Erol Sabancı’nın haberi var mı?
Türkiye’nin en büyük 2 holdinginden biri olan Sabancı Holding’in CEO’su Zafer Kurtul’un Dünya gazetesindeki röportajını okuduktan sonra kesip saklamıştım.
Röportaj, 2 Ocak’ta yayınlandı. Demek ki 10 gün olmuş.
Zafer Kurtul’un haber ve röportajları birçok yayın organında sık sık yayınlanıyor. Ancak, bunu kesip saklamak istemekteki amacım, Kurtul’un ilginç bir öngörüsüydü.
Tam sayfa röportajda Kurtul, zor bir yılı başarıyla geride bıraktıklarını söylüyor, 2017’nin daha iyi olacağını vurguluyordu.
Dünya gazetesinden Özlem Ermiş Beyhan, Kurtul’a yönelttiği, “Yıl sonu Dolar Kuru beklentiniz nedir?” sorusuna aldığı yanıtı kocaman harflerle tam sayfa röportajın içine gömmüş:
“Döviz kurundaki yükselişlerin ise, yakın geçmişe kıyasla daha sınırlı olabileceğini değerlendiriyoruz. 2017 sonunda dolar kurunda 3.80 seviyesini öngörüyorum.”
Bu tahmini, öngörüyü sıradan bir üst düzey yönetici yapsa fazla üzerinde durmazdım. Ama Türkiye’nin en önemli ekonomi gazetesinin manşetine, Türkiye’nin en önemli CEO’su, dolar yıl sonunda3.80 TL olacak derse, burada durup, düşünüp, analiz yapmak gerekir.
Üstelik bu holdingin bir de bankası var. Hem de Türkiye’nin en büyük bankalarından biri.
Merak ediyorum acaba Kurtul, Akbank’taki konu ile ilgili yöneticiye telefon açıp, “Ya, Dünya gazetesine röportaj verecem. Dolar kurunu mutlaka sorarlar, ne diyeyim?” diye sormuş mudur?
Eğer sorduysa, oradan da böyle bir yanıt aldıysa, yandı gülüm keten helva!..
Akbank, holdingin CEO’suna böyle bir tahmin bildirdiyse, Erol Bey adamı kapı dışarı koyar. Belki de koymuştur!
Yok eğer Zafer Kurtul bu tahmini kendi bilgisi dahilinde yaptıysa, Güler Hanım’la başı dertte demektir! Allah yardımcısı olsun…
Yani, 360 günlük bir tahmin yapıyorsun, daha 10 gün geçmeden tahminin yerlerde sürünüyor, olur mu?
Zafer Bey, belki de olacakları biliyordu! Doğrusunu söylerse spekülasyon olur, kabak başına patlar, patronlara telefon gelir diye saptırmış olabilir.
Tecrübeli ve kıdemli bir yönetici böyle bir soruya yanıt vermemeliydi.
Netice-i kelam, karizma biraz çizildi Zafer Bey…
Zafer Kurtul
Elbise Donald Trump’a çok yakışıyor!..
Dün yayınlanan önemli bütün İngiliz gazetelerin manşetinde Donald Trump vardı. Önceki gün benim yazdıklarımı sansürsüz ve cesur haber yapmışlar.
Amerika’nın başı belada!
Dolayısiyle dünyamızın da başı fena halde dertte!
Donald Trump, 2013 yılında Moskova ziyaretinde, daha önce Başkan Obama ve Michelle’in kaldığı aynı 5 yıldızlı otelde, aynı suitte kalıyor.
Rivayet o ki, bu odada Donald fahişelerle birlikte oluyor, fantezilerini tatmin ediyor.
Otelin Rus istihbaratının kontrolü altında olduğu bilinen bir gerçek.
İddiaya göre Moskova’daki eski bir İngiliz istihbaratçıdan alınan bazı bilgiler Amerikan istihbaratı tarafından güvenilir bulunuyor ve iki sayfalık bir rapor halinde Trump’a sunuluyor. Dün bu raporun kapak sayfasını köşeme almıştım.
CNN bunu yayınlayınca ortalık karışıyor. Derken binlerce internet sitesi haberi alıntılayınca duymayan kalmıyor.
Hani, şüyuu vukuundan beter derler ya, işte bu da öyle bir şey.
Yani, dilden dile dolaşan, gerçek olmasından daha kötü, daha zararlı anlamında kullanılan bir söz!
Trump’ın karakterine, tavırlarına uyduğu için gerçek olmasa da gerçek olarak kabul edildi bile. Aynı dedikodu Obama için yapılsaydı, kim inanırdı?
Artık bundan sonra Trump, Rusya ile ilgili direkt veya dolaylı ne karar verse şaibe altında kalacaktır. Fevkalade zor bir durum.
Şimdi öğreniyoruz ki, (Özel haber) Hillary Clinton’ın ekibi bu işlerle epey ilgilenmiş. Özel ekip Moskova’ya giderek temaslarda bulunmuş, bilgi sızdırmak için para da harcamış. Bunlar ön seçimler sırasında oluyor. Yani Trump’ın, Cumhuriyetçilerin adayı olacağı belli olduktan hemen sonra araştırmaya başlamışlar.
Peki, neden seçim sırasında bu haberler patlatılmadı?
Öyle anlaşılıyor ki, tam istenilen kanıtları elde edemediler, geri teper diye çekindiler!
Ama artık atış serbest!
Benim tahminim, bu kaset hikayesinin arkasında da, elindeki bilgileri basına sızdıran Clinton ekibi var!..
Zaten bu kaset hikayesi Trump’ın üzerine o kadar yakışıyor ki!..
Haberin ilk kez Clinton’a yakın CNN International’de yayınlandığını, daha sonra yine Hillary’e yakın The New York Times’da devam ettiğini de belirteyim.
Amerika’da heyecanlı bir bekleyiş var! Herkes bu hikayenin nasıl sonuçlanacağını merak ediyor.
Dünkü İngiliz gazeteleri