Financial Times’ın Türkiye değerlendirmesi
Financial Times Türkiye'yi incelediği özel bir dosya yayınladı. Dosyada Türkiye ekonomisinin "ince buz üzerinde kayan bir yıldız patenciye" benzediği, ancak herkesin buzun kırılmasından korktuğu söyleniyor.
Financial Times Türkiye 'nin ekonomisi, iç ve dış politikasını incelediği dört sayfalık bir dosya yayınladı.
Özel dosyanın Daniel Dombey imzalı manşetinde "Yükselen Güç, Artan Sorunlar" başlığı kullanılıyor. Dosyada Erdoğan yönetimindeki Türkiye 'nin parlayan profilinin yanı sıra asker-sivil ilişkileriyle, hak ve özgürlükler tartışmalarına kadar pek çok konuya, Başbakan'ın politik hırsları ve hedefleri çerçevesinde değiniliyor.
***
Dombey Erdoğan'ın Atatürk 'ten sonra Türkiye 'nin başına gelen en güçlü politik karakter olduğuna sıklıkla vurgu yapıyor.
***
2009'daki İsviçre 'deki zirve sırasında, İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres'le girdiği tartışmanın ardından Davos'a bir daha dönmeyeceğine yemin eden Erdoğan'ın bugün Davos'u ayaklarına getirdiğini yazıyor.
***
Türkiye 'de Erdoğan'ın pek çok kurulu düzene meydan okuduğu iddia edilen haberde, başbakanın karşısındaki esas zorluğun pek çok devlet kurumunda örgütlü Fethullah Gülen cemaati olduğu ifade ediliyor.
***
Financial Times'ta yer alan bir diğer analizde, Türkiye 'nin yeni dış politikası aracılığıyla bölgedeki “yeni yumuşak güç” olma iddiasının ise “kendi arka bahçesindeki sorunların tehdidi altında” olduğuna dair bir değerlendirme dikkat çekiyor.
Analizi kaleme alan Gideon Rachman, "Yeni Osmanlıcılık" fikrinden bahseden hükümet yetkililerine karşılık, Arap Baharıve özellikle Suriye'deki ayaklanmaların Türkiye 'nin "bölgesinde eşsiz bir nüfuza" sahip olma iddiasını tehdit ettiğini yazıyor.
***
Rachman Ahmet Davutoğlu ’nu ''hiperaktif'' Dışişleri Bakanı olarak tarif ediyor ve Davutoğlu'nun "komşularla sıfır sorun" politikasının, Türkiye 'nin yeni yaklaşımını tarif eden tek slogan olduğunu söyleyerek, "Ancak komşuların İran , Suriye, Irak ve Rusya olduğu düşünüldüğünde, komşularla sıfır sorun daha tartışmalı ve daha etkisiz bir politika" diyor.
Haberde "İki sene öncesine kadar önüne geleni silip süpürür gibi görünen Türkiye diplomasisi, şimdilerde naif ve etkisiz görünme riski taşıyor" ifadelerine yer veriliyor.
***
Ben Financial Times’taki yorumu olumlu olarak değerlendiriyorum.
Financial Times gibi gerçekten nüfuzlu gazeteler , çok değil 5-10 sene geriye gidin, Türkiye’nin adını ağızlarına bile almazlardı. Şimdi, neede ise her hafta Türkiye ile ilgili haber ve yorumlar var. Okuyucularına ilginç gelmese veya faydalı olmasa gazete bu kadar Türkiye haberi yayınlayamaz!
***
Suriye ile gelinen bu noktada artık geriye dönüş söz konusu bile olamaz.
Batı, hala Suriye konusunda tereddütlü. Eleştirileri bu nedenle olumsuz. Onlara; içinde net bulunmadıkları bu proje, hele Türkiye’nin dominant rolü üstlenmesiyle biraz riskli ve bereketsiz görünüyor! Nerede Libya, nerede Suriye!
***
Diplomaside kapı önünde konuşulanla, kapı ardında konuşulan birbirinden hep farklı olmuştur.
Suriye’de maç bitti! Gecikmeler oynanıyor.
Siz bakmayın Rusya’nın afrasına tafrasına, boğazdan geçip Suriye’ye giden savaş gemilerine…
ABD Dışişleri Bakanı Hilary Clinton, Paris’te “Esad rejimini desteklediği için Rusya ve çin bedel ödemeli” dedi. Bu ‘bedel’ ne olacaksa ya da Rusya büyük uluslararası dengelerde, ABD ile yapacağı ‘pazarlık’ sonucunda ‘tatmin’ olursa, ‘tatmin’ edilirse, Suriye rejimini ‘satacak’.
***
Burada karşımıza yine ‘Kürt sorunu’ çıkacak. Dün Celal Doğan’ın söylediği gibi asıl sorun burada.