Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Kırım'ın Rusya'ya katılmasının tam anlamıyla uluslararası hukuka uygun olarak gerçekleştiğini, yarımadanın sonsuza kadar Rusya'nın bir parçası olacağını söyledi.
Rusya, 2014'te Kırım'da, uluslararası toplumun tanımadığı ve yarımadanın yerli halkı olan Kırım Tatarları'nın boykot ettiği bir referandum düzenlenmiş ve bu referandumdan çıkan Rusya'ya bağlanma kararına dayanarak Kırım'ı ilhak ettiğini açıklamıştı.
Kırım 24 televizyonuna konuşan Lavrov, Kırım'ın Rusya'ya katılmasının tam anlamıyla uluslararası hukuka uygun olarak gerçekleştiğini, yarımadanın sonsuza kadar Rusya'nın bir parçası olacağını ve ABD liderliğindeki Batı'nın bunu değiştiremeyeceğini, aynı zamanda dünyada bölgeyle ilişkilerin geliştirilmesine giderek artan bir ilgi olduğunu ve Moskova'nın bu süreci teşvik edeceğini söyledi.
Lavrov, Batılı ülkelerin büyük bölümünün tanımadığı referanduma ve ilhak kararına ilişkin şunları söyledi:
"Yedi yıl önce uluslararası hukuka tamamen uygun bir şekilde yarımadanın Rusya Federasyonu'na katılmasından yana olduğunuzu beyan ettiniz. Halkların Birleşmiş Milletler (BM) Tüzüğü'nde yer alan kendi kaderini tayin hakkının bu şekilde gerçekleşmesi, anayasaya aykırı bir silahlı darbe sonucu Kiev'de iktidara gelen milliyetçilerin ve neo-Nazilerin tehditleri devam ederken Kırımlıların çıkarlarını, haysiyetlerini ve yaşamlarını korumanın tek yolu haline geldi.
"Kırım'ın kaderi ve geleceği, birileri tarafından beğenilsin beğenilmesin, sonsuza kadar Rusya ile birlikteliktir. ABD’nin yönettiği Batı devletlerinin hiçbir eylemi bu gerçeği değiştiremez, ne uluslararası hukuk, ne siyasi, ne de ahlaki açıdan. Bizim diplomasimiz ise yarımadanın eve dönüşüyle ilgili gerçekleri yabancı ortakların zihninde pekiştirmeye yönelik yoğun bir şekilde çalışmaya devam edecek.
"Bugün dışarıdan sosyo-politik, ticari, bilimsel, parlamenter çevrelerinin temsilcilerinin ziyaret ettiği Kırım ile ilişkilerin gelişmesine dünyada giderek artan bir ilginin var olması sevindirici. Bu kişiler, Kırım sakinlerinin Mart 2014'te yapmış oldukları özgür seçime bağlılıklarını, ayrıca gerçeklerin, bazen taraflı Batı basınında görülen betimlemelerden ne kadar farklı olduğunu kendi gözleriyle görebilirler. Bu tür temasları ve değişimleri mümkün olan her şekilde teşvik etmeye devam edeceğiz."