle olabilir.
2011 yılında devlet bütçesinden halkın hastane ve ilaç giderlerini karşılamak için 37.1 milyar TL. ödeme yapıldı. Halkın 15.2 milyar TL’lik ilaç faturasını ‘Devlet Baba’ ödedi.
AK Parti iktidarı, halkına hizmete doymuyor! Din eğitimini yaygınlaştırmak için de gereken kanuni düzenlemeleri sürekli yapıyor.
İşte bunlar halkımızı mutlu ediyor. Unutmayın ki, mutluluk relatif bir kavramdır.
Kimi soğanın cücüğünü yediği için mutlu olur, kimi ise benim gibi her türlü havyarı beğenmez, hakiki ve tuzsuz Beluga Havyarını bulamaz ise hayata küser!











Mutlu musunuz, hayata küskün müsünüz?