Kuzuların sessizliği gibi!..
Kentlerin yaşam kalitesini, yetmişten fazla kriterle ölçen, yorumlayan, üstelik bunu bağımsız kurumlara yaptıran ciddi bir ekonomi dergisi vardı. Doğuş Holding’e bağlı yayıncılık grubu tarafından yayınlanan CNBC-e Business dergisi yayın hayatına son verdi.
***
Böylece her sene Eylül ayında geleneksel olarak yayınladıkları ’81 Şehir Yaşam Kalitesi Araştırması ’dan bu sene mahrum kaldık. Gaziantep, geçen sene 81 il arasında 60’ıncı sıradaydı. Oysa bir önceki sene yerimiz 59’unculuktu!
Bu seneyi merakla bekliyordum. Tahminim, aynı pozisyonu korumasıydı. Bir süre önce açıklanan ‘Kişi başına düşen gelir’de 9 bin 843 dolarla, 81 il içindeki yerimiz 60’ıncı sıradaydı. Kocaeli’nde kişi başına 33 bin 620 dolar düştüğünü söylersem, belki bir değerlendirme yapmanız için yardımcı olur.
***
Bu ölçümler biraz hatalı olabilir, çünkü bu şehirde hemen her şey kayıtdışı! Raporu hazırlayanlar zorlanmış olabilirler. Ama şu da bir gerçek ki, Türkiye’de hiç bir kentin Antep kadar iki yüzü yok! Piramit gibi, en uçta bir avuç varlıklılar, geniş bir tabanda ise geçinmeye çalışan insanlar topluluğu...
***
Yukarıdaki tabloyu destekleyen önemli bir kriteri önceki gün Başsavcı Mustafa Peker açıkladı. Türkiye’deki en çok mahkum sayısını Gaziantep’teki hapishane barındırıyormuş.
Bütün bunlara rağmen Gaziantep için, ‘huzur ve istikrar abidesi bir kent’ deniyor!
Meslek Odası Başkanları her vesile ile böyle konuşuyor. Ben onların örneğin, Gaziantep uyuşturucu kullanımında en önde gelen kentlerden birisidir, dediklerini hiç duymadım.
Huzur ve istikrardan ne anlatılmak istendiğini tam anlamama rağmen, yine de bu kentte insanlar bir şekilde geçimini sağlıyor ve şikayette etmiyorlar. Bunda, sokaklarda çocukların rahatlıkla sattıklar kaçak sigara ve çayın rolü var mı, bilmiyorum.
***
Her ne ise, bu kozmopolit şehirde insanlar bir şekilde konsensüs içinde yaşıyor. Bunu devam ettirmek lazım.
Ancak, dışımızdaki sorunlar bizi etkilemeye çok meyyal olduğu için ekonomide olası yavaşlama ortak yaşam koşullarını bozabileceği için sıkıntı yaşayabiliriz.
***
Bunun önlemi sesimizi yükseltmekten ve sorunları yüreklilikle söylemekten geçiyor.
Rönesans dönemi İtalyan mimarı, mühendisi, mucidi, matematikçisi, anatomisti, müzisyeni, heykeltıraşı ve ressamı Leonardo da Vinci’nin 600 sene önce söylediği etkileyici bir deyişi var:
“Otoriteyi, hiç birşey ‘sessizlik’ kadar güçlendiremez.”
Bence olan bu!
Suriye meselesini, Antep’te bir anket yapsak, kaç kişi tasvip eder?
Bu kentin önemli STK’larının çoğu sessizliğe bürünüyor.
Benzer durumu yaşamış olmalı ki, Martin Luther King, bakın ne demiş:
“Öyle bir zaman gelebilir ki, emniyetli ve popüler olmasa da aldığınız pozisyon doğrusu olmalıdır.”
***
Bu varlığı Antepliler yoktan var ettiler!
Dışımızda gelişen olaylar, Antep’in dişi ve tırnağı ile yarattığı varlığa zarar vermemeli. Haksızlık olur.