KESK Gaziantep Şubeler Platformu, 19 Mart’tan sonra Türkiye’nin dört bir yanında düzenlenen gösterilere, eylemlere, mitinglere katıldıkları için tutuklan gençlerinin tümünün serbest bırakılması için çağrı yaptı
KESK Dönem Sözcüsü Ömer Parlakçı, ‘’Bu topraklarda bir üniversite öğrencisi, bir genç, sadece anayasal haklarını kullandığı, eylemlere katıldığı için cezaevinde tutuluyorsa demokrasinin, adaletin elimizde kalan son kırıntıları bile zincire vurulmuş demek’’ tespitini yaptı.
Ne yaptı bu öğrenciler, bu gençler?
Adalet Bakanlığı başta olmak üzere iktidar kanadından yapılan açıklamalarda hala yargının bağımsız ve tarafsız olduğuna ilişkin nutuklar atıldığını sözlerine ekleyen Parlakçı, ‘’Buradan soruyoruz. Bu ülkede yargı bağımsız ve tarafsızsa üniversite öğrencileri neden hala karanlık duvarların, demir kapıların ardında tutuluyor? Ne yaptı bu öğrenciler, bu gençler? Hırsızlık mı yaptılar? Cinayet mi işlediler? Kara para mı akladılar? Rüşvet mi aldılar? Çete kurup, mafya olup haraç mı topladılar? Pudra şekeri süsü verip uyuşturucu mu kullandılar? Yere kapaklandıklarında bile gözlerine biber gazı sıkacak kadar, tekme tokat müdahale edecek kadar orantısız güç kullanan, tam teçhizatlı polisleri mi darp ettiler?’’ sorusunu sordu.
Gençlerimizin haklı taleplerinin, mücadelelerinin hep yanında olduk
Eylemlere katılan milyonlarca yurttaş gibi gençlerin ülkede yaşanan hukuksuzluklara, haksızlıklara, en temel insan haklarının ayaklar altına alınmasına karşı çıktığını kaydeden Parlakçı, ‘’Taleplerini dile getirmek için ise sadece anayasal haklarını kullandılar. Toplanma haklarını, konuşma haklarını, itiraz etme haklarını kullandılar. Bizler KESK’e bağlı sendikaların üyeleri olarak ülkemizin aydınlık geleceği olan gençlerimizin haklı taleplerinin, mücadelelerinin hep yanında olduk. Bugün de yanlarındayız’’ Mesajını verdi.
Öğrencilerimizin eğitim hakkına sahip çıkmaya, mücadelelerine katkı sunmaya çalıştık
‘Onların eğitim haklarını, geleceklerini savunmak için aldıkları kararlara, boykotlara hep saygı duyduk’ diyen Parlakçı, ‘’En son Eğitim-Sen sendikamızın 25 Mart’ta üniversitelerde hayata geçirdiği 1 günlük hizmet üretmeme eyleminde olduğu gibi her zaman öğrencilerimizin eğitim hakkına sahip çıkmaya, mücadelelerine katkı sunmaya çalıştık. Bunun ağır bedelleri olduğunu biliyoruz. 25 Mart’ta 1 günlük hizmet üretmeme kararı alan Eğitim Sen MYK üyelerine ev hapsi cezası verilmesi gibi hukuksuzluklarla, baskılarla karşılaşabileceğimizi biliyoruz’’ şeklinde konuştu.
Gençliğe uygulanan her baskı geleceğimizi tehdit eden bir gölge
Bedeli ne olursa olsun öğrencilerin, gençlerin ve çocukların yanlarında olmaya devam edeceklerini dile getiren Parlakçı, ‘’Bizler biliyoruz ki bir ülkenin caddelerinde, üniversitelerinde, kampüslerinde yankılanan genç sesler, o ülkenin yalnızca bugününü değil, yarınlarını da inşa eder. Dolayısıyla gençliğe uygulanan her baskı geleceğimizi tehdit eden bir gölgedir. Ve o gölgenin karanlığı toplumun sadece bir kısmını değil, tamamını kapsar. Varsayalım ki ceza evlerinde tutulan bunca üniversite öğrencisi, bunca genç 2911 sayılı yasaya muhalefet etmiş olsunlar. Bu durumda bile cezaevinde bir gün bile olmamaları gerekirken hala demir parmaklıklar arkasında tutulmaları, bu da yetmiyormuş gibi düşman hukukuna tabi tutulmaları kabul edilemez’’ dedi.
Soruşturma furyasına kadar uzanan öğrencilerimizi sindirme çabalarına son verin
Parlakçı, ‘’Hiç kimse unutmasın ki üniversite öğrencileri, gençler hepimizin geleceği. Bir ülkenin geleceği ise korkuyla değil, gençlerine duyulan güvenle yazılır. Ülkeyi yönetenlere, yargı mercilerine bir kez daha sesleniyoruz; Ülkenin geleceğini karartmayın. Tutuklu öğrencileri, gençleri, çocuklarımızı derhal serbest bırakın. İşkence ve kötü muamele iddialarının bağımsız bir şekilde soruşturulmasının, sorumlulardan hesap sorulmasının önünü açın. Üniversitelerdeki polis ablukasından YÖK eliyle başlatılan soruşturma furyasına kadar uzanan öğrencilerimizi sindirme çabalarına son verin’’ ifadelerini kullandı.