‘Ortak akıl’a eleştiri var
TOBB’un Gaziantep’te yaptıracağı 16 derslikli fen lisesinin protokolü, Ankara’da düzenlenen bir törenle imzalandı.
Sizce böyle bir tören kim tarafından organize edilmeliydi?
TOBB, bizzat kendisi daveti üstlenebilirdi. Zaten tören kendi salonunda yapıldı.
Daha doğrusu bu işi Gaziantep Valiliği yapabilirdi.
Ama öyle olmadı!
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in ofisi bu işi üstlendi.
Gaziantep CHP Milletvekili Ali Serindağ, “Benim ilkelerim var. Bu işin sayın Şahin’in ofisinden yapılmasını anlamıyorum” diyerek törene katılmadı.
Neticede, AK Parti milletvekilleri ve GSO yöneticileri pür neşe protokolün imzasına eşlik ettiler.
TOBB istismar edildi veya zaten taraftı, belli etti!
Nerede kaldı, ortak akıl?
Milliyet Gazetesi’nin Gaziantep’te düzenlediği “Geleceğe Yatırım, Türkiye’ye Yatırım” toplantısında yine aynı protokol ekibi vardı.
Serindağ, toplantıda kendisine de söz verilmesi için yaptığı başvuru kabul edilmeyince, ‘konu mankeni’ olma dışında bir işe yaramayacağı için toplantıya katılmıdı.
‘Ortak akıl’ yine tekledi!
Allahaşkına, birlikte çalışmak bu kadar mı zor?
Bu arada Gaziantep Valisi Erdal Ata’nın Ankara’daki törende verdiği bilgiyi, daha evvel okumayanlar için tekrar edeyim:
“Kentte 104 okulun halen inşaası devam ediyor. Gaziantep, 2013´te eğitim alanındaki yatırımlarla ilgili altın çağını yaşayacak."
Şamil Tayyar devam...
Dün Gaziantep AK Parti Milletvekili Şamil Tayyar’ın Alev Gürsoy Cimin’e verdiği röportajda yerel medya ile ilgili görüşlerini aktarmış, düşüncelerimi de mizahileştirerek eklemiştim.
Tayyar’ın yerel medyayı çok ağır suçlamasına hemen hiç tepki gelmedi!
Çok doğal, çünkü kimse üzerine almadı.
Gelen iletilerin çoğu Şamil Tayyar, Rıdvan Fadıloğlu yakın dostluğu nedeniyle, röportajdaki siyasetçinin ismi verilmese de kimliğinin bilindiğini, şantaj ve yoğun eleştirilerin de adresinin herkesin malumu olduğu vurgulanıyordu.
Aslında Tayyar gibi hem gazeteci/yazar, hem politikacı olan, gözünü budaktan esirgemeyen, cesur birinin sosyal bir yara olan bu konunun üzerine gitmesinin görevi olduğunu düşünüyorum.
Tayyar, Gazeteci nasıl olmalı? sorusunu şöyle yanıtlıyor:
Gazeteci iktidar düşmanı olmak zorunda değil. Bu hastalıklı bir düşünce... Gazeteci doğrudan taraf olmak zorunda... Haberini yapmalı. Her ne pahasına olursa olsun iktidara vurmak gazetecilik değil bağnazlık. İktidar iyi bir şey yaptığında yeri gelir alkışlarsınız, körü körüne vurmaya çalışmak da gazetecilik değil işgüzarlık, kendini bilmezlik. Mesleği bilinçsiz icra etmek!
Medyada bitaraf olan bertaraf mı oluyor diye sorsam?
Yooo... Yılmaz Özdil en muhalif isim. Çalışıyor. Çok da iyi para kazanıyor. Kimse kendisini ne Ergenekon’dan ne de Balyoz’dan içeri aldı, ne de işten attı. En iyi parayı kazanan yazarlardan… Kimse de ona baskı, sansür uygulamıyor.
Eee birkaç isim de kalmamalı mı özgürlük görüntüsü vermek için?
Görüntü değil, gerçek ne ise o olmalı. Bakın ben 9 yıl Milliyet’te çalıştım, ben bugün oranın patronu olsam bu yazarların yüzde 80’i ile çalışmam. Okunmuyorlar. Yahu Güneri Civaoğlu’nu kim okuyor, kaç kişi okuyor, Milliyet’e ne katıyor? Onu yarın gazeteden attığınızda iktidar istediği için mi atmış oluyorsunuz? Yine Hasan Pulur… kim okuyor? Medya da artık dinozorlardan kurtulmalı değil mi? Sözcü Gazetesi bakın nasıl muhalif bir gazete, sürekli Tayip diyor, hakaretler saçıyor; sansür mü uygulanıyor, çıkmıyor mu o gazete?
Düzenli olarak Meclis’e gidiyorsunuz değil mi?
En düzenli gidenlerden biriyim.
Şimdiye kadar kaç önerge verdiniz ve hangi konularda? Şöyle diyeyim nasıl performansınız, hem size hem parti yöneticilerinize göre?
Soru önergesi performans belirlemez. 2 kanun teklifi verdim. Bana göre performansım iyi ama parti yöneticilerine göre bilmiyorum. Onlara sormak lazım… İşimi iyi yaptığımı düşünüyorum.
Gelelim siyasete… Sizin hakkınızda açılan bir takım soruşturmalardan dolayı vekil yapıldığınız söylenir, neden var mı bunun aslı astarı?
Demirden korksak trene binmezdik. Yargılandığım 4 davada toplam 65 ay hapis cezası aldım. Devam eden davalarım vardı. Milletvekili dokunulmazlığımın olması devam eden davaları sadece vekillik boyunca sadece donduruyor. Hiçbir zırhın altına sığınmadım. Vekillik bu davalardan kurtarmaz ki beni; ömür boyu vekil olacak halim yok. Sayın Başbakan bana bir teklifte bulundu ben de kabul ettim.
Arınç yanlış yaptı!
Son zamanlarda sorumlu tavırları, yol gösterici, bilge tutumu ile kamuoyundaki sempatisini artıran Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, öyle çirkin bir tartışma başlattı ki, hiç yakışık almadı.
Muhalefetin as oyuncusu CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce’ye atfen söyledikleri akıl alır gibi değil!
“Partisini temsil iddiasında bulunan bir insan cinsel tacizle suçlanıyorsa önce utanır, sonra bu görevinden istifa eder. Kadın milletvekilleri bundan sonra sayın İnce’nin yanında oturmamalı, onunla selamı sabahı kesmeli.”
Bir hukukçu, avukat olan Arınç’ın; kişilerin yargıtay onayı ile mahkum olmadıkça ‘masum’ olduklarını herkesten iyi bilmesi gerekmez mi?
Şimdi parlamentoda, milletvekilleri birbirini, “Ama onun 3 karısı var, bunun 4 sevgilisi var” şeklinde çirkin suçlamalara belden aşağı vurmaya başlarsa, dedikoduların önü alınamazsa, bundan kimin zarar göreceği açık değil mi?
Yanlış, çok yanlış, olacak şey değil!