Tuğba Ağacı
1859 senesinde Lüleburgaz’da doğan değerli bir eğitimciydi Emrullah Efendi. Babası Ali Efendi, Lüleburgaz’da ticaretle uğraşmaktaydı. İlk ve ortaokulu Lüleburgaz’da bitiren Emrullah Bey daha sonra İstanbul’a gelerek Mekteb-i Mülkiye’de öğrenim görmüştür. Mülkiyeden Mezun olduktan sonra Yanya ve Selanikte Maarif Müdürlüklerinde de bulunmuştur. Daha sonra Halep Valiliği’nde Maarif Müdürlüğüne atanmıştır.
Halep’ten sonra Aydın Maarif Müdürlüğü yaparken bir arkadaşı ile birlikte İsviçre’ye kaçan Emrullah Bey, ‘Devlet Parasını Çaldı’ şaibesi ile tutuklandıysa da, Tevfik Nevzat‘ın II Abdülhamid’e yazdığı bir af mektubu ile affedilip, İstanbul’a geri dönmüştür.
Muhit’ül Maarif adlı bir ansiklopedi hazırlayan Emrullah Efendi, İkdam Gazetesi’inde makale yazmaya başlar. Aynı zamanda tarihçi kimliği olan ve Osmanlı tarihi konusunda değerli birkaç kitabı bulunan Emrullah Efendi, aynı zamanda felsefe konusunda da tahsil görmüş bir yanı bulunmaktaydı.
Batı felsefesiyle İslam felsefesi arasındaki kavramların mukayese edildiği çalışmalarını da yayınlamış, bu konu Saray’ın da dikkatini çekmiştir. 1906 yılında Konya’da Hukuk Mektebi kurma görevi verilen Emrullah Efendi, sonra bu okula ilk müdür olarak atanmıştır.
Meşrutiyetin ilanından sonra Mekteb-i Sultani’de müdür olarak görevlendirilmiştir. Bugün Galatasaray olarak bilinen okulun ilk müdürlüğünden hemen sonra Maarif Meclisi İlmi Daire Başkanlığı’na getirilir. Türk Derneği ve Türkçülük konusunda ilk adımları atan da Emrullah Efendi olmuştur. İttihak ve Terakki Cemiyeti’nin etkin isimlerinden birisi olarak temayüz eder. Eğitim konusunda kendine has düşünceleri ve fikri olan Emrullah Efendi, Tuğba Ağacı Nazariyesi adlı felsefesi ile toplum içinde tanınırdı.
Emrullah Efendiye göre “Devletin en önemli görevlerinden birisi İLMİ KORUMAKTIR”der. Önce elit bir kadro yetiştirilmeli, onlar ilk ve ortaokul öğretmenlerini, onlar da yeni nesil yetişen çocukları eğitmelidir. Bu felsefe cennetteki TUĞBA AĞACI’na benzetildiği için, bu konunun nazariyesi olarak anılır. Zamanın etkin ismi İttihak ve Terakki Fırkası’nın ideolojisini de Ziya Gökalp bu ağacı örnek alarak Fırka’da politika olarak yerleşmesini sağlar.
II’nci Meşrutiyet zamanında 10 ayda 7 defa değişen Maarif Nazırlığı görevine en sonunda Emrullah Efendi atanır.
Osmanlı döneminde eğitimde ilk köklü değişiklik yapan bir yetkilidir. Ancak eğitim sistemi kökten dayandığı DİN unsurundan kurtulamadığı için, yapısal değişiklik, Nazırlığın başına tekke ve zaviyelerden dolayı problemler çökmeye başlaması bu döneme rastlar. Tekke ve Zaviyelerde hakimiyetin hacı ve hocaların elinden gitmesine karşı çıkan ulemanın topluma verdiği zararı hisseden Emrullah Efendi, latife olarak söylediği bir cümle, yıllardır dilden düşürülmez :
“Şu Mektepler Olmasaydı Maarifi Ne Güzel İdare Ederdim” cümlesi unutulmamıştır. Kimi zaman bunu Maarif Vekili Hasan Ali Yücel’e atıfta bulunurlursa da, bu sözün özü Emrullah Efendi’nin cümlesi olarak bu gün bile anımsanır.
Olağanüstü Hal uygulamalarında, kontrol edilemeyen sızmaların önüne geçilmesi için, askeri birçok kurumların kapatılması kararlarını yaşamaktayız. Kararların doğru olup olmaması üzerinde herhangi bir yorum yapmamakla birlikte aklıma hep Emrullah Efendi’nin Tuğba Ağacı Felsefesi gelir.
Emrullah Efendi’nin de başına ne geldiyse tekke ve zaviye, dini eğitim ve bunları kontrol eden ulemadan gelmişti diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.