Üniversite öğrencisi Ayşe Tokyaz’ın eski erkek arkadaşı tarafından öldürülerek valizin içine konulup yol kenarına atılması infial uyandırdı.
Gaziantep Demokratik Kadın Platformu, Ayşe Tokyaz’ın öldürülmesine ilişkin yaptığı açıklamada, ‘Fail, bu şiddeti uygularken yalnız değildi; arkasında onu koruyan bir devlet, kolluk ve cezasızlık politikası vardı’ ifadelerini kullandı.
Bu bir ihmal değil, örgütlü bir suçtur
Platform Sözcüsü Gülfidan Özpolat, ‘’Ayşe’nin kızkardeşi Esra Tokyaz’ın tanıklığı açıktır: Polisler, Ayşe’yi korumamış, aksine kardeşinin ifadesini faile ulaştırmış, ihmali savunmakla kalmayıp kadına yönelik aşağılayıcı tutumlar sergilemiştir. Ayşe’nin yaşama hakkı, erkek egemen devlet aklı tarafından gasp edilmiştir. Bu bir ihmal değil, örgütlü bir suçtur. Bu cinayetin sorumlusu sadece Cemal Koç değil; onu koruyan, kollayan, soruşturmaları örtbas eden ve kadınların adalet arayışını bastırmaya çalışan tüm kamu görevlileridir’’ dedi.
Ayşe Tokyaz, erkek-devlet ittifakının sorumluluk almamasıyla hayattan koparıldı
Bir kadının daha göz göre göre kaybedildiğini ifade eden Özpolat,’’Biz kadınlar, bir kadını daha göz göre göre kaybettik. Ayşe Tokyaz, erkek-devlet ittifakının göz yumması, koruması ve sorumluluk almamasıyla hayattan koparıldı. Fail, eski polis memuru Cemal Koç’tu. Ayşe’ye yönelik sistematik şiddeti herkes bilmesine rağmen, hiçbir devlet kurumu harekete geçmedi’’ ifadelerini kullandı.
Kolluk kuvvetleri, faile dönük hiçbir koruyucu ya da önleyici tedbir almadı
Özpolat, ‘’Ayşe Tokyaz, ikiz kardeşiyle birlikte Hatay’dan İstanbul’a üniversite eğitimi için gelmişti. Ancak karşılaştığı erkek şiddetine karşı başvurduğu devlet mekanizmaları tarafından yalnız bırakıldı. Cemal Koç isimli eski polis amiri tarafından sistematik biçimde tehdit edilen, izole edilen ve şiddete maruz bırakılan Ayşe, defalarca kardeşi aracılığıyla emniyete bildirildi. Ancak kolluk kuvvetleri, faile dönük hiçbir koruyucu ya da önleyici tedbir almadı. Ayşe Tokyaz’ın can güvenliği, devletin açık ihmaliyle hiçe sayıldı’’ açıklamasını yaptı.
İstanbul Sözleşmesi’nin yaşatacağı bir kadın daha öldü
‘Emniyet, 6284 sayılı Kanun’u uygulamadı; İstanbul Sözleşmesi’nin yaşatacağı bir kadın daha öldü’ diyen Özpolat, ‘’6284 sayılı Kanun, şiddete uğrayan ya da uğrama ihtimali olan kadınların korunmasına dair hükümler içerir. Polis ve jandarma, kadının beyanını esas alarak koruma tedbirlerini derhal almakla yükümlüdür. Ancak Ayşe Tokyaz örneğinde, polislerin “Reşit, bir şey yapamayız” diyerek şiddeti normalleştirdiğini, ihbarları görmezden geldiğini ve faille kurumsal dayanışma içerisine girdiğini gördük’’ şeklinde konuştu.
Ölüm haberini geçiştiren kamu görevlileri, bu erkek-devlet şiddetinin aktif failleridir
Özpolat, ‘’İstanbul Sözleşmesi, tam da bu türden şiddet biçimlerine karşı devletin yükümlülüğünü tanımlar. Ancak Türkiye’nin sözleşmeden çekilmesiyle birlikte kadınların korunma hakkı sistematik biçimde gasp edilmiş, cezasızlık ve kurumsal ihmaller daha da yaygınlaştırılmıştır. Ayşe’nin şikayetlerine duyarsız kalan karakollar, ifade bilgilerinin faile sızdırılmasına göz yuman emniyet birimleri ve ‘uyuyoruz’ diyerek ölüm haberini geçiştiren kamu görevlileri, bu erkek-devlet şiddetinin aktif failleridir’’ değerlendirmesini yaptı.
Kadınların güvende yaşayabildikleri bir dünya için mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz
Olayın bireysel şiddet değil, patriyarkal devletin örgütlü suçu olduğunu sözlerine ekleyen Gaziantep Demokratik Kadınlar Platformu Sözcüsü Gülfidan Özpolat, konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘’Ayşe Tokyaz’ın ölümünde sorumluluğu bulunan tüm emniyet ve diğer kurumlara mensup kamu personelleri ve yardım yataklık eden siviller için etkin soruşturma yürütülüp yargılanmaları sağlanmalı. Kadın cinayetlerini meşrulaştıran cezasızlık politikalarına son verilmeli. 6284 sayılı Kanun tüm kurumlarda etkin, bütünlüklü ve cinsiyet eşitliği perspektifiyle uygulanmalı. Türkiye, kadınların yaşam hakkını garanti altına alan İstanbul Sözleşmesi’ne yeniden taraf olmalı ve yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmeli. Bizler Gaziantep Demokratik Kadın Platformu olarak bu davanın takipçisiyiz. Erkek-devlet şiddetini teşhir etmekten, adalet talebimizi yükseltmekten, kadınların güvende yaşayabildikleri bir dünya için mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz.’’