Hukuk, sendikal hak ve özgürlükler askıya alınıyor

Şube Başkanı Ömer Parlakçı, ‘’MYK üyelerimize verilen bu cezalar da hukukun, sendikal hak ve özgürlüklerin askıya alındığının somut göstergesi. MYK üyelerimize verilen bu cezalar doğrudan doğruya Eğitim Sen’in sendikal faaliyetlerini engelleme amacı taşıyor. Ancak Eğitim Sen geçmişte olduğu gibi, bu tür baskı ve yıldırma politikaları karşısında geri adım atmayacak sendikal faaliyetlerini kesintisiz sürdürecek’’ dedi.

Öğrencilerin demokratik tepkilerine sahip çıkmak, sendikamız açısından bir zorunluluk

Eğitim Sen olarak öğrencilerin ve üniversitede görev yapan üyelerin sesine kulak vermek, taleplerini sahiplenmek sendikanın tarihsel sorumluluğunun ve mücadeleci çizgisinin bir gereği olduğunu dile getiren Parlakçı, ‘’Öğrencilerin demokratik tepkilerine sahip çıkmak, onları yalnız bırakmamak kamusal ve özgür bir eğitimi savunan sendikamız açısından bir zorunluluk. Ne var ki bu meşru dayanışma, iktidar blokunun ve siyasallaşmış yargının sendikamızı hedef almasına neden oldu’’ ifadelerini kullandı. 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yetkisiz olmasına rağmen sendika ve sendikal faaliyetleri hedef alan “suç işlemeye alenen tahrik etme” gerekçesiyle açmış olduğu soruşturmanın hukuki dayanaktan yoksun, gerçekleri çarpıtan ve sendikayı hedef gösteren bir tutum olduğunu dolayısıyla kabul edilemeyeceğini kaydeden Palakçı, ‘’Benzer içerikli bir soruşturma Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılmış ve Merkez Yürütme Kurulu üyelerimiz bugün konu ile ilgili ifadeye çağrıldı. MYK üyelerimiz savcılıkta verdikleri ifadenin ardından ev hapsi istemiyle mahkemeye sevk edilmiş ve bütün MYK üyelerimiz hakkında iki hafta ev hapsi ve sonrasında haftada bir imza atmak üzere adli kontrol cezası verildi’’ dedi.

İktidar, gençliğin muhalif enerjisini bastırmayı sendikal hareketi itibarsızlaştırmayı hedefliyor

Parlakçı, ‘’Siyasi iktidar, üniversite öğrencilerinin taleplerini görmezden gelmekle yetinmemekte; onlara destek olan herkesi kriminalize etmeye çalışıyor. Böylece hem gençliğin muhalif enerjisini bastırmayı hem de sendikal hareketi itibarsızlaştırmayı ve sindirmeyi hedefliyor. Burada sorulması gereken soru nettir: öğrencilerin adalet talebi mi suçtur, yoksa bu talebi bastırmaya çalışan baskı rejimi mi? Eğitim Sen’in desteği, bir suça ortaklık değil; üniversite gençliği başta olmak üzere, üniversitelerden yükselen çığlığa kayıtsız kalmamadır’’ şeklinde konuştu.

Çocukların, öğrencilerin, toplumun geleceği için mücadele etmeyi sürdüreceğiz

‘Üniversite gençliği ve üniversitelerde görev yapan öğretim elemanları haklı mücadelelerinde yalnız değil’ ifadelerini kullanan Eğitim Sen Gaziantep Şube Başkanı Ömer Parlakçı, konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘’Türkiye’nin dört bir yanında üniversitelerde yaşanan boykot, bu karanlık rejime karşı halkın vicdanını temsil etmektedir ve biz o vicdanın yanındayız. Eğitim Sen olarak bir kez daha altını çiziyoruz; baskı, tehdit, şiddet ve sömürüye karşı birlikte mücadele edecek, birlikte kazanacağız. Sadece kendi haklarımız için değil; çocukların, öğrencilerin, toplumun geleceği için mücadele etmeyi sürdüreceğiz.’’