Hugo Chavez ve Düşündürdükleri
Hugo Chavez’i çok iyi tanıyan BBC’den Greg Palast’ın kaleme aldığı ‘Vaya con Dios, Hugo Chàvez, mi Amigo/ Hugo Chavez, arkadaşım, Tanrı ile git’ başlıklı makalede ilginç bir anekdotu yazıyor.
Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez, bir defasında Greg’e şu soruyu soruyor:
“Amerikalı elitler beni neden öldürmek istiyorlar?”
“Benim sevgili dostum Hugo, petrol, petrol!..”
Venezüella 30 milyon nüfusu sahip, resmi dili İspanyolca olan, kişi başına 12 bin 960 dolar düşen bir Güney Amerika ülkesi. Büyüme hızı 1.4, bütçe dengesi -6.7 ve hayli yüksek enflasyonu, yüzde 31 olan petrol zengini bir ülke.
Petrol zengini dediysek, eni-konu zengin, dünyanın en zengin petrol ülkesi. Bütün dünyanın referans olarak kabul ettiği ‘BP Statistical Review of World Energy/ Dünya Enerji BP İstatistiksel Yorum’da dünyanın kanıtlanmış en büyük petrol rezervinin, 296.5 milyar varil ile Venezüella’da olduğu kaydediliyor. Bu da dünya rezervinin yüzde 17.8’ine tekabül ediyor. İkinci sırada Suudi Arabistan var. 265.4 milyar varil, kanıtlanmış rezerv rakamının yüzde 16.1’i! İran, üçüncü sırada, 151.2 milyar varil, yüzde 9.1.
Ancak, CIA’nın elinde şimdiye kadar bilinmeyen, hiç açıklanmamış başka rakamlar var! Eski CIA Başkanı Guy Caruso, Venezüella’nın gerçek petrol rezervinin 1.36 trilyon varil olduğu ve bunun Suudi Arabistan’la kıyas bile edilemeyeceğini rapor etmiş.
Greg, Guy Caruso’ya atfen diyor ki, “Hugo’yu öldürmezsek, Venezüella’ya ‘Irak tarifesi’ uygulamamız gerekir ki, bunun da faturası birkaç yüz milyar eder, halbuki Chavez’i öldürmek çok daha ucuz ve kolay!..”
BBC programcısı Greg Palast’ın ‘petrol, petrol..’ yorumunu biraz açalım.
Chavez seçimi kazanınca ilk çıkardığı yasa ile zenginlerin elinde bulunan işlenmemiş, sürülmemiş, ekilmemiş toprakların fakir ailelere satılması sağladı.
Bu yasa büyük toprak sahiplerini tedirgin etti. İntikam amacı ile dünyanın en büyük ketçap üreticisi Heinz ailesi Venezüella’da Maturin bölgesindeki çifliklerinde üretimi durdurdu ve bütün çalışanları attı!
Hugo için böyle bir şey sorun değildi! Çiftliklere el koydu, bütün çalışanları işe geri aldı.
Ama bir türlü kavrayamadığı bir şey vardı!
Domateslerin suyunu çıkarıp ketçap yapmakla Amerika’nın en varlıklı ve güçlü ailelerinden Heinz’lerin tekerine çomak sokmanın bedelini ayırt edemiyordu!
Nereden bilecekti ki, suyunu sıktığı Bayan Heinz’ın kocası John Kerry, Amerika Birleşik Devletleri’nin Dışişleri Bakanı olacaktı!
Çıkardığı ikinci yasa, ‘Law of Hydrocarbons’ ile Venezüella’nın ham petrolünü çıkaran ve ihraç eden dünya devleri Exxon, British Petroleum, Shell Oil, Chevron’a “Bundan böyle gelirinizin yüzde 70’ini bize vereceksiniz…” diye kafa tuttu!
Adamlar daha kendilerini toparlayamadan, “Şimdiye kadar ödediğiniz yüzde bir olan imtiyaz hakkını da yüzde 16,6’ya çıkarıyorum!” dedi.
Tahmin edeceğiniz gibi ipler koptu!
Venezüella’da siyah tenli ve yerliler nüfusun yüzde 80’i olmasına rağmen hep beyazlar seçiliyordu. Hugo ile bu değişince, ülkenin kaderi de değişmeye başladı. Sağlık hizmetleri ücretsiz oldu. Teneke evlerde/gecekondularda oturanlara doğru dürüst evler verilmeye başlandı. Chavez, Robin Hood gibi zenginlerden alıp fakirlere dağıttı.
Petrol üretimi millileştirildi, ama üretim geriledi. Çünkü yabancıların teknolojisi kendilerinde yoktu. Ama Chavez dert etmedi. Üretim yüksek olduğu zaman sanki ellerine bir şey mi geçiyordu! Hiç olmazsa şimdi ne çıkarırlarsa kendilerine kalıyordu.
Bunu daha iyi açıklamak için rakamlar vermek lazım.
Venezüella, dünya petrol rezervinin yüzde 17.9’una sahip, ama dünya üretiminin ancak yüzde 3.5’ini gerçekleştirebiliyor. Aynı şekilde İran, dünya petrol rezervinin yüzde 9.1’ine sahip olmasına rağmen üretim payı yüzde 5.2.
Bu akılsız oranların sebebi, hem teknolojide geriler, hem de Amerika’nın elinde olan, patentli petrol çıkarmada gerekli yedek parçaları temin edemiyorlar.
Venezüella’nın petrol gücünü daha iyi anlatmak için bir örnek vereyim. Bu ülkenin petrol rezervi, Türkiye’nin tam 1220 yıllık ihtiyacına eşit!
Herkes dünyayı Obama yönetiyor zannediyor, ama bu pek doğru değil!
Bu yazıyı yazarken Greg Palast’ın New York Times’da en çok satılan kitap olmuş, “How to Steal an Election in 9 Easy Steps” isimli kitabından faydalandım.
Bu konuda daha derin şeyler okumak isteyenler için ballotbandits.org sitesini tavsiye ederim.