Oktay, Kuş cenneti ve de İsmail Zubari…

YAYINLAMA: 13 Kasım 2022 / 19.44 | GÜNCELLEME: 13 Kasım 2022 / 19.44

Asi nehrinde motorla gezmek hayalimdi, su sümbülleri izin vermedi.

 

Sevgili Türker’i gezdireyim derken kendimi daha çok gezdiriyorum. Programımız gereği Antakya’ya geldik. Soluğu Petek Pastanesi’nde aldık. Daha önce de yazmıştım, Asi kenarındaki Petek, şahane bir mekan. Eski Meclis’in bitişiği pek hoş… Arabanızı park edeceğiniz belediye otoparkı da mevcut, azıcık yürürsünüz, bir şey olmaz. Yol boyunca da yer bulursanız park edersiniz.

Önceki gün sabahtan İsmail ile buluşup, doğru Meydan Köyü’ne Oktay’ın yanına gittik. Oktay, balıkçı aslında, kendine butik küçük bir motel yapmış. Çok şeker de lokantası var. Karısı ile orayı işletiyorlar. Kışın iş sakin olduğu için Oktay balıkçılığa devam ediyor. Anadan doğma balıkçı Oktay. Çok kuralcı bir babası varmış, o, okul disiplininde öğretmiş balıkçılığı.

Samandağ bölgesinde kalamar, karides, levrek, Kaya balığı, Barbun ve başka balıklar çıkıyor. Ben bu yazdıklarımı sevip yiyorum. Samandağ lokantalarında çiftlik balığı yok çok şükür.

Kalamarın avı hiç de kolay değilmiş. Oktay anlattı. Önce bir balık yakalıyor, onu dibe doğru salıyor, kalamar gelip o balığa yapışıyor, Oktay onu yavaş yavaş yukarı çekiyor, sonra kepçe ile kalamarı balığın üzerinden alıyor. Sonra, yeni kalamar için balığı tekrar denize salıyor. Gece boyunca bu şekilde 5 kilo filan kalamar yakalıyormuş. Oktay gerçek anlamda çevreci birisi, trolden nefret ediyor. Karides için de özel bir olta türü varmış, anlattı, başka zaman yazayım onu.

Samandağ’da balıkçı barınağı yok, o nedenle teknesini otelin önüne bağlıyor. Tekneyi sağlam bağlamak için büz dediği bir kaç beton boru koymuş denize. Borunun içini kaya balıkları işgal etmiş, büyüyen balığı, kendisi veya kısmetlisi yakalıyormuş. Oktay’a Yunanistan’da Avrupa Birliği’nin batırdığı, balıkçı teknelerinden ve onların balık yuvası haline gelmesinden bahsettim, pek beğendi. Bir bilim insanının eski otobüslerin de denize bırakılmasını önerdiğini söyledim, hemen hayaller kurdu. Haklıydı, balığın da diğer hayvanlar gibi kapalı, akıntısı olmayan mekanları sevdiğini bizzat deneyerek öğrenmişti.

Sohbet muhteşemdi, sonu da yoktu. İsmail’in uyarmasıyla kalktık, Asi kenarına gittik. Yazdığım gibi Oktay’a yakın barınak yok, teknesini Asi nehrine park ediyor uygun olunca. Önce motoru çalıştırdı, teknenin dibindeki suyu boşalttı. Kendi teknesine bağlanan diğer kayıkları çözdü ve bizi buyur etti. Balıkçı teknesi olduğu için, oturacak yer yok. Biz ön güvertede eşimle motor kapağına yaslandık. Ayy kendimi nasıl özgür hissettim.  İsmail de yanımda kocaman zoom ile havada, karada uçanı çekiyordu. Biraz gittik, su sümbülleri nehri tamamen kaplamış, mümkün değil, geçit vermiyorlar. Oktay, çok usta bir kaptan, sağdan soldan parçaladı, ama boşuna… su sümbülü suyun üzerinde, kökü dibe değmiyor. Suyun yüzünü tamamen kapladığı için güneş ışığı alta geçmiyor, oksijen yetersizliği de yaratıyor. Kısacası Asi nehri için kötü bir asalak. Fotoğrafını çektim, gerçekten sümbül gibi açıyor da. Diğer taraftan kirli suyu arıtmada çok işe yarıyormuş su sümbülü. Arıtma tesisine gelen su, denize bırakılmadan bir havuzda su sümbülü ile buluşturulup daha sonra denize salınıyormuş. Sümbül, arıtmadan çıkan suyu havuzda temizliyormuş.

