Son günlerde kırsalda, tarımda, orman köylerinde çalışan kadınların ve gençlerin, bazen gençler yerine çocukların ifadesi kullanılarak bunların tamamının sigortalanacağı ve sigorta primlerinin devlet tarafından ödeneceği söyleniyor (*). Bu söylem kulağa hoş geliyor. Ancak tarımdaki çalışma ilişkileri açısından çok temel sorunlar var. Günümüz mevzuatına göre 51'den az işçisi olan tarım işyerleri henüz İş Kanunu kapsamında olmadıkları gibi denetlenmeleri de söz konusu değil.
51'den az işçi çalıştıran tarım işverenlerinin çalışanlara karşı İş Kanunundan kaynaklanan hiçbir yükümlülüğü bulunmuyor (Borçlar Kanunu ve İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu hariç ama bunlar da takip edilmiyorlar). Bu nedenle, radikal bir kararla öncelikle tarım işlerinin tümünün İş Kanunu kapsamına alınması beklenir. Yine, tarım işçilerinin sigortalanması konusunda Sosyal Sigortalar ve Sağlık Sigortası Kanununda sürekli çalışmayan tarım işçileri için uygulanan, kendilerini sigortalamaları yaklaşımından ayrılıp (5510 sk.ek m.5), çalıştıranları tarafından 4/a'lı işçi olarak sigortalarının yapılmasını sağlayacak düzenlemenin yapılması gerekir.
15 yaş sınırı
Daha önemlisi, çocuk ve genç çalışanlara ilişkin oluşmuş uluslararası ve ulusal hukuki birikimler var ve bu düzenlemelerle, genç ve çocuk işçilerin çalıştırılması önlenmek isteniyor.
Nitekim, başta BM Çocuk Hakları Sözleşmesi olmak üzere birçok uluslararası sözleşmede 18 yaşın altındakiler "çocuk" olarak tanımIanmış. Türkiye'nin onayladığı, çalışma yaşamında asgari yaşı belirleyen 138 sayılı Uluslararası Çalışma Sözleşmesi de 18 yaşın altındakileri çocuk olarak tanımlamış. Ancak 138 sayılı Sözleşme ülkelerin ekonomik yapılarına göre 18 yaşın altındakilerin de çalışabilmesine olanak sağlıyor. Buna göre çalışma yaşı, zorunlu öğretimin tamamlanmasından önce başlayamayacak. Çalışabilmek için 15 yaşın tamamlanması gerekiyor. Ekonomisi ve eğitim olanaklarının yeterliliği gelişmemiş ülkelerde ise işveren ve işçi örgütlerinin görüşü alındıktan sonra asgari çalışma yaşının 15 olarak belirlenebilmesine de olanak tanınmış.
2003 yılında yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanununda 138 sayılı Sözleşmeye paralel olarak asgari çalışma yaşı "15 yaşı tamamlamış olanlar" şeklinde belirlenmiş, 14 yaşını tamamlamış olanların da "çocuk işçi" olarak, sağlıklarına, ahlaklarına zarar vermeyecek ve eğitimlerini aksatmayacak şekilde özel olarak belirlenmiş hafif işlerde çalışabilecekleri kabul edilmiş. İş Kanununda, 15 yaşını tamamlamış 18'den gün almamış olan çocuklar ise "genç işçi" olarak tanımlanmış ve bunların çalışabileceği işler de özel ve sınırlı olarak belirlenmiş.
Tarım işlerinin çoğu "tehlikeli" olarak tanımlanıyor
2012 yılında yürürlüğe giren ve tarım işlerinin tamamını kapsamına alan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda ise çalışmaya başlama yaşı 16 olarak tanımlanmış. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa göre tarımda 16 yaşın altındakilerin çalıştırılması istenmiyor. Üstelik İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa göre tarım işlerinin çoğu "tehlikeli" nitelikte sınıflandırılmış. Bu nedenle, bu tespitler dikkate alınmadan, ayırım yapmadan tarım işlerinde çalışan her genç ve çocuğun sigortasının devlet tarafından yapılacağını söylemek doğru gözükmüyor.
Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından 1999 yılında kabul edilen ve Türkiye'nin de 2001 yılında kabul ettiği 182 sayılı Uluslararası Çalışma Sözleşmesinde, 18 yaşın altında olan her yaştaki çocuğun, en kötü işlerde çalıştırılmasının yasaklanması ve ortadan kaldırılması isteniyor. En kötü işler, 182 sayılı Sözleşmenin üçüncü maddesinde sayılmış. Maddenin a,b,c bentlerinde sayılanlar daha spesifik alanlar olurken (d) şıkkında, "doğası veya gerçekleştirildiği koşullar itibariyle çocukların sağlık, güvenlik veya ahlaki gelişimleri açısından zararlı olan işler" olarak tanımlanmış ( m.3).
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 182 sayılı sözleşmenin (d) bendine göre, "sokakta çalışma", "küçük ve orta büyüklükteki işletmelerde ağır ve tehlikeli işlerde çalışma" ile "mevsimlik tarım işlerinde çalışma"yı en kötü işler olarak belirlemiş. Bu amaçla, ilgili kurum ve kuruluşların katkılarıyla çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinin ortadan kaldırılmasına yönelik 2005 yılını hedefleyen politika ve program başlatmış. Hedefe ulaşılamadığı için program 2023 yılına ertelenmiş. Görünen, bu sürede de çocukların en kötü işlerde çalışması önlenmiş olamayacak.
Ne yapılmalı?
138 sayılı sözleşmeye paralel düzenlenmiş İş Kanununda hafif işlerde olmak kaydıyla 15 yaşındaki çocukların çalışmasına izin veriliyor. Aynı işyerlerinde geçerli İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ise çalışmaya başlama yaşını 16 olarak belirlemiş. Bu durumda, önce İş Kanunundaki en az çalışma yaşı ile İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunundaki en az çalışma yaşı arasındaki bu çelişkinin giderilmesi gerekiyor.
Ayrıca, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu tarım işlerini genelde "tehlikeli" işler olarak belirlemiş. Mevsimlik tarım işleri de "tehlikeli" işler arasında yer aldığından ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca 182 sayılı Sözleşme uyarınca acilen yasaklanması önlenmesi gereken en kötü işler olarak kabul edildiğinden, 18 yaşın altındaki genç ve çocuk işçilerin bu işlerde çalıştırılmasının acilen önlenmesi gerekiyor.
Kaldı ki İş Kanunu kapsamındaki 51 ve daha fazla işçi çalıştıran tarım işverenleri hariç, tarım işçilerini çalıştıranlar tarla, bahçe sahipleri olsa da iş ilişkisi içinde bu kişiler Borçlar Kanunu ve İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa göre işverendir. Bu nedenle çalıştırılanların sigortası başta olmak üzere işyerinde alınması gereken çalışma koşul ve ortamına ilişkin önlemleri de çocukların çalıştırılmasının önlenmesini de işveren olarak tarla, bahçe sahiplerinin sağlaması temin edilmeli.
Radikal kararlar alınmalı
Bu durumda ayırım yapılmaksızın tarımda gençlerin, çocukların sigortalarının devlet tarafından yapılacağını söylemek, çalışmaktan alıkonması gereken çocukların da devlet eliyle çalıştırılması anlamına gelebilecektir. Bu nedenle, suyun akışını doğal seyrine bırakarak öncelikle 51'den az işçi çalıştıran tarım işyerlerinin İş Kanunu kapsamına alınması, Sosyal Sigortalar ve Sağlık Sigortası Kanununda yapılacak düzenleme ile de bahçe, tarla sahibi çalıştıranların işveren olduğu gerçeğinden hareketle, işveren olarak süreksiz olarak çalıştırdıkları tarım işçilerini 4/a'lı işçi statüsünde sigortalamaları sağlanmalıdır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı mevsimlik tarım işçiliğini en kötü işler olarak belirlemesine, 18 yaşın altındakilerin çalışmasının engellenebilmesi için 2005 yılından bu yana politika ve program uyguluyor olmasına karşın, 18 yıldır çözüm bulamamıştır. Bu nedenle, radikal kararlar alarak uygulamalara başlamalı.
Sonuçta, yukarıda belirtilen hususlara odaklanmadan, çalıştıranların yasal sorumlulukları sağlanmadan, kırsaldaki, tarımdaki gençlerin ve bazen ifade edildiği gibi çocukların tümünün devlet tarafından sigortalanarak çalıştırılmasından söz edilmesi doğru bir yaklaşım değil.