2013 çığa benziyor!
2013 yılı çok önemli hadiselere gebe. Benim tahminim ‘kırılma’ yılı olacaktır.
Ünlü İngiliz tarihçi Norman Davies, “Tarihi değişim, çığa benzer. Başlangıç noktası karla kaplı yekpare bir dağ yamacıdır. Bütün değişimler karın altında meydana gelir ve gözle görülmez. Ama bir şey geliyor. İmkansız olan, ne zaman geleceğini bilmektir” der.
Kürt sorununun çözümüne ilişkin ‘İmralı ile diyalog” süreci hummalı çalışmalar ile ilerliyor gibi. Başbakan Erdoğan bu kez devleti de işin içine soktu, “Bu konuyla ilgili olayın bizim açımızdan iki ayağı var. Bir devlet ayağıdır, iki siyaset ayağıdır” dedi.
300 işadamı ile üç Afrika ülkesine resmi ziyaret için Türkiye’den ayrılırken havalimanında yaptığı basın toplantısında, “Burada daha önce başladığımız bir süreci devam ettirmenin gayreti içindeyiz'' derken, ilk başlarda inkar ettiği Oslo sürecini bu durumda kabul etmiş olmuyor mu?
Bunun ne önemi var ki? Mühim olan ‘görüşmelerin başlaması’ değil midir derseniz, ben de “İşte asıl mesele burada, samimiyete inanmak istiyorum!” derim.
Kılıçdaroğlu, samimi kabul edilebilir bir yaklaşım göstererek, “Geçmişte yapılanları bir tarafa bırakıyoruz, AK Parti’ye yeni bir kredi açıyoruz. Çözün sorunu” söylemini Erdoğan hemen yanıtladı: “Ana muhalefet partisi 'kredi veriyoruz' diyor. Kendi himmete muhtaç bir dede, kime himmet ede... Sen hangi krediyi veriyorsun sen krediye muhtaçsın.”
Kredi açılması ne demektir? Anlamı çok net: Sorunun çözümü için size destek vermeye hazırız.
Bu desteğe karşılık Erdoğan, resmen ana muhalefet partisi ile alay etti!
Kürtaj, Çamlıca’ya cami, Muhteşem Yüzyıl, BDP’lilerin dokunulmazlığının kaldırılması, kuvvetler ayrılığı tartışması, ne oldu bunlara? Kamuoyu aylarca tartıştı bunları!
Bana pek inandırıcı gelmiyor!
Hani nerede Uludere katliamı açıklaması?
Suriye tarafından düşürülen uçağımız sonunda mahkeme kapısına dayandı! 22 Haziran’da düşen F4 jetinde şehit olan Yüzbaşı Gökhan Ertan ve Teğmen Hasan Hüseyin Aksoy’un aileleri tarafından yapılan suç duyurusunda, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’dan şikayetçiler. Fidan için daha önce de KCK davasıyla ilgili ‘vatana ihanet’ suçlaması ile fezleke hazırlanmıştı!
Müsteşar Fidan şu sıralarda İmralı ile görüşmeleri yürütüyor. Bu bir tesadüf mü? Yoksa yine ‘Derin dehlizlerde derin kavgalar mı başladı?’
Bundan daha önemlisi ‘Anayasa’ sorunu değil mi?
Koca bir senede yüzde 10’u bile yazılamayan Anayasa’nın bu yılın ortasına kadar bitirilmesi bekleniyor. Çok beklersiniz!
Şimdi gelelim zurnanın ‘zırt’ dediği yere...
Böyle argo tabir yerine diplomasinin inceliğine uygun söylemler kullanmak daha yakışık alır:
19’uncu yüzyılın ünlü diplomatlarından Prens Metternich (1773-1859) “Apaçık olan, her zaman en az anlaşılandır” diyor.
Apaçık olan da, “Başkanlık” meselesi!..
Bütün yollar Roma’ya çıkar ya, işte aklınıza gelen ne varsa, ne yapılıyorsa, ülkeyi “Başkanlık” sistemine geçirmek için yapılıyor.
‘Başkanlık’ doğru, gerisi hepsi yalan!