Maarif
Atalarımızın söyledikleri sözler dışında, akil söyledikleri bazı cümleler vardır, onları okurken düşünür, sonra tekrar tekrar okur anlamlar çıkarmaya çalışırım. Bazı insanlar vardır, öyle yerlere gelirler ki ülkenin kaderini değiştirecek kararlar verirler. İlkokula başladığım zaman tarih 1948 idi. O sene büyük insan Mustafa Kemal Atatürk’ü kaybedişimizin 10’cu yılında, 10 Kasım’da okulumuzda çok duygulu bir tören yapılmıştı. Törende ben ağlamaktan bayılmıştım. İlkokula başladığım senelerden sonra her yeni dönem Milli Eğitim Bakanı göreve geldiğinde, eğitim sisteminde değişiklik yapıldığına şahit olmuştum. Birinci Milli Eğitim Şurası toplandığında, eğitim ordusunun öğretmenlerinin eğitilmesi, TUĞBA ağacı modeli üzerinde kurulmuştu.
10 Haziran 1933 tarihli 2287 sayılı kanun bu konu ile ilgilidir:
Maarif şurası Cumhuriyet Maarifinin terbiye ve tedrisata taalluk eden işlerinde Talim ve Terbiye Dairesince hazırlanacak nizamname, talimatname, program ve esaslara Şura azası tarafından bu mevzular etrafında yapılacak teklifleri tetkik ederek bir karara bağlar. Maarif Şurasının kararları Maarif Vekilinin tasdiki ile katileşir.
Buna bağlı olarak ilk Şura 17-23 Temmuz 1939 senesinde toplanır. Köy Enstitüleri’nin ilk temelleri bu Şurada atılır. Bu Şurada icra kurulunun başına Hasan Ali Yücel getirilir. Cumhuriyet döneminde en uzun Maarif Vekili olarak görev yapmış tek kişidir. 1950 senesinden sonra çok partili dönemin sürecinde Milli Eğitim konusunda göreve her gelen Bakan tarafından politikalar değiştirilmiş, Eğitim, Milli olmaktan çıkmış, Parti politikasının eğitim sistemi haline dönüşmüştür.
Yıllar boyunca bu çarpık değişimi seyretmek bizleri ziyadesi ile yaralamıştır. Yaz-boz tahtasına dönen, hatta çeşitli dini cemaatlerin bile kendi politikalarını Eğitim sistemine enjekte ettikleri bir platformda, talebeler mutsuz, öğrencilerin velileri ise bu çorbadan nefret etmekteler.
Her şehirde bazı okullar vardır ki anne ve babalar evlatlarının bu okullara gitmesi için evlerini, hatta şehirde oturdukları semtleri bile değiştirirler. Öyle öğretmenler vardır ki, ünü yalnız o semtte veya şehirde değil, başka şehirlere de yayılır. Çok iyi hatırlarım, Kabataş Erkek Lisesinde bir matematik öğretmeni vardı, ismini pek hatırlamamakla birlikte, üniversite öncesi açtığı kursa Ankara’dan Istanbul’a gelip 15 gün katılmıştım.
Geçtiğimiz günlerde Istanbul’da bir günde 52 öğretmen Kadıköy Anadolu Lisesinden başka yerlere atandı. Madalyonun her iki tarafına bakmak gerekir. Başarı gösteren öğretmenlerin deneyimlerinden başka okulların da faydalanması hedefleniyorsa, bu düşünce bir gecede, hem de tedrisatın başlamasından sonra yapılmaz. Öğretmen tarafından konuya bakıldığında görev yaptığın okulun bulunduğu yerde yerleşmiş, evini mahalleni benimsemişsin. Kendi evladını da civar okullardan birine vermişsin.
Bakıyorsun bir sabah verilen bir kararla seni şehrin en ücra köşesindeki bir okula atamışlar. Koparılan haklı kıyamette sistemin Maarif Vekili ekranlara çıkarak söylediği sözlere kendisinin bile inanmadığına eminim.
‘’Öğretmenlerin yer değişimi için yapılan yeni düzenlemeye uğrayan öğretmenlerin yüzdesi %17 dir, bu işlemde koparılan kıyamete değer mi? ‘’
Hani derler ya ‘’ Tanrı Kimseyi Yanlışı Savunacak Kadar Cahil, Doğruyu İnkar Edecek Kadar Nankör Yapmasın’’ diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.
Metin Atamer