AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziantep Milletvekili Hüseyin Çelik, memlekette kan ve barut kokusu olmasın çağrısında bulundu
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziantep Milletvekili Hüseyin Çelik, "Temenni ederim ki, bu ülkede hiç kimse ölmesin. Askerimiz, polisimiz ve korucumuz da şehit olmasın, PKK'lılar da ölmesin" dedi. Çelik, Türkiye’de terörü bir sektör ve geçim kaynağı haline getirenler olduğunu, medyanın terör saldırılarını abarta abarta vererek yangına körükle gittiğini vurguladı.
Terör, polis ve askeri
tedbirlerle bitirilemez
Hüseyin Çelik, bir dizi program için geldiği Gaziantep'te gündemdeki terör konularıyla ilgili açıklamada bulundu. Çelik, hükümetin geçmiş yılların aksine terör meselesinin sadece polisiye ve askeri tedbirlerle bitmeyeceğine dair olan kararlılığını ortaya koyduğunu söyledi. Teröre karşı bir dizi tedbir alındığını dile getiren Çelik, Türkiye'de daha önce Kürt meselesiyle ilgili olarak ret, inkar ve asimilasyon denilen uygulamaların olduğunu savundu.
Terörü geçim kaynağı haline
getirenler yeniden harekete geçti
Çelik, "İnsani olan yapılması gereken ne varsa yapıldı. Eğer demokrasinin çoğulcu vasfıyla yönetilen bir ülke olduğumuzu iddia ediyorsak bunların yapılması gerekiyordu. Birilerini memnun etmek için, birilerinin hatırına bunlar yapılmadı ve yapıldı. Bütün bunlar yapıldıktan sonra terör örgütü altındaki zeminin kaydığını gördü ve kendisinin gereksiz olacağını düşünerek maalesef bunu bir sektör haline getirenler, bunu bir geçim kaynağı haline getirenler tekrar harekete geçti. Bildiğiniz gibi Türkiye'nin muhtelif yerlerinde tekrar Ramazan ayında bile saldırılar meydana geldi" dedi.
Terör, şiddet ve kaba kuvvet
insanların kendini ifade biçimi değildir
"Biz başından beri hep şunu söyledik, 21. yüzyılda, 2011 yılında terör, şiddet ve kaba kuvvet hiçbir zaman insanların kendini ifade etme biçimi değildir ve olmamalıdır" diyen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dünya değişiyor ve dünyada birçok şey değişti. Herhalde terör örgütü bunun farkında değil. Artık bu yöntemlerle sonuç alınmayacağını ve alınmadığını da bilmesi gerekiyor. Biz çok sıklıkla söyledik, kimsenin anası ağlamasın, anneler ağlamasın, gözyaşı olmasın, memlekette barut ve kan kokusu olmasın, buralar güzelliklerle anılsın ama maalesef bu olmadı. Bildiğiniz gibi biz Kürt meselesiyle terör meselesini farklı olarak değerlendiriyoruz. Türkiye'de Alevi vatandaşlarımızda var. Onların adına eline silah alıp dağa çıkan birileri yok ama biz Alevi açılımı da yaptık. Gayrimüslim vatandaşlarımız adına da aynı şeyleri yaptık. Türkiye'deki bütün etnik farklılıkların hangisinin problemi varsa bunu kendi meselemiz kabul ettik ve bunlarla ilgili bir dizi malumunuz reform ve açılımlar yaptık. Ancak bütün bunlara rağmen eğer birileri tatmin olmuyorsa ve saldırmaya devam ediyorsa dünyanın hiçbir yerinde size silahla saldırmaya gelen insanlara siz çiçek demetleriyle karşılık veremezsiniz. Kısa vadede size silahla
saldıranlara silahla mukabele edilir. Türkiye bunu yapıyor ve teröre karşı meşru müdafaa hakkı kullanılıyor. Her ülke kendi vatandaşının, kendi güvenlik güçlerinin güvenliğini de birinci elden sağlamak durumundadır."
Medya terör saldırılarını abarta
Abarta, kabarta kabarta veriyor
Temennilerinin hiç kimsenin ölmemesi olduğunu ifade eden Çelik, "Askerimiz, polisimiz ve korucumuz da şehit olmasın, PKK'lılar da ölmesin. Onların da anne babaları var. Umarız sağduyu galip olur ve herkes girdiği bu yanlış yoldan geri döner. Gelen her şehit haberi hepimizin yüreğini dağlıyor. Terör örgütünün esas amacı sabırları zorlamaktır, insanları bir şekilde başka türlü hareket etmeye zorlamaktır, infial oluşturmaktadır. Bizim bu tuzağa düşmememiz gerekiyor. Tuzağa düşersek tam da onların istediği
olur. Aslında medyamızın da bunu yapmaması lazım. Medyamız gerek şehitlerle ilgili haberi gerekse terör saldırılarını abarta abarta, kabarta kabarta verdiği zaman eminim ki bu PKK yöneticileri arkalarına yaslanıp, 'Tam da işte bizim istediğimiz buydu, tam da bunun olmasını istiyorduk. Böyle bir iklim ve atmosfer oluşsun diye gayret gösteriyorduk, bunu da sağladık' diyorlar. Bu açıdan bu konularda çok dikkatli olmalıyız” dedi.
Duygularımızı aklımızın
önüne çıkarırsak kaybederiz
Çelik, Yıllardır PKK terörü devam etmesine rağmen Türkiye'de bir Türk-Kürt çatışması olmadığını söylerken, “Çünkü Türkler ile Kürtler bin yıldır bu coğrafyada beraber yaşıyor, aynı Allah'a inanıyorlar, aynı kıbleye yöneliyorlar, aynı peygamberin ümmetidirler, aynı okullarda okuyorlar, aynı kışlada askerlik yapıyorlar, aynı fabrikada birlikte çalışıyorlar. Bizi millet haline getiren yüzlerce ortak paydamız ve müşterekimiz var. Bütün bu müştereklerden dolayı, bu manevi birliktelikten dolayı, bu kardeşlik duygularından dolayı bir türlü Türk-Kürt kavgası çıkaramadılar. İstanbul Zeytinburnu'nda sergilenen senaryo aslında oradaki eylemler işte tam da buna yönelikti. Terör örgütü her Kürt evinden mutlaka bir veya birden fazla mağdur olmasını istiyor. Çünkü bu onun etki alanı, bu propaganda alanını çok daha fazla genişletecektir. Dolayısıyla vatandaşlarımızın bütün bu olup bitenlerden sonra sırada memleketine, milletine bağlı ve samimi duygularla bu ülkede huzur içinde yaşamak isteyen Kürt vatandaşlarımız ile terör örgütünü ve terör örgütü militanlarını birbirine karıştırmaması gerekiyor. Bunu yaparsak bu ülkeye yazık ederiz. Yüreğimiz sızlıyor ama şunu unutmayalım. Eğer duygularımızı aklımızın önüne çıkarırsak kaybederiz. Duygusallık ön plana çıktığı zaman kişinin tabii ki her zaman aklına müracaat etmesi lazım. Aklın gereği neyse onu yapması lazım. Son olsun diye temenni ediyorum. İnşallah hiç kimsenin annesi ağlamaz" şeklinde konuştu. SHA
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziantep Milletvekili Hüseyin Çelik, "Temenni ederim ki, bu ülkede hiç kimse ölmesin. Askerimiz, polisimiz ve korucumuz da şehit olmasın, PKK'lılar da ölmesin" dedi. Çelik, Türkiye’de terörü bir sektör ve geçim kaynağı haline getirenler olduğunu, medyanın terör saldırılarını abarta abarta vererek yangına körükle gittiğini vurguladı.
Terör, polis ve askeri
tedbirlerle bitirilemez
Hüseyin Çelik, bir dizi program için geldiği Gaziantep'te gündemdeki terör konularıyla ilgili açıklamada bulundu. Çelik, hükümetin geçmiş yılların aksine terör meselesinin sadece polisiye ve askeri tedbirlerle bitmeyeceğine dair olan kararlılığını ortaya koyduğunu söyledi. Teröre karşı bir dizi tedbir alındığını dile getiren Çelik, Türkiye'de daha önce Kürt meselesiyle ilgili olarak ret, inkar ve asimilasyon denilen uygulamaların olduğunu savundu.
Terörü geçim kaynağı haline
getirenler yeniden harekete geçti
Çelik, "İnsani olan yapılması gereken ne varsa yapıldı. Eğer demokrasinin çoğulcu vasfıyla yönetilen bir ülke olduğumuzu iddia ediyorsak bunların yapılması gerekiyordu. Birilerini memnun etmek için, birilerinin hatırına bunlar yapılmadı ve yapıldı. Bütün bunlar yapıldıktan sonra terör örgütü altındaki zeminin kaydığını gördü ve kendisinin gereksiz olacağını düşünerek maalesef bunu bir sektör haline getirenler, bunu bir geçim kaynağı haline getirenler tekrar harekete geçti. Bildiğiniz gibi Türkiye'nin muhtelif yerlerinde tekrar Ramazan ayında bile saldırılar meydana geldi" dedi.
