ANASAYFA arrow right Güncel

iyasi baskıyla ilan toplanıyor

iyasi baskıyla ilan toplanıyor
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 00.54
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 00.54
Basın, parasını halktan veya habercilikten kazanmıyor. Gazeteler, satış fiyatlarının çok üstünde maliyete sahip. Para daha ziyade nüfuz ticaretinden ve ilandan kazanılıyor. Parayı gazetecilikten kazanamayınca oyunun kuralını parayı veren belirliyor. Bu da gazeteciliği öldürüyor ve talimat gazeteciliği devreye giriyor...

Star gazetesindeki yazılarına son verilen Mehmet Altan, "28 fiubat'ta bile işsiz kalmamıştım" diyor.

Star gazetesinden kovulan Mehmet Altan, t24'e verdiği röportajda 'hükümete yakın gazetelerde işlerin nasıl yürüdüğünü' anlattı, hükümetin 'dostane eleştiriyi bile kabul edemez' hale geldiğini açıklayarak, "28 fiubat'ta bile işsiz kalmamıştım" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Zaman gazetesinin 25. yıl dönümü için yapılan törende ideal gazetecinin portresini çizdi: “Kalemini satmayan, kiralamayan, doğruyu mertçe savunup yanlışın karşısında dik duran herkesi yürekten selamlıyorum.” Ardından ekledi: “Hakarete karşı çıktık, ama eleştiriye asla. Biz yasaklayan, kısıtlayan, engelleyen bir anlayışa asla tevessül etmedik, etmiyoruz ve etmeyeceğiz.”
Başbakan’ın konuşmasından kısa bir süre önceye kadar, Prof. Dr. Mehmet Altan, Star gazetesinin başyazarlığını yapıyordu. ‹lk önce “gazetenin politikasını temsil etme unvanı”, yani başyazar konumu alındı, ardından yazı sayısı haftada 7 günden 5 güne indirildi. Son olarak, Fırat Haber Ajansı’na verdiği söyleşide söyledikleri üzerine gazete yönetimi “maksadını aştığını” yazmasını istedi. Altan, “teklifi” reddedince Star’la yolları ayrıldı.
Aslında olan yolların ayrılması değil, ayırılmasıydı! Mehmet Altan, bir ilk değil. Tutuklanan bazı gazetecilerin listesi bir yana, köşelerini arkalarında bırakmak zorunda kalan, gazete, televizyon değiştiren yazar sayısı da gün geçtikçe artıyor. Ahmet Taşgetiren, Fehmi Koru, Bekir Çoşkun, Ece Temelkuran, Banu Güven, Can Dündar, Ruşen Çakır… Liste uzatılabilir. Yine de, Mehmet Altan’ın Star’dan ayrıldığını duyduğumuzda şaşırdık. Çünkü Altan, “‹kinci Cumhuriyet”in fikir babası, 28 fiubat’a karşı çıkan, AKP’ye kuruluşundan itibaren destek veren, ‹slamcı-liberal ittifakının temsilcilerinden biri, kararlı bir “yetmez ama evet”çiydi. Geçtiğimiz hafta, Mehmet Altan’ın “alternatif medya” kaba tarifi altında buluşan internet siteleri ve gazetelerde yayımlanan söyleşilerini okuduk. “Hükümet biat istiyor” dedi. “Sapına kadar sansür var” dedi. Kendi tabiriyle, Altan, “avaz avaz” bağırdı. Peki, hükümete yakın gazetelerde işler nasıl yürüyor, sorusunun cevabını öğrenmek için buluştuğumuz Mehmet Altan’a sorduk:
Medyanın sermaye sahiplerine ilişkin kırmızı çizgileri biliyoruz, ancak hükümet ve basın arasındaki ilişkiye dair büyük bir sessizlik var. Sizin Star’dan ayrılma süreciniz bunun en net göstergelerinden biri oldu. Bu ilişkinin kırmızı çizgileri neler?
Çizgilerin başında, eleştiri yapmamak geliyor. Dostane eleştiri dahi kabul edilemez hale geldi. Ayrıca, yapılan olumlu icraatları alkışlamak da yetmiyor. “Ne yapılıyorsa ilk defa yapılıyor; bu yapılanlar yeni bir Türkiye yaratıyor; bu sayede dünya bize hayran kalıyor.” Bu zeminde konular ikiye ayrılıyor; ya CHP’yi ağır bir şekilde topa tutabilirsin ya da eskisi kadar olmamakla birlikte, askeriyeyi eleştirmeye devam edebilirsin. Türkiye'deki siyasal iktidarın kırmızı çizgilerini, varlığı siyasete bağlı yazarların yazıp yazmadıklarına bakarak da anlayabiliriz. Kişilerin politikalarını, yazılmayanlar belirliyor.

Medyanın düğmesine basan varsa bunun tek parti rejiminden ne farkı var? Hangi konular yazılmıyor?
Örneğin, fiike Yasası. Vicdan sahibi, ilkeli bir insanın kabul edebileceği bir şey değildi. Van'da 70 bin kişi hâlâ bu soğukta çadırlarda yaşıyor.
Gazete yönetimine siyasetçiye biat edenler geliyor’
Tam burada soralım, bahsettiğiniz biat kültürü nasıl somutlaşıyor?
Pek çok gazetede, gazetecilik ilkeleri değil, siyaset geçerli. Siyasetçiye biat edenler yönetime geliyor. Geriye kalanların da, hoşa gitmeyen bir şey yaptıklarında nasıl sindirildikleri ortada. fiunu söylemek doğru olacak: Basının işleyişi değişmedi. Daha önce nasılsa aynı şekilde devam ediyor. Sadece eskiden o sistemi askeriye kendi lehine işletirken şimdi siyasal iktidar yönlendirmekte... Ama tüm bunları, basının finansmanını konuşmadan berraklaştıramayız.
Konuşalım o zaman, basın finansmanını nereden kazanıyor?
Basın, parasını halktan veya habercilikten kazanmıyor. Gazeteler, satış fiyatlarının çok üstünde maliyete sahip. Para daha ziyade nüfuz ticaretinden ve ilandan kazanılıyor. Parayı gazetecilikten kazanamayınca oyunun kuralını parayı veren belirliyor. Bu da gazeteciliği öldürüyor ve talimat gazeteciliği devreye giriyor... Bu gazetecilik de, besleme basının varlığını pekiştiriyor. Çünkü talimat gazeteciliği, saygınlığı ve tutarlılığı yok ediyor. Gerçek gazetecilik olacaksa, medya ilkelerine göre hareket edeceksin, askere veya siyasete göre değil.
Maliyet ve satış arasındaki farkı kim, nasıl ödüyor? Trajlar saklanıyor mu?
Ya başka bir iş alıyorsun ya da siyasi baskıyla ilan topluyorsun. Yani, satış aracılığıyla halk ödemiyor. Türkiye'de reytingler konuşuluyor ama gazete tirajları sorgulanmıyor. Gerçek satışlar ile gösterilen tirajlar gözetildiği zaman bir zarar ortaya çıkıyor. O zararı kim, neden ödüyor... Bu soruyu araştırmak gerek... O zaman yaşanan berraklaşır...
Siyasi baskıyla ilan toplamak” ifadesini açar mısınız?
Bir medya mecrasına normalde ilan vermeyecek olanların ya da iktidarın manyetik alanında olanların mecburen verdiği ilanları kast ediyorum. Ziyan, böylece finanse ediliyor…
Anlattıklarınız, tanıklıklarınız mı?
Buna tanıklık etmeye gerek yok. Hangi gazeteciye, gazete finansmanını sorsanız, bunu size söyler. Kimin ne kadar ilan aldığının kayıtları ortada... Sadece piyasa kuralları işlese alınmayacak ilan alınıyor ise, bunu nasıl açıklamak gerekir?
Gazetelerden yazmanız için teklif geldi mi?
Siyasetin bu kadar ağırlıklı olduğu, korkunun etkinliğinden bahsedildiği bir yerde bu teklifi yapmak kolay değil. Benim konumumu, Türkiye'nin durumu gösterecek.


Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *