Çok meziyetli gazeteden kampanya!..
Yerel gazetelerde bir süre önce möp için ‘teaser/meraklandırma’ reklamları yayınlanmıştı.
Arkadaşlarım, “Reklamların dağıtımını malum gazete yapıyor, yine iş peşindeler” demişti.
***
Neyse, kentin hemen tüm billboardlarında möp’ün ne olduğu duyuruldu, ama ben yarım yamalak anlayabildim! Yani bu kadar saçmalığa ne gerek vardı ki! Şunu doğru dürüst, herkesin anlayacağı şekilde anlatsaydınız daha iyi olmaz mıydı? ‘Geri dönüşüm’ için, ancak bu kadar saçma bir senaryo yazılabilirdi! Herhalde birileri kendini Ali Taran zannediyor. Veya daha önce yaptıkları gibi, bu işi çok iyi biliyorlar, karşıyı iyice söğüşlemek için ‘yaratıcılık!’ havası basılıyor!
***
Garibime giden şey, sırf reklamla uğraşan bu kadar profesyonel ajans dururken, neden bu kampanya çok zengin bir holdingin yayınladığı gazeteye verildi? Yandaş basın ayarında olduğu için mi?
***
Şehitkamil Belediye Başkanı Fadıloğlu akıllı, tavizsiz ve telkin altında kalmayacak kadar zeki bir başkan. Haberleri istisnasız bütün gazetelerde hak ettiği yeri buluyor. Kendi yayın organları da var. (Dün okuduğum son sayısında ‘möp’le ilgili bir kelime bile yoktu. Oysa, bu konuyu anlatmak için o dergiden daha iyi ne olabilir ki!) Yani, bir yandaş aramasına hiç gerek yok. Neden böyle bir tercih yaptı, anlayamadım.
Ama mutlaka bir bildiği vardır!
***
Fadıloğlu bilmeyebilir, zengin holdingin malum gazetesi Hacı Metin Bey zamanında da sırf fatura kesebilmek için saçma sapan planlama, strateji kitapları (içeriği üniversite ders kitaplarından, notlarından araklanmış!) lise düzeyinde arkeolojik kitaplar yayınlamış, trilyona varan faturalar kesmişti.
Demem o ki, Şehitkamil’den asla vazgeçemiyorlar.
Yani bu kadar bitmez tükenmez ihtiras olur mu? Hiç sonu gelmeyecek mi bu insanları enayi yerine koymanın!..
SODES dahil neredeyse tüm resmi, yarı resmi kurumlar birileri yarım trilyonluk evde oturacak diye sürekli seferber mi olmalı?
Yetti ama artık!
Resmi ilan konusunu da sonra yazacağım.
Baklavanın Herodotları…
Geçenlerde bir gazetede okudum. Gaziantepli baklavacı esnafı Suriye ile ilişkilerin bozulduğundan bu yana büyük kayba uğradığını iddia ederek, “Günde 40 ton baklava satarken şimdi 1 kilo bile baklava gönderemiyoruz” demiş.
***
Rahmet tarih hocamız İbrahim Akiş çok güzel ders anlatırdı. Sık sık ‘Tarihin babası’ olarak bilinen Halikarnaslı, Yunanlı tarihçi ve antik yazar Herodot’a başvururdu. Ancak, “Çocuklar” derdi, “Herodot aslında ‘Yalanların babası’ olarak bilinir, söylediklerinden yüzde 90 tenzilat yapacaksınız!”
***
Söylemeye dilim varmıyor; Herodot MÖ 5. yüzyılda yaşamış, şimdi 21’inci yüzyılda olduğumuza göre, aradan 26 yüzyıl geçmiş ama mübalağa sanatında hiçbir gerileme olmamış, hatta ileri gitmiş! Çünkü 40 tonun yüzde 90’ını tenzil etsek bile geriye 4 ton kalır ki, o bile çok ama çok fazla!
***
Bu arada geçtiğimiz aylarda NTV’de baklavamızı anlatan Zeki İnal’ın oğlu Levent, Antep’te baklava imalinde şeker yerine glükoz kullanıldığını, kaliteden taviz verildiğini söylemişti.
Levent mühendis, İngiltere’de de eğitim gördü. Onun söylediğine inanırım. Ayrıca başkalarından, sade yağ kullanmayanların çoğunlukta olduğunu, un ve fıstık kalitesine aldırılmadığını sürekli duyuyorum.
***
Her Allah’ın günü üretilen(!) 40 ton baklavanın, 3 kiloluk tepsilerde, 13 bin 333 tepsi olduğunu hesaplarsak, buna hangi yağ, hangi şeker, hangi kuş boku fıstık yeter?
Bunu iddia edenler ya hesap bilmiyor, ya da dayak yememişler!