Erdoğan’ı okuyabilmek…

YAYINLAMA: 26 Haziran 2012 / 20.00 | GÜNCELLEME: 26 Haziran 2012 / 20.00

“Herşeyin bir bedeli var. Onları bu yaptıkları ile başbaşa bırakamayız. Bu yönetim bunun bedelini ödemek zorundadır. Bugün yeni bir gün. Bir milat. Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı aşikardır.Aleneni cinayet işleyenlen, saldırgan bir devletin pişmanlık dilemeden ve hesap vermeden insanlığa kendini anlatması uluslararası toplumun yüzüne bakması mümkün değildir. Unutulmamalı ki Türkiye’nin dostluğu ne kadar kıymetliyse, düşmanlığı da o kadar şiddetlidir.”

Yukarıdaki sözler Başbakan Erdoğan’a ait.
Ancak bunları dünkü grup toplantısında değil, İsrail askerlerinin “Mavi Marmara” gemisine düzenlediği operasyonda 9 vatandaşımızı öldürdükten sonra yapılan AK Parti Grup Toplantısı’nda söylemişti.

Bugüne gelirsek, soğukkanlı davranıyoruz.
Suriye’nin elektriğini ve suyunu şimdilik kaydıyla kesmedik. Çünkü Suriye halkı bizim dostumuz.
Ammaaaa…
Ortada, çizilen bir karizma gerçeği unutulmamalı.
İsrail’e gereken dersi verebilseydik, Suriye keşif uçağımızı düşürebilir miyidi? Bir de üstüne, füze ile vurduğu uçağımız için “Vallaha çok alçaktan uçuyordu, 100 metrede uçaksavar ile vurduk! Ama dostuz haa!” diyebilir miydi?
Veya…
Biraz daha geriye gidelim, subay ve askerlerimizin kafasına çuval geçiren ABD’li müttefiklerimize anında cevap verebilseydik, İsrail komandoları suçsuz, gühahsız, silahsız vatandaşlarımızı öldürebilir miydi? Ve Suriye Türk uçağını düşürmeye cesaret edebilir miydi?
Bu işler böyle!
Karizmayı çizdirdin mi, arkadan gelenler hep tepeler!

Suriye konusunda, onları tahrik ettik, muhalifleri silahlandırdık gibi iddialar bahsi diğer!..
Komşunun uçağını vurup kasten düşürüyorsun, arkasından da dalga geçer gibi saçmalıyorsun. Özür dilemeye de niyetin yok!
İsrail’e cevap veremedik! Anlayabiliyorum.
Ama Suriye’ye gereken cevap verilmezse, bundan sonra olabilecekleri düşünebiliyor musunuz?

MHP net destek verdi.
CHP, önce barışçı yollar denensin sonra gerekiyorsa civap verilsin, dedi.
Yani, BDP hariç, iktidar ve muhalefet Suriye’ye cevap konusunda mutabık.

Gereği düşünüldü:
Suç sübut bulmuştur.
Tavlada 4-0’dan maç verenlere uygulanan ceza uygulanacaktır.


Aristo'dan Üç tespit-üç tavsiye

Pers İmparatorluğu'nu yıkarak Yunanistan'dan Hindistan'a kadar uzanan büyük bir coğrafya parçasının hakimiyetini ele geçirip imparatorluk kurmuş, eski Yunan uygarlığının doğuya yayılmasında etkili olmuş ve
efsanevi bir kahramana dönüşmüş olan Büyük İskender, (Zeugma’yı onun generali kurdu) felsefenin duayeni sayılan ve batı düşüncesinin en önemli filozofundan biri olan Aristo'ya bir mektup yazar ve kendisine görüş bildirmesini ister:

"Zapt ettiğim topraklardaki insanları tahakkümüm altında tutabilmek için neler yapmalıyım?"
1- Ülkenin ileri gelen insanlarını sürgüne mi göndereyim?
2- Ülkenin ileri gelen insanlarını hapse mi atayım?
3- Ülkenin ileri gelen insanlarını kılıçtan mı geçireyim?

Aristo'nun tespiti şöyle olur:
1- Sürgünde toplanıp sana karşı başkaldırırlar.
2- Hapishaneler militan yuvası olur, kontrolden çıkar.
3- Onlardan Sonraki Kuşak İntikam Hırsıyla Büyür, tahtını sallar.

Çözüm olarak da şu nasihati verir:
1- İnsanların arasına nifak tohumları ekeceksin.
2- Birbirleriyle savaşınca hakem olarak kendini kabul ettireceksin.
3- Ama anlaşmaya giden bütün yolları tıkayacaksın.




Zekat vermek


Önemli bir sanayicimiz, “Dağıttıkça Allah iki katını veriyor” buyurmuş.
İslam’ın 5 şartından birisi olan ‘Zekat vermek’ dinimizin direği niteliğindedir.
Allah herkese nasip etsin.
Ama dünyevi işlerle uhrevi işleri birbirine karıştırmamak gerekir. Önce vergini vereceksin.
Aksi halde medeni kanunları ihlal etmiş olursun!
Herkesin kendine özgü bir paylaşma sistemi olmaz, olmamalı.
Gaziantep; Türkiye’nin en önemli sanayi, ticaret ve ihracat kentlerininden biridir. Büyük kazanımları olması gereken bu şehir, ne acıdır ki, bütçesini denkleştirmek için merkezi hükümetten para almaktadır. Bütçesi açık vermektedir. Oysa ki, Gaziantep’ten beklenen her zaman bütçesinin fazla vermesidir.
Devletin bütün imkanlarını kullan, büyük teşvikler al, Türkiye’nin en önemli iki sanayi kuruluşunun sahibiyim de, sonra da vergi verme!
Eeeh, ben işimin, ailemin zekatını veriyorum ya, demenin Tanrı katında ne değeri vardır bilemiyorum. Bilenler beni uyarırsa, cümle aleme örnek olsun diye yazarım.
















Erdoğan’ı okuyabilmek…