Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası “2017-2018 Eğitim Öğretim Yılı Sonunda Eğitimin Durumu” raporunda eğitimde ticarileşme, sınav sistemlerinin değişmesi, özel öğretim payının artması, güvencesiz iş sorunlarına dikkat çekti
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası “2017-2018 Eğitim Öğretim Yılı Sonunda Eğitimin Durumu” raporunu bugün Ankara’daki Genel Merkezinde düzenlenen basın toplantısıyla açıkladı. Merkez Yürütme Kurulu üyelerinin katılımıyla düzenlenen basın toplantısında konuşan Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, 18 milyona yakın öğrenci, 904 bin 679’u öğretmen olmak üzere, 1 milyonu aşkın eğitim emekçisi açısından zorlu bir eğitim öğretim yılının tamamlandığını söyledi.
16 yıllık AKP iktidarı süresince Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilk kez bu yıl, eğitim öğretim yılına ilişkin örgün eğitim istatistiklerini yayınlamadığını ifade eden Aydoğan, bunun da AKP’nin yıllar içinde eğitimin kamusal niteliğini nasıl adım adım tasfiye ettiğinin 24 Haziran seçimlerine giderken tartışılmak istenmediğini gösterdiğini belirtti.
Raporda eğitim politikalarındaki sorunların yanı sıra sınav sistemlerindeki değişikliklerin yeni mağduriyetler yarattığına, eğitimde güvencesiz istihdama dikkat çekildi.
“Eğitim sisteminde ticarileşme”
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Raporda eğitim sisteminde öne çıkan sorunlar şöyle yer aldı:
* 2017/18 eğitim öğretim yılı, eğitim sisteminde yaşanan ticarileştirme ve eğitimi dinselleştirme adına hayata geçirilen politikaların daha da belirgin hale geldiği bir dönem oldu.
* İkili öğretim, niteliksiz eğitim hizmeti, eğitimin özelleştirilmesi, kalabalık sınıflar, karma eğitim karşıtı uygulamalar, çocukların örgün eğitim sistemi dışına itilmesi, çocukların barınmak zorunda bırakıldıkları yerlerde taciz ve istismara uğraması, taşımalı eğitim, altyapısı bozuk okullar, okullarda öğretmenlere yönelik olarak yaşanan şiddetin artması, yine çocukların dini cemaat ve vakıfların kreşlerine ve yurtlarına yönlendirilmesi, Öğretmen Strateji Belgesi ile öğretmenlerin mesleki gelişimine yönelik piyasacı müdahaleler, mülakata dayalı sözleşmeli öğretmenlik, ataması yapılmayan öğretmenler gibi sorunlar 2017-2018 eğitim öğretim yılında öne çıkan temel başlıklar oldu.
“Kütüphanesi olmayan okul oranı yüzde 61”
* 2017-2018 eğitim öğretim yılında okul öncesi ve yaygın eğitim kurumları hariç, ülke genelinde 54 bin 434 resmi devlet okulu var. 4+4+4 sonrasında zorunlu eğitim süresinin 12 yıla çıktığı iddia edilmesine rağmen, ortalama eğitim süresi yedi buçuk yılda kaldı.
* Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre ikili eğitim yapılan okul oranı yüzde 25,71 ve her dört okuldan birinde ikili eğitim yapılıyor.
* Türkiye’de spor salonu bulunan okul oranı sadece yüzde 13 ve okulların yüzde 87’sinde spor salonu yoktur. Kütüphanesi olmayan okul oranı yüzde 61; çok amaçlı salonu olmayan okulların oranı yüzde 62.
“Değişen sınav sistemi ve yeni mağduriyetler”
* Sınav sisteminde yaşanan değişiklikleri yeni mağduriyetler yarattı. TEOG yerine yeni ortaöğretime geçiş sistemi getirildi. MEB’in ‘sınavı kaldıracağız’ söylemiyle başlayan ve devamında gelen çelişkili açıklamalar, yerleştirme kılavuzunun açıklanmamasıyla öğrencilerin ve velilerin ne ile karşılaşacaklarını bilmedikleri bir liseye geçiş sistemi ortaya çıktı. Sınav yerleştirme kılavuzunun seçim sonrasına, öğrenci ve veliler açısından yaratılan kaosun devam edeceğini gösterdi.
“Özel öğretim”
* OECD’nin Eğitime Bir Bakış 2017 Raporu’na göre; OECD ülkeleri ortalamasına göre ilkokuldan üniversiteye kadar geçen eğitim süresinde öğrenci başına yapılan yıllık harcama 10 bin 759 dolar. Türkiye, ilkokuldan üniversiteye kadar öğrenci başına yaptığı yıllık ortalama dört bin 259 dolarlık eğitim harcamasıyla Meksika (üç bin 703 dolar) ile birlikte öğrenci başına yapılan yıllık eğitim harcamasının en düşük olduğu iki ülkeden biri.
* MEB’in 2017 Yılı Performans Programı’na göre; okul öncesi eğitimde özel öğretimin payı yüzde 16,5; ilkokulda özel öğretimin payı yüzde 4,7; ortaokulda özel öğretimin payı yüzde 5,8; ortaöğretimde ise özel öğretimin payı yüzde 12,2’ye ulaştı.
“İmam hatip okulları artıyor, öğrenci sayısı düşüyor”
* 4+4+4 öncesinde 2011-2012 eğitim-öğretim yılında 537 imam hatip lisesinde (İHL) 268 bin 245 öğrenci varken 2015-2016 eğitim-öğretim yılına kadar okul ve öğrenci sayısı arttı, son iki yılda ise okul sayısı 336 artmasına rağmen öğrenci sayısının yüzde 10 azaldığı görüldü.
* 2017/2018 eğitim öğretim yılında okul öncesi eğitimde öğrenci başına bin 673 TL; ilköğretime (ilkokul+ortaokul) öğrenci başına dört bin 326 TL; genel ortaöğretimde öğrenci başına altı bin 153 TL; mesleki ve teknik ortaöğretimde öğrenci başına yedi bin 504 TL ayrılırken, imam hatip liselerinde okuyan öğrenci başına 12 bin 707 TL ayrıldı.
“Performans, angarya, güvencesizlik”
* MEB’in pilot illerde başlattığı İlkokullarda Yetiştirme Programı (İYEP) kapsamında yapılan re’sen görevlendirmeler, çeşitli kurs, proje ve protokol etkinliklerine bağlı çalışmalara zorunlu katılım, ev ziyaretleri, eğitim koçluğu, birden fazla nöbet tutmaya zorlama, öğrenci servis araçlarının kontrolü ve öğrencilere nezaret edilmesi vb. gibi doğrudan öğretmenlik mesleğinin icrası ile ilgili olmayan çok sayıda angarya iş, öğretmenlerin sınıf içindeki asli görevlerini yapmalarını engeller hale geldi.
* 2017 verilerine göre ücretli çalıştırılan öğretmen sayısı; 81 ilde 63 bin 829. Ücretli öğretmenlerin 27 bin 409’u eğitim fakültesi mezunu, 27 bin 936’sı lisans mezunu (eğitim fakültesi hariç), 8 bin 484’ü ön lisans mezunu.
Talepler
"Laik, bilimsel, anadilinde, eşit, ayrımcısız eğitim"
Eğitim Sen raporda şu taleplere yer verdi:
* Toplumun bütün bireylerinin kamusal, laik, bilimsel, anadilinde, eşit, ücretsiz ve cins ayrımcı olmayan bir şekilde eğitim hakkından yararlanması sağlanmalıdır.
* Cinsiyetçi, gerici ve piyasacı öğretim programlarına son verilerek, tüm öğrenciler için çağdaş ve bilimsel öğretim programları uygulanmalı, toplumsal cinsiyet eğitimi zorunlu olmalıdır.
* 4+4+4 kesintili temel ve zorunlu eğitim uygulaması sonucunda, eğitimine ara vermek durumunda kalan, çocuk işçi veya çocuk yaşta evli olma ikilemine sıkıştırılan tüm çocukların yeniden eğitim sistemi içine çekilmesi sağlanmalıdır.
"Nitelikli-niteliksiz okul ayrımına son"
* 16 yılda 6 Milli Eğitim Bakanı ve beş defa sistem değiştirerek, öğrencileri mağdur eden bir yaklaşımın oluşturduğu hasarı onarmak için acil ve somut adımlar atılmasını talep ediyoruz. Okulların nitelikli-niteliksiz olarak ayrılmadığı, tüm öğrencilerin eğitim hakkından eşit yararlandığı bir eğitim sistemi talep ediyoruz.
