Güzelbey, Şansölye Merkel’i karşıladı
Üzerinde ‘Bundesrepublik Deutschland’ (Almanya Federal Cumhuriyeti) yazılı uçak, Gaziantep Havaalanına indiğinde Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Asım Güzelbey çok sevinçli ve mutluydu.
Biraz sonra uçağın kapısı açılıp, Şansölye Angela Merkel merdivenlerden inip, Güzelbey’e elini uzattığında heyecanı doruktaytı…
“Grüss Gott Herrn Bürgermeister. Wie geht es ihnen? Ich freue mich sie wieder zu treffen.” (Tanrının selamı üzerinize olsun sayın belediye başkanı. Nasılsınız? Sizinle tekrar karşılaşmaktan memnun oldum.)
“Teşekkür ederim sayın Şansölye. Gaziantep’e şeref verdiniz. Zatıaliniz nasıllar efendim? Sizi şehrimde ağırlamaktan onur ve mutluluk duyuyorum.”
“Uçakta, yolda sizinle ilgili güzel şeyler okudum. Almanya Federal Cumhuriyeti, Türk-Alman ilişkilerinde politik, ekonomik ve kültürel alanda gösterdiğiniz üstün hizmet ve katkılarınızdan dolayı size ‘Federal Alman Cumhurbaşkanlığı Liyakat Nişanı' vermiş. Bunu okuyunca sizi daha çok sevdim. Tebrik ederim.”
“Teşekkür ederim, sayın Şansölye, çok naziksiniz efendim. Büyükelçiniz sayın Dr. Eckart Cuntz benim çok yakın arkadaşımdı. Onunla çok önemli ve verimli çalışmalar yaptık. Bu Nişan beni size daha çok yaklaştırdı. Sayın Cumhurbaşkanı’na sevgi, saygı ve bağlılık dileklerimi iletirseniz, beni çok sevindirirsiniz.”
“Tabii iletirim, hem de memnuniyetle. Sizi resimlerinizden daha genç ve yakışıklı buldum.”
“İltifat ediyorsunuz, sayın Şansölye…”
“Siz galiba iki dönemdir Gaziantep’in belediye başkanı olarak görev yapıyorsunuz, değil mi?”
“Evet sayın Şansölye.”
“Yerel seçimler gelecek sene galiba. Tekrar aday olmayı düşünüyor musunuz? Duyduğuma göre, bir gün olacağım, ertesi günü henüz karar vermedim deyip kararszlık sergiliyormuşsunuz!”
“Aslında düşünüyorum, sayın Şansölye, hatta çok istiyorum. Ama beni rahat bırakmıyorlar. Her gün bir iftirayla uyanıyorum, belden aşağı vurmalar, mahkemeler, bıktırdılar!”
“Bu maalesef politikacıların ortak kaderi. Almanya’da da oluyor. Ha, bir de, şimdi hatırladım! Duisburg Belediye Başkanı sizin çok yakın dostunuz, CDU’lu yani bizim partiden Adolf Sauerland vardı. O biliyorsunuz çok feci bir hata yaptı ve geçen sene bu ay, yani Şubat ayında halk oylaması ile görevinden azledildi. Bu kadar yakınlığınız nereden kaynaklanıyor? Siz, seçimlerde Duisburg’a gidip, onun seçim kazanması için çalışmışsınız. Sizin yasalarınız böyle bir şeye imkan veriyor mu?”
“O benim sırdaşım ve çok yakın arkadaşımdı. Onunla arkadaşlığın ötesinde dostluğumuz ve başka işlerimiz de vardı. Görevden alınması büyük haksızlık. Adolf, yine aday olsa, yine gider onun için çalışırım.”
“Üzülme, boş ver! Eğer aday olmamaya karar verirsen Berlin’e gel. Benim konuğum ol, danışmanım ol. Bana anlatılan sen politikanın bütün hınzırlıklarını bilirmişsin. Artık Adolf yok, benim danışmanım ol. Almanya senin ikinci vatanın sayılır. Zaten ileride burada yaşamayı düşünüyormuşsun, değil mi? Neyse, artık gitmemiz lazım galiba. Patriotun başında bizim Alman askerlerini denetleyeceğim. Hoşçakal sayın Başkan, en yakın zamanda görüşmek üzere…”
Bu karikatür için, son yüzyılın en iyisi değerlendirmesi yapılıyor.
Çocuk: Baba ben gelecekteki kariyerim için ‘Organize suç’ konusunu düşünüyorum.
Baba: Devlet mi? Özel sektör mü? Benim sana tavsiyem, devlet sektörünü seç. Onlar hiç hapse girmiyor!