Başbakandan ironik bir gönderme!..

YAYINLAMA: 10 Ocak 2013 / 18.00 | GÜNCELLEME: 10 Ocak 2013 / 18.00

Başbakan Erdoğan’nın 3 Afrika ülkesine yapacağı resmi ziyarete çıkarken Atatürk Havaalanı’nda ki basın toplantısında Kılıçdaroğlu ile ilgili söylediği, pek de nazik olmayan sözleri infial uyandırdı.

Kılıçdaroğlu ne demişti:

Bu ülkede kan dökülmesini istemiyoruz. Hiçbir yurttaşımızın saçının teline zarar gelmesini istemiyoruz. Akılla, mantıkla, sağduyuyla, tarihsel birikimimizle bu sorunu aşabiliriz. Biz geçmişteki bütün hatalara karşın Adalet Kalkınma Partisi'ne yeni bir kredi açıyoruz. Çözün sorunu.”

Başbakan Erdoğan nasıl yanıt vermişti:

Kendisi muhtac-ı himmet bir dede, nerde kaldı gayriye himmet ede… Sen nereye kredi vereceksin, sen krediye muhtaçsın. Hangi krediyi vereceksin!..”

 

Bu söylenecek laf mı?

Ama kazın ayağı öyle değil! Başbakan Erdoğan kastı aşan bu lafı kasıtlı söyledi.

Çengiz Çandar, ‘Mezopotamya’ isimli büyük yankı uyandıran kitabında, Özal’ın da yurt dışı seyahatlara çıkarken benzer taktiğe başvurduğunu mizahi bir şekilde anlatıyor.

Özal gene bir seyahatı öncesi havalanında, o zaman çok hassas bir konuya değinmiş, “Yani bir televizyon kanalı günde birkaç saat Kürtçe yayın yaparsa kıyamet mi kopar!” demişti.

Daha sonra oğlu Ahmet Özal, babasına, “Bunu hep yapıyorsun, giderken bir laf ediyorsun, kıyamet kopuyor, sen gelinceye kadar herkes bunu konuşuyor, niye böyle yapıyorsun?” diye sorunca Özal şöyle yanıt veriyor:
Oğlum, millet beni unutmasın, ben dönünceye kadar hep beni konuşunlar diye yapıyorum!”

 

Kılıçdaroğlu bunu biliyor olsa gerek, Erdoğan’ı ciddiye almadı, oyuna gelmedi, desteklerinin süreceği yinelerken çoğu insanın kafasına takılan uyarıyı da yaptı:

Eğer görüşmelere kendi kişisel çıkarlarınızın ve seçim hesaplarınızın bir gereği olarak bakarsanız yeni bir hayal kııklığıyla toplum karşı karşıya kalabilir. Millete izah edemeyeceğiniz angajmanlara girmeyeceksiniz. Anamuhalefet partisine veya millet bilgi vereceksiniz.”

 

Neyse… Benim asıl yazmak istediğim bu hengameden karlı çıkan biz olduk

Unutulan bir şairimizi Başbakan Erdoğan, belki de bilmeden, belki de bir hafta sonra fahri doktora alacağı, nikah şahitliği yapacağı şehre ironik bir göndermede bulundu!

 

Nasıl mı?

Kendi muhtaç himmete bir dede

Nerde kaldı ki gayrıya himmet ede

 

 Akl u irfanım deyu kimseyi t'an etmeyin

Defter-i divâne sığmaz söz gelür divâneden

 

Bu dörtlük, Gaziantepli divan şairi Ali Rıza Erhan’a ait.

Ali Rıza Erhan kim diye merak ederseniz, işte size kısa bir tanıtım yazısı.


Gaziantep’in yetiştirdiği önemli şahsiyetlerden birisi olan Ali Rıza Erhan hem şekil hem muhteva bakımından Divan Edebiyatı’nın takipçisidir. Ali Rıza Ertan XX. yüzyılda Divan Edebiyatı geleneğinden yararlanarak bir divan oluşturmuş, Halk Edebiyatı şiir özelliklerini de zaman zaman kullanmıştır.

Şair ve hattat olan Ali Rıza Erhan, 1900 yılında Gaziantep’in Akyol Mahallesi’nde doğmuştur. Babası Kadızade Mehmet Efendi’dir. Mahalle okulu ve Ticaret İdadisinde okuduktan sonra hayata atılmıştır. Doğduğu mahalledeki Akyol ve Tekke camilerinde müezzinlik ve imamlık yapmıştır, 1970 yılında Tekke camii’nden emekli olmuştur.

Rivayete göre doğduğunda ailesi o zamanlar Akyol Mahallesi’nde oturmakta olan Mustafa Baba isimli Şeyh efendiyi ad koyması için çağırmıştır. Şeyh efendi, Ali Rıza adını koyduktan sonra tebessüm etmiştir. Sebebini sorduklarında bu çocuk hiç evlenmeyecek demiştir. Alnında evlenemeyeceği yazılı diye ailesine sözlü olarak aktarmıştır. Ali Rıza Erhan bu kaderini aynen şeyhin söylediği şekilde yaşamıştır. Hayatında bir kez nişanlanmış, ancak daha sonra nişan bozulmuş ve evlenemeden 19 Şubat 1981 tarihinde hayata gözlerini yummuştur.

Ali Rıza efendi dünya malına meyletmeyen, çevresindeki kişilere verdiği ödünç paraları çoğu kez geri almayan bir kişidir. Maddi imkanını hayır işlerine aktarıp, kendisi ise görev yaptığı caminin bir odasında kalmıştır.

Tarikatlarla ve tarikat şeyhleriyle yakından ilgelenmiş, kendsine üstad olarak Mevlana Celaleddini Rumi’yi seçtiğini ve Mevlevi tarikatını kendisine cok yakın hissettiğini şiirlerinde söylemiştir.

 

 

 

 

Başbakandan ironik bir gönderme!..