* Öğretmen ve öğrencilerin kullandığı ders araçlarının içeriği bilim dışı hurafelerden ve dogmalardan arındırılmalıdır.
"Piyasi merkezleri politikalar terk edilmeli"
* Okulları ticarethane, öğrencileri müşteri haline getiren piyasa merkezli eğitim politikaları derhal terk edilmelidir.
* Kamu kaynaklarının özel okullara teşvik adı altında aktarılmasına son verilmeli, tüm okullara bütçe ve ihtiyacı kadar ödenek ayrılmalıdır.
* MEB’in Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere, her türlü dini vakıf ve derneklerle yapılan işbirlikleri sona erdirilmeli, okullarımız bilimin, özgürlüklerin ve eleştirel düşüncenin mekanları haline getirilmelidir.
"KHK ile ihraç edilenler görevine iade edilmeli"
* Okullar, öğretmenler ve öğrenciler kimsenin projesi olmamalı, proje okullarından öğretmenler sürgün edilmemeli ve bu okullarda siyasal kadrolaşmaya son verilmelidir.
* OHAL KHK’leri ile haksız ve hukuksuz şekilde kamu görevinden ihraç edilen eğitim ve bilim emekçileri görevlerine iade edilmelidir.
* Her tür baskıcı ve antidemokratik uygulamanın gerekçesi haline getirilen OHAL uygulaması derhal kaldırılmalıdır.
* Eğitimde ve toplumsal yaşamda ciddi bir sorun olan çocuk istismarına karşı etkin ve sonuç alıcı adımlar atılmalıdır.
* Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik uygulamasına son verilmeli, tüm öğretmenlerin kadrolu istihdamı esas olmalı, ataması yapılmayan öğretmenlerin atama sorunları derhal çözülmelidir.
* Kamu emekçilerinin uzunca bir süredir beklediği 3600 ek gösterge sadece seçim vaadi olarak kalmamalı, mümkün olan en kısa sürede herkesi kapsayacak şekilde hayata geçirilmelidir.
"Performansa son"
* Çalışma yaşamında sürekli ayrımcı uygulamalarla karşı karşıya olan kadın eğitim emekçileri açısından başta görevde yükselme ve unvan değişiklikleri olmak üzere, çalışma yaşamında uygulanan ayrımcılığa, mobbing ve şiddete son verilmelidir.
* Eğitim kurumlarında tüm ebeveynlerin en temel hakkı olan “kreş hakkı” için gerekli adımlar atılmalıdır.
* Genelde tüm kamuda uygulanması planlanan, özelde de öğretmenlere yönelik olarak hayata geçirilmek istenen zorunlu performans taslağı derhal geri çekilmeli, öğretmenlerin statüsünün geliştirilmesi için gerekli adımlar atılmalıdır.
"Atamada liyakat"
* Eğitimin her kademesinde eğitim yöneticisi, ilk ataması yapılan veya proje okuluna öğretmen belirlenirken liyakat yerine mülakatın bir yöntem olarak kullanılmaması; yöneticilerin, öğretmenlerin ve tüm personelin liyakat ilkesi temel alınarak, bilimsel ve adil ölçülere göre atanması sağlanmalıdır.
* Bütçeden eğitime ayrılan pay başlangıç olarak en az iki kat arttırılmalı, kamu okullarının tüm gereksinimleri velilerden toplanan paralarla değil, genel bütçeden karşılanmalıdır.
* Kapatılan köy okullarının yeniden açılması ve tüm köy çocuklarının okula erişimi sağlanmalıdır. Hepimizi derinden etkileyen yeni Aladağ vakaları yaşanmaması için tüm öğrencilerimizin kamusal eğitim ve barınma hakkından ayrımsız yararlanması sağlanmalıdır.
* Ebeveyn izinleri artırılmalı, doğum izninde bir yıl dönüşümsüz, ücretli ebeveyn izni uygulaması hayata geçirilmelidir.
* Evinden, ülkesinden ayrılmak zorunda kalan mülteci ve göçmen çocukların eğitime erişimleri sağlanmalıdır.
* Okulların ve üniversitelerin özgürce bilim üretilen, özgürlük alanlarına dönüşmesi için gerekli adımlar atılmalıdır.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası “2017-2018 Eğitim Öğretim Yılı Sonunda Eğitimin Durumu” raporunu bugün Ankara’daki Genel Merkezinde düzenlenen basın toplantısıyla açıkladı. Merkez Yürütme Kurulu üyelerinin katılımıyla düzenlenen basın toplantısında konuşan Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, 18 milyona yakın öğrenci, 904 bin 679’u öğretmen olmak üzere, 1 milyonu aşkın eğitim emekçisi açısından zorlu bir eğitim öğretim yılının tamamlandığını söyledi.
16 yıllık AKP iktidarı süresince Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilk kez bu yıl, eğitim öğretim yılına ilişkin örgün eğitim istatistiklerini yayınlamadığını ifade eden Aydoğan, bunun da AKP’nin yıllar içinde eğitimin kamusal niteliğini nasıl adım adım tasfiye ettiğinin 24 Haziran seçimlerine giderken tartışılmak istenmediğini gösterdiğini belirtti.
Raporda eğitim politikalarındaki sorunların yanı sıra sınav sistemlerindeki değişikliklerin yeni mağduriyetler yarattığına, eğitimde güvencesiz istihdama dikkat çekildi.
“Eğitim sisteminde ticarileşme”
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Raporda eğitim sisteminde öne çıkan sorunlar şöyle yer aldı:
* 2017/18 eğitim öğretim yılı, eğitim sisteminde yaşanan ticarileştirme ve eğitimi dinselleştirme adına hayata geçirilen politikaların daha da belirgin hale geldiği bir dönem oldu.
* İkili öğretim, niteliksiz eğitim hizmeti, eğitimin özelleştirilmesi, kalabalık sınıflar, karma eğitim karşıtı uygulamalar, çocukların örgün eğitim sistemi dışına itilmesi, çocukların barınmak zorunda bırakıldıkları yerlerde taciz ve istismara uğraması, taşımalı eğitim, altyapısı bozuk okullar, okullarda öğretmenlere yönelik olarak yaşanan şiddetin artması, yine çocukların dini cemaat ve vakıfların kreşlerine ve yurtlarına yönlendirilmesi, Öğretmen Strateji Belgesi ile öğretmenlerin mesleki gelişimine yönelik piyasacı müdahaleler, mülakata dayalı sözleşmeli öğretmenlik, ataması yapılmayan öğretmenler gibi sorunlar 2017-2018 eğitim öğretim yılında öne çıkan temel başlıklar oldu.
“Kütüphanesi olmayan okul oranı yüzde 61”
* 2017-2018 eğitim öğretim yılında okul öncesi ve yaygın eğitim kurumları hariç, ülke genelinde 54 bin 434 resmi devlet okulu var. 4+4+4 sonrasında zorunlu eğitim süresinin 12 yıla çıktığı iddia edilmesine rağmen, ortalama eğitim süresi yedi buçuk yılda kaldı.
* Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre ikili eğitim yapılan okul oranı yüzde 25,71 ve her dört okuldan birinde ikili eğitim yapılıyor.
* Türkiye’de spor salonu bulunan okul oranı sadece yüzde 13 ve okulların yüzde 87’sinde spor salonu yoktur. Kütüphanesi olmayan okul oranı yüzde 61; çok amaçlı salonu olmayan okulların oranı yüzde 62.
“Değişen sınav sistemi ve yeni mağduriyetler”
* Sınav sisteminde yaşanan değişiklikleri yeni mağduriyetler yarattı. TEOG yerine yeni ortaöğretime geçiş sistemi getirildi. MEB’in ‘sınavı kaldıracağız’ söylemiyle başlayan ve devamında gelen çelişkili açıklamalar, yerleştirme kılavuzunun açıklanmamasıyla öğrencilerin ve velilerin ne ile karşılaşacaklarını bilmedikleri bir liseye geçiş sistemi ortaya çıktı. Sınav yerleştirme kılavuzunun seçim sonrasına, öğrenci ve veliler açısından yaratılan kaosun devam edeceğini gösterdi.
“Özel öğretim”
* OECD’nin Eğitime Bir Bakış 2017 Raporu’na göre; OECD ülkeleri ortalamasına göre ilkokuldan üniversiteye kadar geçen eğitim süresinde öğrenci başına yapılan yıllık harcama 10 bin 759 dolar. Türkiye, ilkokuldan üniversiteye kadar öğrenci başına yaptığı yıllık ortalama dört bin 259 dolarlık eğitim harcamasıyla Meksika (üç bin 703 dolar) ile birlikte öğrenci başına yapılan yıllık eğitim harcamasının en düşük olduğu iki ülkeden biri.
* MEB’in 2017 Yılı Performans Programı’na göre; okul öncesi eğitimde özel öğretimin payı yüzde 16,5; ilkokulda özel öğretimin payı yüzde 4,7; ortaokulda özel öğretimin payı yüzde 5,8; ortaöğretimde ise özel öğretimin payı yüzde 12,2’ye ulaştı.
“İmam hatip okulları artıyor, öğrenci sayısı düşüyor”
* 4+4+4 öncesinde 2011-2012 eğitim-öğretim yılında 537 imam hatip lisesinde (İHL) 268 bin 245 öğrenci varken 2015-2016 eğitim-öğretim yılına kadar okul ve öğrenci sayısı arttı, son iki yılda ise okul sayısı 336 artmasına rağmen öğrenci sayısının yüzde 10 azaldığı görüldü.
* 2017/2018 eğitim öğretim yılında okul öncesi eğitimde öğrenci başına bin 673 TL; ilköğretime (ilkokul+ortaokul) öğrenci başına dört bin 326 TL; genel ortaöğretimde öğrenci başına altı bin 153 TL; mesleki ve teknik ortaöğretimde öğrenci başına yedi bin 504 TL ayrılırken, imam hatip liselerinde okuyan öğrenci başına 12 bin 707 TL ayrıldı.
“Performans, angarya, güvencesizlik”
* MEB’in pilot illerde başlattığı İlkokullarda Yetiştirme Programı (İYEP) kapsamında yapılan re’sen görevlendirmeler, çeşitli kurs, proje ve protokol etkinliklerine bağlı çalışmalara zorunlu katılım, ev ziyaretleri, eğitim koçluğu, birden fazla nöbet tutmaya zorlama, öğrenci servis araçlarının kontrolü ve öğrencilere nezaret edilmesi vb. gibi doğrudan öğretmenlik mesleğinin icrası ile ilgili olmayan çok sayıda angarya iş, öğretmenlerin sınıf içindeki asli görevlerini yapmalarını engeller hale geldi.
* 2017 verilerine göre ücretli çalıştırılan öğretmen sayısı; 81 ilde 63 bin 829. Ücretli öğretmenlerin 27 bin 409’u eğitim fakültesi mezunu, 27 bin 936’sı lisans mezunu (eğitim fakültesi hariç), 8 bin 484’ü ön lisans mezunu.
Talepler
"Laik, bilimsel, anadilinde, eşit, ayrımcısız eğitim"
Eğitim Sen raporda şu taleplere yer verdi:
* Toplumun bütün bireylerinin kamusal, laik, bilimsel, anadilinde, eşit, ücretsiz ve cins ayrımcı olmayan bir şekilde eğitim hakkından yararlanması sağlanmalıdır.
* Cinsiyetçi, gerici ve piyasacı öğretim programlarına son verilerek, tüm öğrenciler için çağdaş ve bilimsel öğretim programları uygulanmalı, toplumsal cinsiyet eğitimi zorunlu olmalıdır.
* 4+4+4 kesintili temel ve zorunlu eğitim uygulaması sonucunda, eğitimine ara vermek durumunda kalan, çocuk işçi veya çocuk yaşta evli olma ikilemine sıkıştırılan tüm çocukların yeniden eğitim sistemi içine çekilmesi sağlanmalıdır.
"Nitelikli-niteliksiz okul ayrımına son"
* 16 yılda 6 Milli Eğitim Bakanı ve beş defa sistem değiştirerek, öğrencileri mağdur eden bir yaklaşımın oluşturduğu hasarı onarmak için acil ve somut adımlar atılmasını talep ediyoruz. Okulların nitelikli-niteliksiz olarak ayrılmadığı, tüm öğrencilerin eğitim hakkından eşit yararlandığı bir eğitim sistemi talep ediyoruz.