Terör, şiddet ve kaba kuvvet
insanların kendini ifade biçimi değildir
"Biz başından beri hep şunu söyledik, 21. yüzyılda, 2011 yılında terör, şiddet ve kaba kuvvet hiçbir zaman insanların kendini ifade etme biçimi değildir ve olmamalıdır" diyen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dünya değişiyor ve dünyada birçok şey değişti. Herhalde terör örgütü bunun farkında değil. Artık bu yöntemlerle sonuç alınmayacağını ve alınmadığını da bilmesi gerekiyor. Biz çok sıklıkla söyledik, kimsenin anası ağlamasın, anneler ağlamasın, gözyaşı olmasın, memlekette barut ve kan kokusu olmasın, buralar güzelliklerle anılsın ama maalesef bu olmadı. Bildiğiniz gibi biz Kürt meselesiyle terör meselesini farklı olarak değerlendiriyoruz. Türkiye'de Alevi vatandaşlarımızda var. Onların adına eline silah alıp dağa çıkan birileri yok ama biz Alevi açılımı da yaptık. Gayrimüslim vatandaşlarımız adına da aynı şeyleri yaptık. Türkiye'deki bütün etnik farklılıkların hangisinin problemi varsa bunu kendi meselemiz kabul ettik ve bunlarla ilgili bir dizi malumunuz reform ve açılımlar yaptık. Ancak bütün bunlara rağmen eğer birileri tatmin olmuyorsa ve saldırmaya devam ediyorsa dünyanın hiçbir yerinde size silahla saldırmaya gelen insanlara siz çiçek demetleriyle karşılık veremezsiniz. Kısa vadede size silahla
saldıranlara silahla mukabele edilir. Türkiye bunu yapıyor ve teröre karşı meşru müdafaa hakkı kullanılıyor. Her ülke kendi vatandaşının, kendi güvenlik güçlerinin güvenliğini de birinci elden sağlamak durumundadır."
Medya terör saldırılarını abarta
Abarta, kabarta kabarta veriyor
Temennilerinin hiç kimsenin ölmemesi olduğunu ifade eden Çelik, "Askerimiz, polisimiz ve korucumuz da şehit olmasın, PKK'lılar da ölmesin. Onların da anne babaları var. Umarız sağduyu galip olur ve herkes girdiği bu yanlış yoldan geri döner. Gelen her şehit haberi hepimizin yüreğini dağlıyor. Terör örgütünün esas amacı sabırları zorlamaktır, insanları bir şekilde başka türlü hareket etmeye zorlamaktır, infial oluşturmaktadır. Bizim bu tuzağa düşmememiz gerekiyor. Tuzağa düşersek tam da onların istediği
olur. Aslında medyamızın da bunu yapmaması lazım. Medyamız gerek şehitlerle ilgili haberi gerekse terör saldırılarını abarta abarta, kabarta kabarta verdiği zaman eminim ki bu PKK yöneticileri arkalarına yaslanıp, 'Tam da işte bizim istediğimiz buydu, tam da bunun olmasını istiyorduk. Böyle bir iklim ve atmosfer oluşsun diye gayret gösteriyorduk, bunu da sağladık' diyorlar. Bu açıdan bu konularda çok dikkatli olmalıyız” dedi.
Duygularımızı aklımızın
önüne çıkarırsak kaybederiz
Çelik, Yıllardır PKK terörü devam etmesine rağmen Türkiye'de bir Türk-Kürt çatışması olmadığını söylerken, “Çünkü Türkler ile Kürtler bin yıldır bu coğrafyada beraber yaşıyor, aynı Allah'a inanıyorlar, aynı kıbleye yöneliyorlar, aynı peygamberin ümmetidirler, aynı okullarda okuyorlar, aynı kışlada askerlik yapıyorlar, aynı fabrikada birlikte çalışıyorlar. Bizi millet haline getiren yüzlerce ortak paydamız ve müşterekimiz var. Bütün bu müştereklerden dolayı, bu manevi birliktelikten dolayı, bu kardeşlik duygularından dolayı bir türlü Türk-Kürt kavgası çıkaramadılar. İstanbul Zeytinburnu'nda sergilenen senaryo aslında oradaki eylemler işte tam da buna yönelikti. Terör örgütü her Kürt evinden mutlaka bir veya birden fazla mağdur olmasını istiyor. Çünkü bu onun etki alanı, bu propaganda alanını çok daha fazla genişletecektir. Dolayısıyla vatandaşlarımızın bütün bu olup bitenlerden sonra sırada memleketine, milletine bağlı ve samimi duygularla bu ülkede huzur içinde yaşamak isteyen Kürt vatandaşlarımız ile terör örgütünü ve terör örgütü militanlarını birbirine karıştırmaması gerekiyor. Bunu yaparsak bu ülkeye yazık ederiz. Yüreğimiz sızlıyor ama şunu unutmayalım. Eğer duygularımızı aklımızın önüne çıkarırsak kaybederiz. Duygusallık ön plana çıktığı zaman kişinin tabii ki her zaman aklına müracaat etmesi lazım. Aklın gereği neyse onu yapması lazım. Son olsun diye temenni ediyorum. İnşallah hiç kimsenin annesi ağlamaz" şeklinde konuştu. SHA