Sakıp Sonsayar adlı bir okurumuz gönderdiği okuyucu mektubunda, Altın Çim’den yakınarak işletmecinin uyarılarak güzelim çay bahçesinin düzene sokulması istendi.
Okulumuzun mektubunu aynen aşağıya veriyoruz:
Sınır komşularımızdan biri olan, Suriyeli bir aileyle evde yemeğimizi yedik. Biraz dinlenelim, biraz da vakit geçirelim diye, iftiharla bahsederek, misafirlerimizi Altın Çim’e götürdük. İçerde gördüğüm üzücü manzaralardan birkaç tanesini dile getireyim.
Bizler bundan üç sene evvele kadar yazın toz, kışın çamur deryası olan bu yere, sayın bakanımızın Gaziantep’e unutulmaz eserlerinden biri olan, bu eseri hiç kimsenin öldürmeye hakkı yoktur. İçerde gördüklerimi anlatmak istiyorum.
Masaların üzerinde bulunan, masa örtüleri bir meşrubat fabrikasının perde yapmak üzere verilen bezler örtülmüş, kelini kelimeyle anlatamam. Değişmesini söylediğimde başka örtümüz yok. Bunun nesi var ki diyen garsondan bahsedeyim. Üzerindeki gömleği beyaz demeye 40 şahit gerek. Ağzındaki sigara ayrı bir manzara. Dayıca ne içeceğimizi sordu. Biz de misafirlerimiz sizin çaylarınızın methe bizlere kadar geliyor. Büyükler çay küçükler dondurma istedik. Çayların bardakları tabaklarını görünce utancımdan kahroluyorum. Hele dondurmayı servisi yapan gencin ağzındaki sigara küllü düştüm düşeceğim diyordu.
Böyle bir eseri ehliyetsiz bir işletmecinin öldürmesine hiç hakkı yoktur. Bu eserin yaşaması için yetkililerin alacağı tedbir bir Gaziantepli olarak bizleri çok sevindirir.
10 Ağustos 1983
Sakıp Sonsayar