ANASAYFA arrow right Güncel

Deprem olmadan bile yıkılan yapılarla karşı karşıyayız

Deprem olmadan bile  yıkılan yapılarla karşı karşıyayız
YAYINLAMA: 26 Ocak 2025 / 17.34
GÜNCELLEME: 26 Ocak 2025 / 17.34

Konya’da bir binanın çökmesi sonucunda iki kişi hayatını kaybederken, üç kişi ise yaralı olarak kurtarıldı
İnşaat Mühendisleri Odası Gaziantep Şube Başkanı Burkay Güçyetmez, ‘’Türkiye’nin en önemli gerçeği Deprem ülkesi olması en büyük sorunlarından biri de var olan riskli yapı stokları. Deprem olamadan bile yıkılan yapılar ile karşı karşıyayız. Mevcut yapı stoklarının durumunu görmeyerek, sorumluluktan kaçarak, üstünü örterek bir müddet sadece gerçeklerle yüzleşmeyi erteleyebilirsiniz’’ dedi.

Yapı stoku envanteri çıkarılarak, yapıların performansı değerlendirilmeli

Güçyetmez, ‘’Kamusal sorumluluğumuz gereği Belediyelerin sınırları içerisinde yer alan ve  mevcut haliyle veya öngörülen bir afet tehlikesi karşısında can ve mal güvenliğini tehdit edebilecek yapıların tespiti için gerekli olan yapı stoku envanterinin ivedilikle çıkarılarak, yapıların performansının değerlendirilmesi ile  riskli olan yapılarda gerekli güvenlik iyileştirilmesinin yapılmasının sağlanması , yapıların kullanımı boyunca düzenli kontrolden geçirilmesinin sağlanması hususunda ivedilikle gereğinin yapılmasının aciliyetini tekrarlıyoruz’’ ifadelerini kullandı.

Ülkemizde son 24 yılda yıkıcılığı çok yüksek depremler meydana geldi

Ülkemizde son 24 yılda yıkıcılığı çok yüksek depremlerin meydana geldiğini ifade eden Güçyetmez, ‘’17 Ağustos 1999 Gölcük depremi olmak üzere, 12 Kasım 1999 Düzce depremi, 1 Mayıs 2003 Bingöl depremi, 23 Ekim-9 Kasım 2011 Van Depremleri, 24 Ocak 2020 Elazığ Sivrice depremi, 30 Ekim 2020 İzmir depremi ve son olarak en ağır yıkımı yaşadığımız 6 Şubat 2023 Maraş depremleri yaşandı’’ şeklinde konuştu.

1999 depreminden sonra mevzuatta değişikliğe gidildi

1999 deprem sonrasında yapının denetim ve uygulamadaki yetersizlikler kanun koyucular tarafından kabul edilerek mevzuatta büyük değişikliklere gidildiğini hatırlatan Güçyetmez, ‘’2007 ve 2018 tarihlerinde deprem yönetmelikleri yayımlanmış bu süreçte bina yapımına ilişkin olarak TSE şartnamelerinde de değişiklikler yapıldı. 2001 yılında 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun, 2012 yılında Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun yürürlüğe alınarak, 3194 sayılı İmar Kanunu’nda da yapı üretim sürecine ilişkin yeni düzenlemelere gidildi’’ açıklamasında bulundu.

Güçyetmez, ‘’Ruhsat verme süreçleri dahil olmak üzere ve 3194 sayılı İmar Kanun, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ve 5393 sayılı Belediye Kanunu ile tarafınıza afet tehlikesine karşı yapı güvenliğini artırıcı tedbirlerin alınması ,  yapılarda gerekli denetimlerin yapılarak  mevzuatta uygun ve güvenli yapılaşmanın sağlanması görevi verdi. Belediyelerin sınırları içerisinde yer alan mevcut yapı stokunun risk durumuna ilişkin yapı envanteri çıkarılmasının gerekli olduğu ortaya konulmuş olmasına rağmen günümüze kadar ayrıntılı bir yapı stoku envanteri çıkarılarak bilgileri kamuoyu ile paylaşılmadı’’ eleştirisinde bulundu.

Yapılarda kullanım ömrü boyunca değişen ihtiyaç ve beklentiler nedeniyle yapılan tadilatların etkileri dikkate alındığında binaların düzenli aralıklarla kontrol edilmesi gerektiğine dikkat çeken Güçyetmez, ‘’Başta Anayasa olmak üzere mevcut mevzuat gereği; afet riskine karşı tedbir almak; riskli yapıları  tespit etmek; riskli yapıların risk durumuna göre güçlendirilmesini ya da yıkımını sağlamak; güvenli ve sağlıklı yaşama çevreleri teşkil etmek; imar mevzuatına, plan projelerine aykırı yapıları tespit etmek ve bu konuda gerekli önlemleri almak devletin asli görev ve sorumluğu. Son olarak 3 Aralık 2024 tarihli Anayasa Mahkemesince verilen kararla da bu husus ayrıca vurgulanarak devletin yurttaşların yaşam hakkını koruma ve denetim sorumluluğu hatırlatıldı’’ ifadelerine yer verdi.

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *