Sosyalist Cumhuriyet Partisi Gaziantep İl Başkanı Murat Soycan , Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek'in açıkladığı tasarruf tedbirlerini değerlendirdi.
Soycan, “22 yıldır emperyalist örgütlerin arzuladığı çizgide at sürerek Cumhuriyetin yarattığı nimetleri yok eden, milli ekonominin direnç noktalarını tasfiye eden AKP iktidarı, yarattığı yıkıntının kendisini de götürmek üzere olduğunu görmenin telaşı içerisindedir” dedi.
Soykan şöyle konuştu: Vahşi kapitalizmin piyasacı havuzlarında yeşertilen AKP, ekonomik felaketi düzeltmenin, Atatürk’ün planlı, halkçı ve kamucu programı ile olacağını göremeyecek kadar kapitalist sisteme hapsolmuş durumdadır.
2003 yılından başlayarak 2005, 2006, 2007, 2008 ve 2017’de “6 ayrı tasarruf genelgesi” ile yayınladı, ancak bir yandan da özelleştirmeleri hızlandırdı, 22 Ocak 2002’de çıkarılan Kamu İhale Yasasını, iktidarı boyunca 192 kez değiştirdi, kamunun yağmalanmasına ortam hazırladı.
13 Mayıs 2024 tarihli ‘Kamuda Tasarruf Ve Verimlilik Paketi’nin de ilaç olmayacağı çok açık. Tersine Paket, ihale ve özelleştirme yağmasının yarattığı krizi, emekçilerin sırtına yıkma niyetidir.
Tasarruf Paketi, hem ayyuka çıkan kimi çürümeleri itiraf ediyor, hem de tasarrufu sadece bunlarla sınırlı tutuyor.
Örneğin, “taşıt sayısı ve kullanımına standartlar getirme” derken, AKP iktidarının kamuda araç savurganlığı itiraf ediliyor.
“Bütçe dışı kaynaklardan taşıt kullanımının izne tabi tutulması ve kanunla izin verilenler hariç yabancı menşeili araç kullanımı” derken, bütçe dışı kaynakların kullanıldığı, izin verilmeyen yabancı arabaların alındığı, lüks ve şatafat uğruna yasaların bile çiğnendiği itiraf ediliyor.
“İhtiyaç fazlası araç” vurgusu yapılırken, “devlet malı deniz” zihniyeti itiraf ediliyor.
“Kamu alımlarının DMO aracılığıyla yapılmasının esas olması gerektiği” uyarısı yapılırken, Devlet Malzeme Ofisi’nin devre dışı bırakılarak kamunun zarara uğratıldığı itiraf ediliyor.”
“Makine ve teçhizatın ekonomik ömrü tamamlanmadan elden çıkarılmaması” uyarısında, devletin vicdansızca yönetildiğine işaret edilmektedir.
“Tek seferlik gelirlere dayalı kalıcı harcama programı yapılmaması” uyarısı, kamu yararı önceliğinin kalmadığı, devletin keyfiyetle ve iş bilmez şekilde yönettiği itiraf ediliyor.
“Kamudaki yönetim kurulu üyeleri sadece bir yerden yönetim kurulu ücreti alabilecek, ücretlere üst sınır getireceğiz” niyeti, çürümenin hangi boyuta çıktığının itirafıdır. 5, 10, hatta 13 ayrı yerden aylık almanın toplumda yarattığı patlamayı, sakinleştirme gayretidir.
Tasarruf Paketi, yağmanın ve çürümenin anası olan özelleştirmeleri ve ihaleleri durdurmaya, stratejik kurumları yeniden kamuya kazandırmaya niyetlenmiyor. Tersine Tasarruf Paketi, özelleştirmeleri ve ihaleleri sürdürmek niyetindedir.
AKP’nin Tasarruf Paketi, “devletin yapabileceği işler ihaleye verilemez” demiyor. Tersine, ihalecilerin beklentisine uygun olarak “192 kez değiştirdikleri Kamu İhale Yasasını, bir kez daha değiştirmeyi amaçlıyor.
AKP’nin tasarruf Paketi, “KİT'lerde yönetişim reformu” yapacaklarından söz ediyor. Elde kalan son KİT’leri de piyasalaştıracak, kapitalizmin sıradan figüranına dönüştürecekler.
Tasarruf Paketi, “Savunma ve güvenlik hariç, lojman ve sosyal tesisler ekonomiye kazandırılacak” diyor. “Ekonomiye kazandırmayı” sadece satmak, kapatmak olarak anlayan AKP, bunları da ekonomiye kazandıracak (!). En son 2020’de zamanın Hazine ve Maliye Bakanı Berat Akbayrak lojmanları “ekonomiye kazandırmış”, kamu personelini sokağa atmış, yüzlerce lojmanı satıp savurmuştu.
AKP iktidarı 22 yılda şunları yaptı:
Kamu kurumlarını satarak ya da kapatarak ulusal ekonomiyi tasfiye etmek!
Emperyalist tekellerin ulusal pazarı talan edebilmesi için elverişli zemin yaratmak.
Kapitalizmin ve yabancı tekellerin daha çok kazanması için ücretleri bastırmak, grevleri yasaklamak.
Taşeron işçiliği, uzaktan, yarı zamanlı, çağrı usulü ve kiralık işçilik gibi çalışma biçimleri yaratarak, işgücü piyasasını, işçilerin birliğini ve sınıf bilincini parçalamak.
Emeklilik süresini ve emeklilerin yaşam biçimini emperyalist örgütlerin arzusuna göre değiştirmek.
7. Tasarruf Paketi’nde de AKP, krizi emekçilerin sırtına yıkmayı amaçlıyor.
“Servisleri kaldırmak” istiyor. Yollarda araç kovalayan işçi ve memur, saatler süren yolculuklarda bitap düşmüş halde varacak işine veya evine.
“Yeni personel alımını sadece emekli olanla sınırlayarak” hem doğacak işgücü açığını bir kişiye birden fazla iş yükleyerek kapatmaya kalkacak, hem de işsizler ordusunu büyütecek.
“Kamuda esnek ve uzaktan çalışma modellerini daha da geliştireceğiz” diyor. Örgütlenme olanağı, sınıf bilinci ve haklarını savunma yeteneği körelmiş, yalnızlaşmış işçilerin yoğun emek sömürüsü olan esnek çalışmayı, daha da yaymayı planlıyor.
İktidardan umut bekleyen herkes, bu utangaç itirafnameyi incelemelidir.
Yedinci kez dağ fare doğuruyor, yine fıtratlarından vazgeçmiyorlar.
Yıkmaya çalıştıkları kamuculuktan da, ortadan kaldırdıkları planlamadan da, anlayacak kapasitede olmadıkları halkçılıktan da ders almaya yanaşmadıkları anlaşılıyor.
Kibir ve hırsları ile memleketi boğarken, kendilerini de boğuyorlar. Kasabın bıçağını yalayan kurban gibiler.
Kurtuluş, kibirden başı dönmüş mirasyedi niyetlerde değil, Atatürk’ün planlı, halkçı ve kamucu ekonomisindedir.
Sosyalist Cumhuriyet Partisi, sendikalarımızı ve emek örgütlerimizi, 1999-2008 arasında emekçilerimize ve milletimize umut olan Emek Platformu’nu, yeniden oluşturmak için bir araya gelmeye çağırıyor.
Sosyalist Cumhuriyet Partisi büyük yıkımdan çıkışın, tam bağımsızlık, laiklik, kamuculuk ve halkçılık olduğunu düşünen vatansever kuvvetleri, bir araya gelmeye çağırıyor.”