Eller AYA
Hayatta bir çok şeyi kıskanmışımdır. Çok güzel şarkı söyleyen insanları dinlerken kıskanırım. Güzel bir resim yapan sanatçıyı, resim yaparken kıskanırım. Elime fırça alıp bir şeyler boyamaya kalksam, gözümün gördüğünü kağıda yansıtmam mümkün olmaz. Bu nedenle güzel resim yapan ressamları kıskanırım. Çok güzel bir ney çalan insanı dinlerken, ruh huzuru duyarım, onun gibi ney çalmam mümkün olmadığından, onları dinlerken kıskanırım. Bilhassa kanun çalan insanlara gıpta ile bakarım, tanrının verdiği bir özellik olan bu kulağı ile parmaklarının ahenkle çalışmasından meydana gelen güzel melodileri dinlerken ‘keşki ben de böyle kanun çalabilsem’ diye içimden çok söylemişimdir.
Delikanlı yıllarımda stadyumlara futbol maçı seyretmeye giderdim. Güzel futbol oynayanı seyrederken çok mutlu olurdum. Bir kaç saniye sonra şöyle bir hareketin yapılması gerekir diye içimden senaryolar yarattıran futbol oyuncularını seyrederken kıskanırdım.
Yabancı ülkelere gittiğimde şehir düzenlerini, eski binaları olduğu gibi korumak politikalarını kıskanırdım. Hatırlarım Almanya Munich’te 1970 senesinde bir kaç noktadan yerin altına girip, tüneller kazarak şehrin U ve S yollarını, şehre zarar vermeden yapışlarını kıskanırım. Bu tüneller kazılırken bir çok Türk işcisi çalıştığını ve bu inşaatta hiç bir can kaybı olmamasını kıskanırım. Şehrin merkezine yakın yerlerdeki binaları yıkıp, çok katlı binalar yapmak yerine, mütevazı binalar yapmalarını kıskanırım. Yurt dışında almış olduğunuz bir üründe bir bozukluk gördüğümüz zaman, ürünü geri götürüp şikayetimize değer vermelerini kıskanırım.
Gelişmiş ülkelerde insana verilen değeri kıskanırım. Yayalara ayrı yol, bisikletler için ayrı yol ve size her zaman yardımcı olabilecek bir polis teşkilatını gördüğümde kıskanırım. Devletin halka olan bu saygısının karşılığında halk kurallara polis korkusu olmadan da uymasını kıskanırım.
Zaman içinde aldığım bilimsel dergilerin içinde yayınlanan tebliğlerde yapılan araştırmaları okurken, ülkemde bunca bilim adamı varken neden ülkemin vatandaşının bir kaç tebliği de bu dergilerde yayınlanmaz diyerek, onları kıskanırım. Yabancı ülkelerde yaşıyan Türk vatandaşlarının çok büyük tesislerde çok önemli görevlerde çalıştıklarını izlerken, böyle tesislerin ülkem olmamasını kıskanırım.
Gelişmiş ülkelerde insanların kazandıkları paraları gayri menkul edinebilmek için yıllarca çalışmak mecburiyetinde kalmamalarını kıskanırım. Gelecek konusunda bir endişelerinin olmayışını da kıskanırım. Yönetenlerle yönetilenler arasındaki ücret uçurumunun olmamasını kıskanırım. Bir çöp toplayan işçi ile bir mühendis arasındaki ücret farklılığında derin mesafeler olmadığını kıskanırım.
Yeşil alanların mümkün olduğu kadar geniş tutulan şehirlerde yaşayanları kıskanırım. Toplumun nefes alacağı yeşil mekanları koruyan, hatta dahada geliştiren belediyeleri kıskanırım.
4 milyar 600 milyon yıl önce oluşmuş bir kuyruklu yıldız olan Philea yüzeyine 10 yıllık bir seyahatten sonra 500 milyon kilometre uzaklıkta bulunan bu yüzeye Türkiye Saati ile 18.00 de Rozetta adlı uydunun inmesi ve Avrupa Uzay ajansının bu başarıyı çılgınca kutlamasını öyle kıskandım ki sizlere anlatamam. Avrupa Uzay ajansının uzaya gönderdiği ve 10 yıl yol kateden bu uzay aracını, büyüklüğü 4.5 kilometre olan Philea adlı gök cismine indirmelerinin gayesi, dünyanın oluşumuna ışık tutacak bulguların, bu gök cisminde olabileceği düşüncesinden hareket ettiklerini öğrenmekteyiz.
Bu proje için harcadıkları para 1.3 milyar euro ile insanlığa ışık tutacaklar. ‘’ Eller AYA biz yaya ‘’ adlı deyimi düşünürken, harcanan bu meblağın Bir SARAY için değil de bilim için sarf edilmesini çok kıskandım diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.