Olmadı Fatma Şahin!
Siz Gaziantep’i TBMM’de temsil eden Milletvekili Fatma Şahin’siniz.
Gaziantepli seçmenleriniz sizi tam 3 kez seçti, parlamentoya ‘bizi orada temsil et’ diye gönderdi.
Çalışmanız takdir görmüş olmalı ki, son döneminizde kabineye tek kadın bakan olarak girdiniz. Antepliler’i sevindirdiniz.
Gaziantep’in ilk kadın bakanı ünvanını kazandınız, tarihe geçtiniz.
***
Önceki gün TBMM Genel Kurulu'nda, Büyükşehir Yasa Tasarısı görüşmeleri sırasında tartışma çıkıyor.
MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın kürsüden söylediklerine AK Partili milletvekilleri tepki gösteriyor.
Bu arada Türkkan ile bazı milletvekilleri arasında da karşılıklı çirkin konuşmalar geçiyor.
Buna, özellikle son zamanlarda epey alıştık! Ama bu kez bizim kadın milletvekilimiz sahne alınca doğrusu ben çok yadırgadım.
Hatırlatmaya gerek var mı?
Çok güzel bir özdeyişimiz var: Üslübu beyan ayniyle insan.
Bununla denmek istenen (genel anlamda) şudur:
“Bir insanın insanlığı (kişiliği, karakteri, değeri) konuşmasına ve konuşmasında tercih ettiği üslûba (ifade tarzına) yansır, onu orada görebilirsiniz.
Tutanaklardan:
Fatma Şahin: Yaşından başından utan! Şerefsiz herif!
Fatma Şahin: Hayvan herif!
Fatma Şahin: Delikanlıysan, erkeksen adamsan gel dışarıda söyle!
Lütfü Türkkan: Babanı göndereceksin babanı, sen değil!
***
Eğer Fatma Hanım durumdan vazife çıkarıyorsa çok yanlış yapıyor. Buna ihtiyacı olmaması gerekir!
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’nı milyonlarca kadın izliyor. Onlara örnek olması gereken Şahin’in üslubuna hem şaşırdım, hem üzüldüm.
Eğer illa bir şeyler söylenmesi gerekiyorsa, bıraksın o kem sözleri başkaları etsin.
Daha birkaç gün önce Gaziantep’teki İpek Yolu toplantısında ne kadar güzel konuşmuş, “…hoşgörüyle, empatiyle birbirimize yaklaştığımız zaman neyi paylaşamıyoruz?” demiş ve önemli mesajlar veren içerikli konuşmasına şöyle devam etmişti: “Dünyada herkese yer var. Gönül darlığına yer yok. İşte o yüzden her zaman 'inadına sevgi, inadına barış, inadına kardeşlik' diyeceğiz.”
***
Eeeh, üç günde ne değişti?
Hoşgörüyle yaklaşmada samimiyet varsa, gönül darlığına da yer yoksa, inadına kardeşlik olacaksa, o zaman bu laflara ne gerek vardı?
Havadan-sudan para kazanmak
Sanko yurtdışına gitmeyi nedense hiç düşünmedi. ‘Kahkenin üçü, Antep’in içi’ düstürunu hiç bozmadılar.
Suriye’de iyi fırsatlar vardı. Esad’ın çıkardığı 10 numaralı yasa ile yatırımcılara hiçbir yerde verilmeyen ayrıcalıklar tanınıyordu. Antep’ten giden oldu ama şartları çok daha müsait olan Sanko gitmedi.
***
İyi ki de gitmemiş!
Abdülkadir Konukoğlu Mısır’a da gitmişti. Yatırım imkanlarını yerinde araştırmak üzere. Orada da verilen teşvikler bayağı iyiyddi. Üstelik Amerika’ya kotasız ihracat imkanı vardı.
Konukoğlu, ‘cık’ dedi, orası da kafasına yatmadı. “Elin işçilerine niye para kazandırayım, kendi memleketimin adamlarını dururken…” dedi.
Haklı çıktı. Mısır’ır durumu malum!
***
Israrla Amerika’dan davet ettiler. “Gel burada tekstil yatırımı yap; arsa beleş, işçilerin eğitimi beleş, doğal gaz indirimli vs vs.” dediler, henüz yatırım yok!
Bütün bunlar demek değil ki, yabancılarla ortaklıktan kaçıyor! İtalyanlar’la denim kumaşı ve çimento üretiyor, Nestle ile su şişeliyor, yabancı ortakları var, ama Tükiye’de.
***
Konukoğlu’nun sesi şimdi Gürcistan’dan geliyor.
Gürcülerin ünlü işadamı Bidzina İvanişvili, Ekim ayı başındaki seçimlerde Başbakan seçilince, yatırımcılar bu ülkeye adeta üşüştüler.
Eh, Konukoğlu’da ‘havadan-sudan’ enerji üretip para kazanmanın ne kadar çok ve kolay olduğunu gördü ya, o da soluğu Gürcistan’da almış. Dünyanın hidroelektrik potansiyeli en yüksek 3 ülkesinden birisi olarak gösterilen bu ülkede bulunan, suyu ve debisi korkunç bol Çoruh Nehri üzerinde 1000 MW’lık bir hidroelektrik santralı kurmayı planlıyormuş. Üreteceği enerjiyi de tabii Türkiye’ye satacak.
***
Buradan çıkarılacak ders şu:
Gürcistan’ın geleceği sağlam demek ki!
Çürük olsa Konukoğlu oraya yatırım düşünmezdi. Gürcistan’a gitmeyi düşünenlere ‘tüyo’ vermek istedim!
Memleketin gerçek hali!..
Karşılığı çıkmayan çekte rekor artış varmış.
2012 yılı Ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 43.6 artışla 78 bin 433 adede yükselmiş. Yılın ilk 10 ayında birikimli karşılıksız çek sayısı ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 55.4 oranında artarak 722 bin 193 adede ulaşmış.
Bugün/yarın ‘karşılıksız çeklere hapis çetesi’ hücuma geçecektir!
Yalnız bunlar mı?
Takipteki kurumsal ticari krediler yüzde 24.7, KOBİ kredilerinde geri dönmeme oranı yüzde 16 artmış.
Kredi kartı alacaklarındaki artış oranı yüzde 15.5, tüketici kredisinde geri dönmeme oranı ise yüzde 26.7 olmuş.
Bu rakamlar bayağı ürkütücü!
***
Ödenmeyen her 100 liranın kısa süre sonra 200 lira olarak döndüğünü herkes biliyor. Buna rağmen ödenemiyorsa, durum gerçekten kötü!
Memleketin durumunu soranlara bu verileri göstermek lazım. Çünkü en gerçekçi veriler bunlar!
Satın alma paritesine göre fert başına düşen miktar arttı, nerede ise 20 bin dolar oldu, demek kolay!
Bu başarıyı biz becerdik diyenlerin bu veriler karşısında ne diyeceklerini doğrusu çok merak ediyorum.