Ahlaksız teklif, saf Neoptolemos
Dünyanın en önemli kuruluşlarından birinin Gaziantep bayisi yakışık almayan, medyayı istismar eden, hem kendini, hem de bayiliğini yaptığı firmayı küçük düşürecek işler yapıyor.
Dünyanın bu ünlü firmaları yerel gazetelere reklam verirken, bayilerinin de katkısını şart koşuyor.
Örneğin, reklam bedeli 4 bin lira tutuyorsa, 2 bin lirayı firma, 2 bin lirayı da yerel bayinin vermesini istiyor. Bu sistem bütün dünyada böyle uygulanıyor.
Ama Gaziantep bayisi ne yapıyor?
Gazeteye diyor ki, “Bak sen bana 5 bin liralık fatura vereceksin, ben de sana 2 bin lira ödeme yapacağım. İşine geliyorsa reklamı yayınla, gelmiyorsa mecbur değilsin!”
Aslında teklif ahlaksız bir teklif!..
Fakat gazetenin de reklama ihtiyacı var. Bu nedenle bazı gazeteler reddederken, bazıları olumlu yanıt veriyor ve verenler reklamı kapıp yayınlıyorlar.
Farkında mısınız, reklama aracılık eden Gaziantep bayisinin cebinden hiç para çıkmadığı gibi bir miktar da para giriyor.
Bunun vicdanla falan alakası yok! Adamların ticaret anlayışı bu! İşbirliği yapmak zorunda değilsin, yaparsan da aldatılmaya katlanmak zorundasın.
Gaziantep bayisi böyle de, reklamı yayınlayan gazetelerin (iddiaların doğru olması koşuluyla) ahlaktan ve ticaretten ne anladıklarını nasıl değerlendireceğiz?
Herkesi, her firmayı, her kurumu her vesile ile eleştiriyoruz. Gazetecilik yaptıklarını her fırsatta gözümüze sokanların ne olursa olsun bu gibi ucuz, pespaye istismara alet olmamaları gerekir.
Hele aralarında bir gazete var ki, sahibi yalnız Gaziantep’in değil, Türkiye’nin de değil, dünyanın sayılı zenginlerinden biri. Acaba haberi mi yok?
Hatırlar mısınız, dünyayı kasıp kavuran bir film vardı: Ahlaksız teklif!
Diana (Demi Moore-Zamanın en güzel kadınıydı) okuldan arkadaşı David (Woody Harrelson) ile anne ve babalarının genç oldukları için uygun bulmamalarına rağmen evlenip yuva kurarlar. Mutlu çift ev inşaatından dolayı borçlanırlar, işleri çok kötü gider. Zor günlerinde önlerine milyarder işadamı John Gage (Robert Redford) çıkar. Diana’yı çok beğenir, söz dönüp dolaşıp, para her şeyi satın alır mı almaz mı konusuna gelince işleri bir teklif karıştırır, hem de ahlaksız bir teklif. Robert Redford, David’e, karısı Diana ile bir gece geçirmek için 1 milyon dolar para teklif eder. Tüm geceyi düşünerek geçiren çift, çok zorda oldukları için teklifi kabul eder.
Filmin gerisini anlatmaya gerek yok! Yalnız bu film dünyada en çok konuşulan film olmuştu. O zaman ne felsefi yorumlar yapılmıştı…
Yazıyı burada bitirecektim ki, aklıma birden son zamanlarda doyumsuz yazılar yazan Prof. Dr. Güngör Uras Hoca’nın anlattığı tarihi bir hikaye geldi.
Okumadıysanız, buyurun okuyun…
“Ben tarihin yalancısıyım... Epeiros Kralı Neoptolemos paraları tüketmiş. Harp edecek hali kalmamış. Rakibi Sardes Kralı Malenkomos krala haber göndermiş. “Kraliçe ile bir gece birlikte olmama imkân verseler onları altına boğabilirim” demiş. Neoptolemos, “Ahlaksız Malenkomos... Bizi ne zannediyor” diyerek küplere binmiş. Sardes Kralı bir haberci daha yollamış, “Ama“ demiş. ”Bir gece için 10 bin altın sikke verebilirim.”
Epeiros Kralı ve Kraliçe düşünmüşler, taşınmışlar... Bu para ile Epeiros Krallığı kurtulacak... ”Evet” demişler...
Sormuşlar, “Ne zaman?” Sardes Kralı cevaplamış: “Hiçbir zaman... Benim niyetim yok. Sadece fiyat öğrenmek istedim.”
Bu bir tarihi hikâyedir. Diğeri de bir filmdir ve günümüzün olayları ile hiçbir ilgisi yoktur.