Uygulamanın ekonomik boyutu yanı sıra, psikolojik hasarı da ağır oldu. Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Müdürü Ali Fuat Aydın ve Psikiyatrist Arzu Erkan Yüce, işin tüm boyutlarını Cumhuriyet'e anlattı.
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'ın Enerji Bakanlığı döneminden bu yana uygulanan kalıcı yaz saati uygulaması 5. yılına girdi.
Söz konusu uygulama ilk olarak 7 Eylül 2016 tarihli Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile başladı. 2 Ekim 2018 tarihinde ise Resmi Gazete'de yayımlanan kararla kalıcı hale geldi. Cumhurbaşkanı kararında, bütün yurtta uygulanan mevcut ileri saat uygulamasının (tüm yıl yaz saati, GMT+3) her sene, yıl boyu sürdürülmesinin kararlaştırıldığı belirtildi.
AKP'nin 'tasarruf' diyerek direttiği kalıcı yaz saati uygulaması ile; özellikle kadınların ve çocukların can güvenliği garantisinin olmadığı bugünlerde, milyonlarca insan karanlık kış sabahlarına mahkum edildi.
İlk günden bu yana tartışmaların odağında olan bu konuyu Meclis gündemine getiren isimlerden biri son olarak HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu oldu. Kenanoğlu’nun 16 Kasım'da TBMM'ye sunduğu 'Yaz saati uygulamasının yarattığı sorunların araştırılmasına ilişkin önerge' reddedildi.
Önergeyi sunma amacını Cumhuriyet’e anlatan Kenanoğlu, “Kış aylarının erken saatlerinde okula ve işe gitmenin zorluklarının yanı sıra, elektriğin ve ısınma aletlerinin, sabah ve akşamın erken saatlerinde daha çok kullanılmasına sebep olan; öte yandan Avrupa ile saat farkı 2’ye çıkarken, borsa, bankacılık, uçak seyahatleri gibi birçok teknolojik etkileşimde dünya ile senkronizasyon sorunlarına neden olan, ayrıca enerji şirketlerine daha fazla kar sağladığı iddia edilen bu uygulamanın hem ekonomik hem de toplumsal faydasının araştırılması için önerge verdik” dedi.
“AKP iktidarı her zamanki gibi muhalefet cephesinden verilen her önergeyi reddetme geleneğini sürdürüyor” diyen Kenanoğlu, “AKP’nin yaz saati uygulamasında ısrar etmesinin nedeninin, kendilerine yakın enerji şirketlerinin karlılığını bozmamak olduğunu düşünmekten başka bir seçenek bırakmıyorlar bize” ifadelerini kullandı.
Kalıcı yaz saati uygulamasının, AKP iktidarının iddia ettiği gibi 'enerji tasarrufu' sağlayıp sağlamadığına değinen Kenanoğlu, şöyle konuştu:
“Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) 2017 yılında, saat diliminin kalıcı hale getirilmesinin enerji tüketimini azaltacağı yerde artırdığını belitmiş ve Kasım ayı tüketiminin bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 6,5 düzeyinde rekor artış gösterdiğini ve 22,7 milyar kilowatt saat ile en yüksek düzeye ulaştığını açıklamıştır. Kaldı ki, bu uygulama sonunda geçen süre içinde tasarruf yapılıp yapılmadığı dahi belli değildir. Bu uygulamaya esas teşkil eden, ancak ne hikmetse gizli tutulan raporun da kamuoyu ile paylaşılmamış olması düşündürücüdür.”
"Türkiye’de 1973 yılından 2016 yılına kadar yapılan bilimsel açıklamalara göre kış ve yaz saati uygulamasının ülkemizin enerji tasarrufuna katkı sağladığı açılanırken, 2016 yılında bunun tam tersi bir açıklama ile kış saati uygulamasından vazgeçilmesi halinde daha fazla tasarruf edileceği söylenmeye başlanmıştır. Taban tabana zıt olan son tezi o günden bu yana doğrulayan bir çalışma mevcut değildir. Sadece İTÜ’nün sonuçlarına göre yüzde 1,95’lik tasarruf sağlandığı açıklansa da, bu diğer bilimsel çalışmalarla teyit edilememiştir."
Son olarak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, sabit saat uygulamasıyla 5 yılda 6 milyar TL tasarruf edildiğini savunarak, "Bugünlerde tekrar bu işleri gündeme getirmek isteyenler var. Lütfen herkes kendi işiyle meşgul olsun" dedi.
Fakat bilimsel verilerle tasarruf sağladığı kanıtlanamayan uygulama; tüketim artışını ve israfı beraberinde getirdi.
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İstanbul Şube Müdürü Ali Fuat Aydın, işin ekonomik ve teknik boyutunu Cumhuriyet'e anlattı.
İlk olarak kalıcı yaz saati uygulamasının tanımını yapan Aydın, şöyle konuştu:
“Kalıcı yaz saati uygulaması, normal zamanlarda 30 derecelik boylama göre GMT+2 saat dilimi kullanılırken sadece yaz aylarında, Mart sonu ve Ekim sonu aralığında 5 ay boyunca, saatlerin 1 saat ileri alınması suretiyle kullanılan 45 derecelik boylama uygun GMT+3 saat dilimi kullanımı uygulamasının kaldırılarak sürekli olarak GMT+3 saat diliminin kullanılması anlamına gelmektedir.”
“Söz konusu uygulama ile özellikle batıya doğru gidildikçe GMT+3’ün kış aylarında da uygulanması ile sabah karanlık ve alacakaranlıkta uyanıp işlerine, okullarına giden yurttaşlarımız akşam saatlerinde de yine karanlık ve alacakaranlıkta kalmaktadır” diyen Aydın, “Bu durumun trafik, psikoloji, enerji tüketimi, kamu güvenliği gibi pek çok konuda olumsuz etki yaptığı bilinmektedir” diye konuştu.
Yaz saati uygulamasındaki 'inatlaşmaya’ değinen Aydın, “İşin içinde ve arka planında bilimsel olmayan yol ve karanlık fikirler var. ‘Ben yaptım oldu!’ anlayışı sergileniyor. Fransa, Almanya, İngiltere, İtalya başta olmak üzere yanı başımızda bulunan tüm Avrupa, gün ışığından daha fazla yararlanmak ve enerji tasarrufu yapmak için yaz saati ve kış saatinde yarar görüp birlikte uygulamasını yapıyor. Ülkemizde ise sadece kış saati uygulamasına son verilmiyor, yaz saati uygulaması kalıcı hale getirilerek Türkiye bulunduğu saat diliminden, Avrupa ülkeleri ile özellikle ticari, ekonomik entegrasyon avantajı göz ardı edilerek doğuya kaydırılıyor” dedi.
Aydın, “Mühendislik bilimi ile açıklanamayacak bu durumun daha çok siyasi olduğunu, arka planda Türkiye'nin Avrupa ülkelerinden farklı olduğu algısını oluşturmak olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.
“Tüketim verilerine bakıldığında özellikle uygulamanın başladığı yıl sonrasında aynı dönemde tüketim verilerinde artış olduğu görülmekte, bu da tasarruf edildiği iddialarını desteklememektedir” diyen Aydın, “Her ne kadar tüketimdeki artışın sanayideki büyümeye bağlı olarak gerçekleştiği ifade ediliyorsa da bu iddia edilen büyümenin sanayi üretim değerlerine yansımadığı da görülüyor. Resmi verilere göre kalıcı yaz saati uygulamasının yapıldığı kış aylarında bir önceki yıla göre toplamda elektrik tüketiminde 7.1 milyar kilovat saatlik artış yaşanmış, uygulamanın ilk yılında kış saatine dönülmeyen 5 ayda Türkiye'nin toplam enerji tüketimi yüzde 12.6 artmıştır. Dahası söz konusu dönemde elektrik tüketimini önemli ölçüde etkileyecek kadar sanayi üretiminde bir büyüme söz konusu olmamıştır” ifadelerini kullandı.
Aydın, sözlerine şöyle devam etti:
“TÜİK verilerine göre; sanayi üretim artışı Kasım 2016'da bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2.7, Aralık 2016'da yüzde 1.3, Ocak 2017'de yüzde 2.6'da kalmıştır. Şubat 2017'de ise yüzde 0.4 gerilemiş, Mart 2017'de de yalnızca yüzde 2.8 artış görülmüştür. Öte yandan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nı ve İTÜ Rektörlüğü'nü, elektrik piyasasını gözeten, yurttaşları ve sanayiciyi yok sayan, yaz saatinin kalıcılaştırılması uygulamasına gerekçe gösterilen raporları, kamuoyuna açıklamaya davet ediyoruz. Bu uygulamaya esas teşkil eden ancak ne hikmetse gizli tutulan raporun da kamuoyu ile paylaşılmamış olması düşündürücüdür.”
Bu uygulama ile asıl olarak kimlerin cebine para girmiş olabileceğine değinen Aydın, “Uygulamanın başlaması ile tüketim artmış olduğundan doğal olarak elektrik üretim şirketleri daha fazla üretip satmış; dağıtım şirketleri daha fazla elektrik satmış; üreticiler ve dağıtım şirketleri kar etmiş görünüyor. Bu konuda da doğrudan bir veri paylaşılmıyor” diye konuştu.
“Saat dilimi uygulamasında hedef, özellikle mesai saatleri açısından başlangıç ve bitiş zamanlarının gündüz saatlerine denk getirip güneş ışığından faydalanmak ve aydınlatma kullanmak durumunda kalmamak olmalı” diyen Aydın, “Önceki uygulamada kış aylarında GMT+2, yaz aylarında GMT+3 uygulanması doğu illerinde güneşin mesai bitiminden önce batmasına neden oluyordu. Ancak enerji tüketimi ve yaşayan nüfus açısından batıda daha büyük bir yoğunluk olduğu bilindiğinden GMT+3 uygulaması batıda yaşayan yurttaşlarımızın bu konuda mağdur olmalarına yol açtı. Bu konuda ülkemizde 2 farklı saat dilimi kullanılması veya Fatsa'dan geçen GMT+2,5 saat diliminin kullanılması tüm olumsuz koşulların büyük ölçüde giderilmesine daha çok katkı sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.