* Öğretmen ve öğrencilerin kullandığı ders araçlarının içeriği bilim dışı hurafelerden ve dogmalardan arındırılmalıdır.
"Piyasi merkezleri politikalar terk edilmeli"
* Okulları ticarethane, öğrencileri müşteri haline getiren piyasa merkezli eğitim politikaları derhal terk edilmelidir.
* Kamu kaynaklarının özel okullara teşvik adı altında aktarılmasına son verilmeli, tüm okullara bütçe ve ihtiyacı kadar ödenek ayrılmalıdır.
* MEB’in Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere, her türlü dini vakıf ve derneklerle yapılan işbirlikleri sona erdirilmeli, okullarımız bilimin, özgürlüklerin ve eleştirel düşüncenin mekanları haline getirilmelidir.
"KHK ile ihraç edilenler görevine iade edilmeli"
* Okullar, öğretmenler ve öğrenciler kimsenin projesi olmamalı, proje okullarından öğretmenler sürgün edilmemeli ve bu okullarda siyasal kadrolaşmaya son verilmelidir.
* OHAL KHK’leri ile haksız ve hukuksuz şekilde kamu görevinden ihraç edilen eğitim ve bilim emekçileri görevlerine iade edilmelidir.
* Her tür baskıcı ve antidemokratik uygulamanın gerekçesi haline getirilen OHAL uygulaması derhal kaldırılmalıdır.
* Eğitimde ve toplumsal yaşamda ciddi bir sorun olan çocuk istismarına karşı etkin ve sonuç alıcı adımlar atılmalıdır.
* Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik uygulamasına son verilmeli, tüm öğretmenlerin kadrolu istihdamı esas olmalı, ataması yapılmayan öğretmenlerin atama sorunları derhal çözülmelidir.
* Kamu emekçilerinin uzunca bir süredir beklediği 3600 ek gösterge sadece seçim vaadi olarak kalmamalı, mümkün olan en kısa sürede herkesi kapsayacak şekilde hayata geçirilmelidir.
"Performansa son"
* Çalışma yaşamında sürekli ayrımcı uygulamalarla karşı karşıya olan kadın eğitim emekçileri açısından başta görevde yükselme ve unvan değişiklikleri olmak üzere, çalışma yaşamında uygulanan ayrımcılığa, mobbing ve şiddete son verilmelidir.
* Eğitim kurumlarında tüm ebeveynlerin en temel hakkı olan “kreş hakkı” için gerekli adımlar atılmalıdır.
* Genelde tüm kamuda uygulanması planlanan, özelde de öğretmenlere yönelik olarak hayata geçirilmek istenen zorunlu performans taslağı derhal geri çekilmeli, öğretmenlerin statüsünün geliştirilmesi için gerekli adımlar atılmalıdır.
"Atamada liyakat"
* Eğitimin her kademesinde eğitim yöneticisi, ilk ataması yapılan veya proje okuluna öğretmen belirlenirken liyakat yerine mülakatın bir yöntem olarak kullanılmaması; yöneticilerin, öğretmenlerin ve tüm personelin liyakat ilkesi temel alınarak, bilimsel ve adil ölçülere göre atanması sağlanmalıdır.
* Bütçeden eğitime ayrılan pay başlangıç olarak en az iki kat arttırılmalı, kamu okullarının tüm gereksinimleri velilerden toplanan paralarla değil, genel bütçeden karşılanmalıdır.
* Kapatılan köy okullarının yeniden açılması ve tüm köy çocuklarının okula erişimi sağlanmalıdır. Hepimizi derinden etkileyen yeni Aladağ vakaları yaşanmaması için tüm öğrencilerimizin kamusal eğitim ve barınma hakkından ayrımsız yararlanması sağlanmalıdır.
* Ebeveyn izinleri artırılmalı, doğum izninde bir yıl dönüşümsüz, ücretli ebeveyn izni uygulaması hayata geçirilmelidir.
* Evinden, ülkesinden ayrılmak zorunda kalan mülteci ve göçmen çocukların eğitime erişimleri sağlanmalıdır.
* Okulların ve üniversitelerin özgürce bilim üretilen, özgürlük alanlarına dönüşmesi için gerekli adımlar atılmalıdır.