Kuş Cenneti Milleyha

Dalyan ya da Lagun denilen, eskiden denizken sonradan göl olmuş deniz parçası… Samandağ’ın bu bölgesinde sular çok yüzeyde, o nedenle kanal açıp, denize salmışlar. Aynı yerde belediye de bir heves balık yetiştirmek için bir tarlayı göl haline getirmiş, şimdi de vazgeçmiş…

Kuş cenneti ise hemen onun yanında… Eskiden bataklık olan arazi kurutulup, stadyum ve kapalı spor salonu yapılmış. Milleyha kuş cenneti kurutulan bataklığın bir parçası, hem de Dalyan gibi… Bu mevsimde taban ıslak, ama su kalmamış. İlk esaslı yağmurda dolarmış, ancak o yağmur yağmamış… İsmail, büyük ümitle bekliyor o yağmuru. Belediyenin balık göleti bazı kuşların işini görüyor şimdilik. İsmail, zoom ile bakınca gördü ki kuru Dalyan yatağında onlarca çeşit su kuşu var, adeta göllerinin yeniden dolmasını bekliyorlar. Yüzey suları denize akıtılıyor ya, oralardan içeri balık giriyormuş ve kuş cennetinin dalyanını besleyip, kuşlara yetecek yem oluşturuyormuş.

100 metre kadar yürüttü bizi İsmail. Ayy yolda ne bitkiler gördüm… Kaya koruğu, deniz börülcesi, ismini bilmediğim diğerleri…

Yukardaki fotoğraf, yüzeydeki suları denize taşıyan kanal, alttaki, kurumuş Milleyha gölcüğü.

Kuş fotoğrafçısı Emin Yoğurtçuoğlu büyük ısrarla bu bölgenin korunmasını ve av yasağı getirilmesini sağlamış. Bu bölgede avcılık büyük oranda engellenmiş. Yoğurtçuoğlu’nu İnstagram’dan takip etmek mümkün, inanılmaz fotoğrafları var.

Güneşin batışı da şahane Samandağ’da… Kalınabilecek güzel oteller var. Ayrıca hilesiz, hurdasız balık yiyebileceğiniz lokantalara da sahip Samandağı.

Eşim ve ben gidip, ticari tekneye binebileceğimiz sarı kart alacağız. Oktay’la balığa çıkacağız, vallahi… sarı kart, tayfalara verilen kart herhalde. Sahil güvenlik sıkı takip ediyormuş, kurallara uyacağız.

Samandağ’da Milleyha bölgesinde yeraltı

Samandağ’da Milleyha bölgesinde yeraltı suları çok yüzeyde. O nedenle suların denize ulaşması için kanal açılmış. Bu kanal aynı zamanda küçük balıkların denizden kuş cennetine girmelerini ve kuşların beslenmesini sağlıyor.

Kuruyan göl… Endişe etmeye gerek

Kuruyan göl… Endişe etmeye gerek yok. İlk yağmurda dolacak ve bir sene kuşlar ev sahipliği yapacak.

Burası nehir yüzeyi

Burası nehir yüzeyi… Tarla gibi, suyun içerisi güneş almadığı için canlı yaşayamıyor.

Su sümbülü nehrin yüzeyin

Su sümbülü nehrin yüzeyin de büyüyor, alta kök salmıyor. Gördüğünüz gibi, sümbül de açmış.

Milleyha Kuş Cenneti’nde

Milleyha Kuş Cenneti’nde deniz börülcesi

balıkçı teknesindeyiz

Balıkçı teknesindeyiz

Oktay, Kuş cenneti ve de İsmail Zubari…